Bugünkü yazımı, Putin Erdoğan görüşmelerine ayırmak istiyordum.
Kontrollü çatışma içinde olduğumuz Rusya ile yapılan görüşmelerde, taraflar, işler çok iyi, ilişkilerimiz çok iyi deyince, bize durup, durumu anlamaya çalışmak kaldı.
Sözler mi önemli, sahada ki gerçek durum mu önemli, önümüzdeki günlerde her şey anlaşılır.
Suriye konusu önemli ama Suriye konusundan da daha önemli olan “Bırakınız Ölsünler” konusuna odaklanacağım.
Kapitalizmin kıyametine değinmek istiyorum.
Sanayi ürünleriyle, tarım ürünlerinin birbirleriyle rekabet edemeyeceği, bilimsel ve mantıksal bir konudur.
Bunu bilen ulus devlet yöneticileri, kapitalizme aykırı gelmesine karşın, tarım ürünü üreticisine, teşvik adı altında, uzun yıllar dışarıdan doğrudan destek sağladı.
Kapitalizmin, en vahşi bicimi olan, finans kapital şeklindeki sermaye birikim modeli devreye girince, sermayenin devleti konumuna gelen ulus devlet, tarıma yapacağı desteği, hizmet sektörüne ve ithalatçıya yapmaya başladı.
Sürekli zarar eden tarım sektörü, artık verilen teşviklerle dahi ayakta duramaz konuma geldi.
Hizmet sektörü(ithalatçı) büyüdükçe büyüdü. Devletin içinde uzantılar ve kadrolar elde etti. Tarıma giden kaynaklar iyice azaldı.
Hizmet ve sanayi sektörü sürekli bir şekilde tarımın aleyhine işledi.
Verilen teşvikler de çiftçiyi tarımda tutmaya yetmedi.
Tarım ürünleri azaldıkça, aracı daha fazla kazanç sağlarken, üretici daha az kazanç sağladı.
Eğer radikal bir çözüm olmazsa, dünyada da bizdekine benzer bir durum vardır. Çünkü onlarda finans kapitalin yılmaz bekçileri olması sebebiyle, onlarda da tarım ürünlerinin fiyatı artı.
Anlayacağımız. Kapitalizm patladı. Kapitalizmin kıyameti başladı.
Kapitalizm insanın karnını doyuramayacak konuma geldi. Lakin sermayenin iflah olmaz müdavimleri, finans kapital düzeninden hiç taviz vermedikleri için, ortaya bir çözüm de koyamadıklarından, insanlık gıda krizlerine girdi.
Sermaye sınıfı, istediği kadar, Bırakınız Ölsünler” şeklinde konuya yaklaşsa da insanlık kendi çözümünü üretecektir.
Acil çözüm; devlet eliyle tarım ürünleri üretimidir. Tıpkı, Cumhuriyetin ilk yıllarında, “kıtlıkla mücadele” için Devlet Üretme Çiftliklerinin kurulması ve köylüye tohum vererek hem kendisinin üretmesi hem de köylünün üretmesi sağlanmıştı.
Açlık ve kıtlık bu yolla aşılmıştı.
Elbet bu çok radikal bir karardır. Sermaye ve ithalatçıdan yana olan bir devlet bu kararı alamaz.
Ama insanlığı da hiç kimse, açlığa mahkûm edemez.
Şimdi, önümüze pahalılık olarak gelen, gıda konusu, önümüzdeki günlerde, gıda yokluğu şeklinde gelecektir.
Günümüzde, et ve peynire ulaşamayanların, kuru fasulye ve nohutta ulaşamadığı günleri getirecektir.
O zaman sermayeden yana olan iktidarlar, “Hiçten az olanların” kim olduğunu anlayacaktır.
29 Eylül 2021.