Türklerde asimilâsyona karşı uygulanan tedbirler
İskitlerin, atalarından devam edegelen örf-adetlerine sımsıkı bağlı olmaları, diğer yabancı halkların geleneklerini benimseyen kendi kandaşlarını ağır bir şekilde cezalandırmalarıyla ilgilidir.
İskit hükümdarlarından Anaharsis (Anacharsis) ve Skil (Scyles, Skyles) diğer halkların hayat tarzı ve geleneklerini uyguladıkları için kendi kabileleri tarafından öldürülmüşlerdir.
Herodot’un anlatımıyla,Anaharsis seyahati sırasında, yabancı bir ülkedeki Tanrıça’ya ülkesine sağ salim döndüğü takdirde kendisi için ayin yapacağına dair yeminde bulunur. İskitya’ya dönünce “Ağaçlar Mekânı” olarak bilinen Giley adlı bir yere saklanır. Ayini orada yapar. Ancak onu gören İskitler hükümdar Savliy’e haber verirler. Savliy bu haberi duyar duymaz olay yerine varır ve yabancı örf-adetlere uyduğu için kendi elleriyle kardeşini öldürür.
Herodot,İskit hükümdârı Skil’in başına da aynı şeylerin geldiğini yazar. Skil’in babası İskit hükümdârı Ariapites (Ariapeithes); annesi ise Yunanlı birisidir. Annesi, Skil’e Yunancayı ve yazmayı öğretir; bunun yanı sıra Yunanca olan her şeye karşı sevgi beslemesine vesile olur.
Skil, hükümdâr olduğu zaman sık sık Boristen’e gider. Şehre girerken Yunan kıyafetini giyer. Skil, Boristen’de evlenip kendine bir ev yapar. Orada bazen bir ay bazen de daha fazla kaldıktan sonra şehirden ayrılır. Tekrar İskit kıyafetlerini giyerek bozkırdaki topraklarına döner. Tabii olarak İskitler, deliliğe yol açan Tanrı’ya tapmanın ahmaklık olduğu düşüncesiyle Yunanlıları, Bacchanalia ayinine olan tutkularından dolayı kınarlar.
Bir keresinde Skil, Bacchanalia ayinine katılır. Bunu gören Boristen ahalisinden birisi, İskitlerin dalga geçtikleri Yunan geleneklerini kendi hükümdarlarının benimsediğini İskitlere haber verir. Haberi ulaştıran adam İskitleri gizlice Bacchanalia’nın yapıldığı yere götürür. İskitler orada Yunan kıyafetini giyip, Yunan müzik aletini çalan kendi hükümdarlarını görünce hemen şehri terk ederler. Bu haberi bütün orduya yayarlar. Bundan sonra halk ayaklanır, Skil’in baba tarafından kardeşi olan Oktamasad’ı (Octamasadas) hükümdar olarak seçerler.
Skil, İskitlerin elinden kurtulamaz. Oktamasad onun kellesini alır. Bu olayı özetleyen Herodot: “İskitler geleneklerine o kadar sıkı bağlılar ki, başka kültürlere ait bir geleneği benimseyenleri en ağır cezaya tâbi tutarlar” diye yazmaktadır.
Çin tarihçisi Sima Qian, M.Ö. 174 ve 161 yılları arasında Hunların hükümdarı Lao-Şang Şan-yu ile danışmanı Çung-Hang Yueh arasında geçen şu diyaloga yer verir :
“Han (Çin) imparatorluğunun ipeği ve yemeği Hunların hoşuna giderdi. Danışmanı Çung-Hang Yueh, Hun hükümdârı Şan-yu’ya dönüp şöyle dedi: “Hunlar, Han imparatorluğu hâkimiyeti altındaki her hangi bir halktan nüfusça daha azdır. Ancak Hunlar, kendi yemekleri ve kıyafetlerine sahip olmaları sayesinde çok güçlüdürler ve hiçbir şeyden dolayı Han İmparatorluğu’na bağlı değildirler. Şan-yu, Çin yemeklerini benimsemeye ve Hunların geleneklerine değişiklik getirmeye çalışıyor. Bu sebeple, Han buraya kendi mallarının beşte birinden daha az bir kısmını gönderse bile neticede amacına ulaşır ve bütün Hun halkını köleleştirmeyi başarır”. “Bugünden itibaren, yani Han’ın ipeğini elde ettiğiniz günden itibaren üzerinize giyip çalılar ve dikenler arasında at üstünde koşturun. Pantolonlarınızın ve kaftanlarınızın ne kadar çabuk paramparça yırtıldığını herkes görür ve ipekten yapılmış giyimin keçe ve deriden yapılmış giyimle kıyaslanamayacağını anlar. Aynı şekilde Han’ın yemeğini aldığınız zaman da onu atın ki, halk Han yemeğinin süt ve kımız kadar kullanışlı ve lezzetli olmadığını anlasın”.
Bu psikolojik tespitler, birbirleriyle bağlıdır ve İskitler için bu, erimeye (asimilasyona) karşı bir nevi koruyucu bariyer niteliğindedir.
Zaur Hasanov
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı,2009-Azerbaycan