26 Eylül 1932’de Birinci Dil Kurultayı toplanmıştı.
Dil Bayramımızın 89. yıldönümü kutlu olsun!..
Türk Dili Tetkik Cemiyeti yani Türk Dil Kurumu 12 Temmuz 1932 tarihinde kurulur. Hemen sonrasında toplanan Türk Dili Kurultayı ise 26 Eylül‘ü Dil Bayramı ilan etmişti.
Türk diline hizmetleri olan başta Atatürk olmak üzere uçmağa varan yüce gönüllü atalarımızı saygıyla anıyoruz.
26. Eylül 2021 Pazar
Konuya ilişkin özet yazı aşağıdadır.
İLK TÜRK DİLİ KURULTAYI
Dokuz gün süren İlk Türk Dili Kurultayı 26 Eylül 1932’de toplanır. Son günü, H.Fahri Ozansoy’un, her “26 Eylülün Dil Bayramı “ olarak kutlanması önerisi kabul edilir.
17 Ekim 1932’de çalışmalar tamamlanır.Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin(derneği) ilk yönetim kurulunca;
a)Türk dilini, ulusal kültürümüzün eksiksiz bir anlatım aracı durumuna getirmek,
b) Türkçe’yi, çağdaş uygarlığımızın önümüze getirdiği tüm gereksinmeleri karşılayacak bir yetkinliğe eriştirmek.” gibi özde güzel bir bildiri yayımlanır.
Mustafa Kemal’in, “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır“ sözleri, Derneğin amaç ve çalışma yöntemine esin kaynağı olmuştur.
Mustafa Kemal,ölünceye kadar,dil konusuyla hep ilgilenmiştir..Sözcük ve terimler türetmiş;söylev ve demeçlerinde bunları özellikle kullanmıştır. ” Genel, özel, evrensel, kutsal, önemli, arıtmak, ısı, esenlik, erdem, kıvanç, konuk, tüm…” gibi sözcükleri kullanarak, bir Geometri kitabı yazarak, birçok geometri terimini (Üçgen,çokgen gibi) Türkçeye kazandırmıştı. Siyasi,iktisadi ve toplumsal alanlarda olduğu gibi“Bakınız arkadaşlar,ben belki çok yaşamam.Fakat siz ölene dek,Türk gençliğini yetiştirecek,Türkçenin bir kültür dili olarak gelişmeye devamı yolunda çalışacaksınız.Çünkü Türkiye ve Türklük,uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir.” vasiyeti de unutturulmuştur.Yaşadığımız yerlerdeki caddelerde dolaşırken bu unutturulmuşluğun tanıklığını yapıyoruz. (1 )
M.Kemal Atatürk’ün günlük çalışması:
– Atatürk’ün, Dolmabahçe Sarayı’nda çalışmalarına başlayan Birinci Türk Dil Kurultayı’nın açılışını izlemesi (Kurultay, 5 Ekim 1932 tarihine kadar çalışmalarını sürdürmüştür. Ünaydın, s.33,69; İ.A.., s..788; Almanak, 1933, s.112; T.M.T.V, s. 1697).
– 27 Eylül 1932: Atatürk’ün, Dolmabahçe Sarayı’nda Türk Dil Kurultayı çalışmalarını izlemesi (A.N.D., s.100; C. 28.9.1932).
: Atatürk’ün, saat 17.00’de Dolmabahçe Sarayı’nda Amerika Genelkurmay Başkanı General Mac
Arthur’u kabulü (A.N.D., s.100) ve görüşmesi:
…Avrupa devlet adamları, başlıca anlaşmazlık konusu olan önemli siyasi sorunları, her türlü milli egoizmlerden uzak ve yalnız umumun yararına olarak, son bir gayret ve tam bir iyi niyetle ele almazlarsa korkarım ki, felaketin önü alınamayacaktır. (C. 8.11.1951; A.S.D., III, s.93-95). : Atatürk’ün, Dolmabahçe Sarayı’nda İktisat Bakanı Celal (Bayar) Bey’i kabul ederek bir süre görüşmesi (M. 28.9.1932). ***DİL BAYRAMLARINI ATATRÜK’TEN SONRA NE KADAR ANLAMLANDIRILABİLDİ?
26 Eylül 1932 tarihinde toplanmış olan ilk Dil Kurultayı’nın Türk eğitimi ve kültürünün inşasında çok önemli yeri vardır.
13. yüzyıldan beri tartışıla gelen Osmanlıca mı Türkçe mi konusu, Türkiye Cumhuriyeti kuruluna değin sürmüştür.
Türk dilindeki sadeleştirme gayretleri Ziya Gökalp,Tevfik Fikret , Ömer Seyfettin gibi aydınlarla başlamış. Bu değerli Osmanlı aydınlarınca Türkçeye yöneliş başlamış.
Cumhuriyet yönetimince kültür siyasete olarak ele alınıp benimsenmiştir. Halkın dilinde, kültüründe (ekini) yaşayan Türkçeye yönelinmemiş olsaydı Harf (yazaç) Devrimi başarıya ulaşamazdı. Yazaç Devrimi, 1 Kasım 1928 da yapıldı.
2000’LERİN TÜRKİYESİNDE DİL DERNEĞİ’NİN DİLİMİZE BAKIŞI
– 12 Eylül 1980’de devlet mührünü ele geçirenler, “Atatürk” diye diye Atatürk’ün vasiyetine saygı göstermediler.
Türk Dil Kurumu ve Tarih Kurumu’nu 1983 kapattıklar.
– 1983 yılından sonra mührü ele geçiren siyasiler de ” Atatürk ” diye diye 1946 sonrası rollerini ,kaldıkları yerden sürdürdüler.
– Ata’nın yolunda yürüyenler ise 27.09.1987’de Dil Derneği kurdu. Ata’nın vasiyeti çerçevesinde dil çalışmalarını canla başla sürdürmekteler.
Dil derneği bir yandan bilimsel kurultay, açıkoturum ve söyleşiler düzenlerken halka dil duyarlılığıyla ilgili çağrılar yapmışlar, yapmaktalar.
Kendi tümceleri ile çığlıkları şöyle:
“2000’lerin Türkiyesinde çokları Türkçenin kirlenmesinden, dilin kötü kullanılmasından yakınıyor. Oysa kirlenen dil değil, dil bilincidir. Kirlenen düşencedir.
a)Eğitim kurumlarına, yaşamın bütün alanlarına dil devriminin yansıması,
b)Anadili eğitimin, çağdaş Türk ve dünya yazınına dayandırılarak, dilbilimin ve çağdaş eğitim-öğretim verilerinin ışığında biçimlendirilmesi,
c) Herkes için sağlıklı yabancı dil eğitimi yapılması, yabancı dille eğitim-öğretimin kaldırılması,
d) Bütün ülkeyi saran yabancı adlandırmayı önlemek için merkezi ve yerel yönetimlerin duyarlı davranması,
e) Kitle iletişim araçlarının dil kullanımına özen göstererek topluma öncü olması.”(1) gereğini açıklamaktadır.
(1) Dil Derneği Örütağ Sayfası( www.dildernegi.org.tr)
Bir yanıt yazın