Memduh Bayraktaroğlu’nu tanıyor musunuz?
Özellikle Youtube üzerinden yayımladığı videolarını ilgiyle izliyorum.
Çok şey öğrendiğimi de itiraf etmeliyim.
Ancak ve ne var ki o bir ‘liberal’.
Kendi deyimiyle bir ‘sosyal liberal’.
Yani liberalizmin yanına bir ‘sosyal’ sıfatı eklendi mi, liberalizm pür-ü pak oluyor sanki.
Burada ‘liberalizm’ türlerini ayrıntılandırmanın gereği yok.
Şu kadarını belirterek geçelim: liberalizmin savunduğunun tersine olarak, liberalizmin olduğu yerde adalet olmaz, eşitlik olmaz.
Çünkü denildiği üzere, eşyanın tabiatına yani her ne konuda olursa olsun kendi ‘doğa’sına aykırıdır. Nokta.
Memduh Bayraktaroğlu’na, haksız ve hukuksuz biçimde 450 000 tl’lik bir vergi ‘ceza’sı kesilmiş.
Kendilerinin ekonomist olduğunu sanıyorum, ya da en azından maliyeci…
Bu ‘ceza’nın yürürlükteki malî yasalara aykırı olduğununu biliyor ve kanıtlarını da bir bir sayabiliyor.
Ancak ve ne var ki, dönüp; ‘benim sevgili Devletim’ böyle uygun görmüş diyebiliyor.
‘Sevgili bürokratıma kızamam’ diyor, çünkü ‘emir kulu’muymuş ne imiş.
‘Bu zulüm düzeni en fazla iki yıl sonra bitecek’ diye de bizlere muştu veriyor.
İşte ‘bileral kafa’, ne kadar ‘sosyal’ olduğunu ileri sürerse sürsün, eninde sonunda ‘kurulu düzen’in savunulmasına çakılıp kalmaktadır.
‘Liberalizm’in ‘insanlık tarihi’ boyunca tek ve biricik ‘ilericiliği’, ‘feodal düzen’in yıkılmasında olmuştur.
‘Kapitalizm’le birlikte ise ‘konservatif’ ya da doğru deyimle ‘tutucu’ kalmıştır.
Demek ki, başına ortasına veya sonuna hangi sıfatı eklerseniz ekleyin ‘liberalizm’ tutuculuktur.
Kitleleri pasifize etmenin ‘ideolojik aygıtı’dır.
Çağdışıdır.
Gerici değilse bile ‘ilerlemeci’ değildir. Nokta iki.
Peki ama, günümüz Türkiyesinde bu ‘ideoloji’nin karşıtı nedir diye sorulacak olursa, onun yanıtını da Ahmet Arif vermektedir:
“Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının fesatçının hayının
Dayan kitap ile
Dayan iş ile
Tırnak ile diş ile
Umut ile sevda ile düş ile
Dayan rüsva etme beni
Gör nasıl yeniden yaratılırım
Namuslu genç ellerinle”
Memduh Bayraktaroğlu’na dönülecek olursa; ‘ideolojik’ ayrılığımıza karşın, kendilerine saygı duyduğumu ve izlemeye devam edeceğimi söylemeliyim.
Çünkü, günümüz Türkiyesi ‘feodalizm’den de geri götürülmüştür.
Tam bir ‘Orta Çağ karanlığı’ içerisinde bir çıkış yolu aramaktadır.
Ancak ve ne var ki; şu son yirmi yılda Ülke’nin, Devlet’in ve Millet’in halden hale düşürüleceğini bile bile bizim ‘liberal’lerimizin aman dişinizi göstermeyin, tırnağınızı kesin türü ‘fetva’lar verdiklerini de unutmayalım.
Böyle yaparak ‘çıkış yolu’nun bulunamayacağını ya bilmiyorlardır ya da kendileri bağışlanmaz bir ‘ideoloji’nin tutsağı olmuşlardır.
Örnek olsun, bir Deniz Baykal CHP’yi ‘liberalizm’in bilmen hangi tonunda ‘sosyal’ olarak uygulamaya çalışmıştı.
Son yirmi yılda işlenecek ‘günah’ların en büyüğünü işlemiş oldu.
Oysa eğer bir ‘çıkış yolu’ aranıyorsa; celladın yüzüne tükürmek gerekiyor.
Hele Sedat Peker’in ortya koyduğu ‘kanıt’lardan sonra, tükürüğünü tutan her kim olursa olsun onun yüzüne tükürmek gerekir vesselam.
Memduh Bayraktaroğlu’nun Sedat Peker’i destekleyen konuşmaları ise, ‘günah’larının affına yol açsın diliyorum.
Bir yanıt yazın