Uygarlık tarihinin dönüm noktalarını belirleyen savaşlar, verdikleri zararın yanı sıra trajik içerikleri ile de önemlidirler. Dünya tarihinde meydana gelen savaşların kesin sayısı belli değildir. Bunların sebepleri birbirinden farklı olduğu gibi savaş şekilleri de zaman içinde farklılaşmıştır.
Yüzyıllar boyunca harp sanatı gelişerek kendi devrinin artan taleplerine cevap vermeye çalışan bir mükemmelliğe ulaşmıştır. Harp sanatı ile teknolojik gelişmeler geliştikçe siyasî anlaşmazlıkların boyutu da büyümektedir.
Bu bağlamda insanlık tarihinin ve XX. yüzyılın en kanlı savaşlarından biri olan II. Dünya Savaşı’nın müstesna bir yeri vardır. Öncelikle bu savaşın evrensel bir karakter kazanması XX. yüzyıla rastlamakta, bunun dışında askerî teknolojinin ileri boyutta bir seviyeye ulaşması savaşın kaderinde belirleyici bir husus olarak kendini göstermekte ve son olarak yıkıcı ve yok edici özelliği ile kitlesel ölümlere yol açan bir kimlik taşımaktadır.
I. Dünya Savaşı, savaş tarihinde ilk büyük adım olmakla birlikte gerek savaş taktikleri gerekse stratejik nokta-i nazardan nitelik itibariyle yeni, nicelik itibariyle de çok önemli bir sürecin başlangıcı idi. Ayrıca bundan sonra yaşanacak savaşlara giden yolu da açtı. Böylece gelecekte yeni bir savaş olursa bu bir öncekinden daha büyük daha yok edici olacaktı ve nitekim öyle oldu.
II. Dünya Savaşı’nda milyonlarca insan hayatını kaybetti. Milyonlarcası savaşın getirdiği acıları yaşamak zorunda kaldı. Binlerce şehir, kasaba, köy harabeye döndü.
Onlarca ülkede insanlar emsali görülmeyen maddî ve manevî mahrumiyetlerle karşı karşıya kaldı. Sayısız kültürel servet yok edildi.
Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan Türkler de bu savaştan etkilendiler. Türk halklarının bir kısmı, doğrudan savaşa katılarak yüz binlerce kayıp verdiği gibi, bir kısmı da savaş sırası ve sonrasında haksız uygulamalara tâbi tutuldular. II. Dünya Savaşı’nda Türk dünyası sadece cephelerde yapılan askerî harekâtların bir parçası olmadı; zafer ve yenilgi dışında, cephe gerisinde yaşanan dramatik olaylar insanları derinden etkileyerek gelecek nesillerin de
belleklerinde ciddi izler bıraktı.
Savaştan sonraki yıllarda gerek Batı ülkelerinde gerekse SSCB’de II. Dünya Savaşı’na hasredilen birçok eser, hatırat, çeşitli dillerde kitaplar, monografiler yayınlandı. Bu eserlerde savaşın sebeplerinden sonuçlarına kadar bütün aşamalar ayrıntısıyla incelendi. Bununla birlikte bugüne kadar Türk Dünyası’nın II. Dünya Savaşı’ndaki yeri, savaşa katkısı ve bu savaştan nasıl etkilendiğine dair müstakil bir çalışma yapılmamıştır.
Elinizdeki bu çalışmanın amacı gerek bu alandaki boşluğu doldurmak gerekse de yukarıda belirtilen sorulara cevap bulmaktır. Nitekim II. Dünya Savaşı ve Türk Dünyası adlı çalışma Türklerin cephe ve cephe gerisindeki rolleri, verdikleri kayıplar, savaşın Türkler üzerindeki kısa ve uzun vadeli etkilerini incelemektedir.
Prof. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu ve Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu tarafından yayına hazırlanan kitap 20 makaleden oluşmaktadır. Altı yıl süren II. Dünya Savaşı’nın bütün Türk dünyasındaki yansımaları, her biri kendi alanında uzman araştırmacılardan oluşan yazarların birikimiyle hazırlandı. Bu çalışmanın II. Dünya Savaşı ve Türk Dünyası
hakkında bilimsel gerçekler ışığında bilgi sahibi olmak isteyen okuyuculara ulaşması en büyük dileğimizdir.
İbrahim Karaosmanoğlu
Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) Başkanı
Bir yanıt yazın