Prof. Dr. Hakkı Keskin, Siyaset Bilimci, Almanya ve Avrupa Parlamenterler Meclisi Eski Üyesi www.keskin.de
Kürt Sorununun ve Tüm Sorunların Çözüm Yeri Tabii ki TBMM`dir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çok önemli bir soruna, doğru bir değerlendirme yaparak, “Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sorunu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” açıklamasında bulundu.
AKP tarafından Büyük Millet Meclisinde yasal olarak temsil edilen HDP`li Millet Vekillerine karşı hazırlanan fezlekelere, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanmasına ve bu partiye karşı düşmanlaştırma politikası izlenmesine, demokrasinin gereği olarak CHP`nin kararlı tepkiyi göstermesini, epeyce zamandır ben bekliyordum. Bu nedenle de Kılıçdaroğlu`nun bu açıklamasını çok gerekli ve önemli buluyorum.
AKP ve Genel Başkanı Erdoğan bunun tam aksine Kürt Sorununa, Öcalan ve Kandil üzerinden çözüm yolları aramış ve tüm sorunların çözüm yeri olması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi göz ardı edildiğinden, sonuç alınamamıştı.
HDP eski Eş Başkanı Sezai Temelli, Kılıçdaroğlu`nun açıklamasına ilişkin olarak: “Asla unutulmaması gereken şey demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır” açıklaması, çok yönlü tepkilere yol açtı. Temelli partisinden gelen tepkiler nedeniyle olmalı, bu açıklamayı şahsi görüşü olarak yaptığını ve bunun HDP’yi bağlamadığını belirtti.
Bu konuda partisi adına açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar; “Kalıcı bir barış istiyorsak, çok geniş toplumsal mutabakat ve meşruiyete ihtiyaç var. Çözümün adresi Meclis’tir, hiçbir aktör göz ardı edilemez.” (…) “Şimdi İmralı ile HDP’nin rolünü karşı karşıya getirmek, Kürt sorununa bütünlüklü yaklaşımı zorlaştırıyor. Hatta Kürt sorununa bütünlüklü yaklaşım geliştirme imkânlarını büyük ölçüde ortadan kaldırıyor. Bana sorarsanız İmralı’nın rolü tartışması çoktan aşılmış olması gereken bir meseledir. HDP kendi siyasi aktör rolünü ve toplumsal gücünü elbette hem muhataplık hem de çözüm için sonuna kadar kullanmaya hazırdır” diye konuştu. Bu görüşüne TV kanallarındaki açıklamasında özenle vurgu yaptı.
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları göz ardı edilerek, 2016 yılından beri Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bu konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada; “Benim bildiğim HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye`nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir.” vurgusunu yaptı.
PKK`nın Silaha Sarılma Gerekçeleri Elinden Alınmalıdır!
PKK`nın silaha sarılarak dağa çıkması ve terör saldırılarına başlamasına gerekçe olarak öne sürdüğü iddiayı hatırlayalım. Terör örgütü PKK “Kürtlerin Türkiye`de demokratik yoldan haklarını arama ve elde etme imkanları yoktur.” diyordu ve bugün de bunu söylüyor. Kuşkusuz, PKK`nın başta ABD Emperyalizminin güdümünde ve hizmetinde varlığını sürdürdüğünü unutmamak gerekir. Suriye, Irak, Türkiye ve İran toprakları üzerinde güdümlü bir Kürt Devleti kurulması projesi, tüm açıklığıyla görülmektedir. ABD binlerce tır silahı bu amaçla, PKK`nın Suriye uzantısı PYD`ye vermektedir.
AKP`nin, TBMM`sinde yasal olarak temsil edilen ve çoğunlukla Kürt seçmenlerin oylarını alan HDP ye karşı son yıllarda uyguladığı yanlış politikalar, belki de istemeyerek de olsa, PKK ve dış destekçilerinin yukardaki ayrılıkçı iddialarının, Kürt halkı içerisinde giderek ilgi görme riskini taşıyor olabileceğini göz ardı yapmamak gerekir.
Yüksek Seçim Kurulu tarafından terörle ilişkileri olmadı araştırılarak seçilmelerine izin verilen HDP`li Belediye başkanları, terörle ilişkilendirilerek görevden alınıyor ve yerlerine AKP hükümeti tarafından kayyum yoluyla ilçelerde Kaymakamlar ve İllerde Valiler atanıyor. Böylece Demokratik yoldan halkın iradesiyle Belediye başkanı seçilenlerin yerine, hükümetin emrindeki kişiler atanıyor.
Yine Yüksek Seçim Kurulu tarafından terörle ilişkileri olmadı araştırıldıktan sonra, Milletvekili adayı olarak seçimlere katılan ve seçilen HDP`li Milletvekillerinin tamamı hakkında, terörle ilişkilendirilerek fezlekeler hazırlanıyor. Böylece 6 milyona yakın seçmenin iradesiyle Milletvekili seçilenlerin, milletvekilliği düşürülmek isteniyor. Bunlardan ilki Ömer Faruk Gergerlioğlu`dur.
Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli`nin uzun süredir ısrarla HDP`nin kapatılmasına ilişkin çağrılarına uyan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesinde HDP`nin kapatılmasına ilişkin davayı açtı. Dava dilekçesinde aralarında HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile önceki Eş Genel Başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ve 687 HDP`liyi içeren siyasi yasak isteniyor. Çok eminim ki bu tür girişimlere en çok sevinen terör örgütü PKK olacaktır.
Oysa hükümetlerin, Siyasi Partilerin ve Kamuoyunun Kürt sorununa ilişkin ısrarla ve özenle istemeleri gereken politika, Türkiye`de bu sorunun Parlamenter Demokrasi ve Demokratik yollarla çözülebileceğinin savunulması olmalıdır. Bu politikanın artık daha fazla zaman kaybetmeksizin TBMM`inde önemle ele alınması gerekmektedir. Ne var ki AKP`nin seçim hesapları nedeniyle böyle bir politikaya destek olamayacağını sanıyorum.
Bu konuda HDP`nin de giderek kuşkulara yer bırakmayacak açıklıkla, terör örgütü PKK ile ilişkilerini sonlandırmaya kararlı olduğunu ve Kürt Sorununa her türlü çözümü TBMM’sinde arayacağını adım adım kanıtlaması gerekir. HDP`ye bu yönde yol gösterici ve destek olunması, kanımca tüm demokratların önemli bir görevi olmalıdır.
Yazıları posta kutunda oku