Bir dönemler Marmara Denizi balık kaynardı. Çeşit çoktu, çeşitlilik ve bolluk aynı zamanda ucuzluk da getiriyordu. Marmara hızla kirlendi. Balık nesli azaldı. Şimdi ise Marmara’da balığın oksijen alabileceği alanlar yok oldu. Bu durum karşısında söylenecek söz şudur:
“Marmara’da balığı unutun…”
Bunu yazarken içimiz sızladı.
Daha önce müsilaj nedeni ile tehlike saçan görüntüler denizin derinliklerinde yeni oluşumlara neden olmuş. Yeni tehlike söz konusu. Uzmanların çalışmalarından Marmara da balıkların artık yaşama şansının olmayacağı da ortaya çıkıyor.
Marmara Denizi’nde Bilim-2 Gemisi ile önemli araştırmalar yürüten ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde görevli bilim insanları, müsilajın artık büyük ölçüde azaldığını tespit ederken, çok ciddi boyuta ulaşan oksijen azlığı probleminin yeni bir tehlike oluşturduğunu belirledi. Araştırmaları ve elde ettikleri bulguları anlatan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Yücel, ”20 metreden sonra oksijen o kadar azalıyor ki bir balığın girebileceği kadar oksijen yok” dedi.
Şimdi sözü fazla uzatmayalım ve Doç Dr. Mustafa Yücel’in hepimizi yakından ilgilendiren açıklamalarına bakalım:
“Marmara’da müsilaja neden olan fazla azot ve fosfor yüklerinin varlığının denizin içinde birikmiş olması sorunu hala devam ediyor. Bunun dolaylı bir sonucu olarak fazla biyolojik üretkenlik ve son yıllarda bunun bir sonucu olan oksijen azlığı durumu da giderek kötüleşerek devam ediyor. Genellikle deniz ekosistemlerinde yaz ve yaz sonuna doğru oksijen azlığı durumu iyice akutlaşır, artar. Marmara’da şu an maalesef bunu görmekteyiz. Son yıllarda yaz aylarında gözlemlediğimiz oksijen değerleri ile benzer ya da daha aşağıda oksijen değerlerine sahip Marmara. Müsilaj bunu daha iyiye götürmemiş durumda. Özellikle haziran ve temmuz aylarında müsilaja odaklandıkları seferlerinin olduğunu görmüştük. Temmuz ortalarında bu seferi noktaladıktan sonra eylül ortasında Marmara’ya geri döndüklerine şahit oluyoruz. Bu alanlarda müsilaj neredeyse kalmamış durumda. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Denizin içinde 15-20 metre derinlikte müsilajı oluşturan organizmalar çok aktifti haziran başında. Haziran sonuna doğru aktivitelerini biraz durdurduğunu belirtmiştik. Özellikle temmuz ve ağustos boyunca aktivitelerini iyice durdurduğu anlaşılıyor. Çünkü şu an itibarıyla ölçümlerimizde müsilaja dair bir bulanıklık verisine ulaşmadık. Aldığımız örneklerde de gözle görülür derecede bir müsilaj varlığına açıkçası rastlamadık. Bu haziran başındaki durumla epey bir karşıtlık içeriyor. Müsilajın önemli bir bölümünün ya Marmara’dan Ege’ye doğru taşınmış olduğu görülüyor ya da bakteri tarafından bozulmuş olduğu anlaşılıyor. Müsilaj artık gözle görülebilir derecede değil Marmara’da ancak bu sorunun bir yere gittiği anlamına gelmiyor çok ciddi bir oksijen azlığı problemi var. Özellikle bulunduğumuz ay içinde oksijen azlığı iyice artmış durumda. Şöyle bir örnek verelim; daha önceki araştırmalarımızda yüzeydeki 25-30 metreden sonra balığın gireceği kadar oksijen kalmadığını hep aktarıyorduk. Bahar ve kış ayları için bir gözlem bu. Ama yaz sonu itibarıyla biraz da mevsimsel döngünün de etkisiyle bunun iyice arttığını görüyoruz. 20 metreden sonra oksijen o kadar azalıyor ki bir balığın girebileceği kadar oksijen yok. Kış aylarıyla beraber suyun soğumasıyla bir artış bekliyoruz ama mevsimsel döngüsü itibarıyla bu aylarda yüzey sularındaki oksijen baskısı iyice artmaya başlıyor. Şu an son durum bu şekilde.”
Konu ile ilgili son bilgiler:
DEKOSİM Ulusal Deniz Araştırmaları Altyapı Merkezi Projesi ve TÜBİTAK BİDEB Öncü Araştırmacılar Programı tarafından da desteklenen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü koordinasyonunda, 2017’den bu yana yürüttüğü Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi kapsamında, Marmara Denizi’ndeki çalışmalar devam ediyor.
Marmara Denizi’nde eylül ayı itibarıyla yeni seferine çıkan Bilim-2 Gemisi’nde araştırmalar yürüten ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde görevli bilim insanları, İstanbul ve Çanakkale Boğazları dahil 110 ayrı istasyondan CTD cihazı aracılığıyla alınan numuneleri, geminin laboratuvarında analiz ediyor.
Analizler sonucunda da Marmara Denizi’ndeki kirlilik, tuzluluk, sıcaklık, klorofil, fitoplantkon, zooplankton, oksijen ve ışık miktarı ile bulanıklığın nedenlerine ilişkin bilgiler bir veri havuzunda toplanıyor. Eylül ayında gerçekleştirilen sefer sırasında yapılan araştırma ve analizler, Marmara Denizi’nin son durumunu gözler önüne seriyor.
Dileğimiz soruna bir çözüm bulunması ve Marmara Deniz’in kurtarılmasıdır. Marmara balıklarından mahrum kalmayalım.
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın