İşte Türkiye’deki tarikat ve cemaatler!
İnançlı bir Müslüman olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkeye yaptığı en büyük hizmetlerinden biri nedir diye sorsanız, Tekke ve Zaviyeleri kaldırmasıdır derim!
Siyasal İslamcıların hücum edeceği bu hükmümün gerekçesi, Atatürk eğer o Tekke ve Zaviyeleri kaldırmamış olsaydı, bugün Türkiye’de bırakın her şehir ya da semtte, her mahallede adına İslam denen farklı farklı dinlerin mevcut olacağıydı!19. yüzyıldaki Tekke ve Zaviyeler hem emperyalizmin hem de din bezirganlarının kontrolüne geçmişti..
Mehdi Aleyhisselam
Buradan hareketle de bendeniz Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İslâm’ın temiz olarak yani bozulmadan muhafaza edilmesi bağlamında çok önemli bir işlev gördüğü kanaatindeyim.
Tekke ve Zaviyelerin kaldırılıp yasaklanmasına ve Diyanet’in yol göstericiliğine rağmen maalesef yine de pek çok tarikat ve cemaat zuhur etmiştir ki bunlar yakından incelendiğinde görülüceği gibi tamamına yakını sadece amel konularında değil, iman konularında bile birbiriyle taban tabana zıttırlar.
İslâmi cemaatler ve tarikatlar olgusunu incelemiş ve bazılarını çok yakından gözlemlemiş biri olarak bunlarla ilgili tespitlerim şunlardır:
1) Bütün cemaatler kendi şeyhlerini (önderlerini) Peygamberimizin günümüzdeki vekili gibi görür. Bazılarının da Mehdi Aleyhisseam olduğuna inanılır.
2) Cemaatlerin hiç birinde bireysel
irade ya da sorgulama yoktur. Şeyh ya da önderin sözü Allah kelamı hükmündedir ve önderin emrini tartışan küfre girip
dinden çıkar.
3) Cemaatlerin hiç biri birbirini sevmez ama açıktan birbirlerine düşmanlık yapmazlar..Pek çok cemaat kendi dışındaki cemaatlerin şirkte (küfürde) olduğuna inanır.
Gettolar ve holdingleşme
4) Cemaatlerin bazıları dış dinamiklerle yani yabancı istihbarat örgütleri ile irtibatlıdır.
5) Cemaatlerin geneli iktidar olanı destekler yani bunlar durakta beklemeyi sevmezler, gelen her otobüse binerler.
6) Her cemaatin kendi gettosu vardır, aralarında kız alıp verirler, alışverişleri ve arkadaşlıkları beraberdir. Buradan hareketle de bunların birbirinden kopması kolay değildir.
7) Pek çok cemaat son dönemde holdingleşmiştir.. Müritlerin yaptığı ticaret, topladığı kurban derisi ve zekatlar bu holdinglerin ana sermayesidir. Hodingin mutlak hakimi de cemaat önderleridir. Şeyh ya da önder, parayı elinde tutanın gücü elinde tuttuğunu bilir ve yönetimi çocukları dışında hiç kimse ile paylaşmaz.
8) Cemaatlerin hedef kitlesi daha ziyade 16-30 yaş arası olanlardır.. Bunlarla önce arkadaşlık edilir, akabinde kendi sosyal çevrelerine sokularak ona kişilik verilir ve dini hassasiyetleri de kullanılarak saflara alınır. Yurtlar, dersaneler, okullar temel alanlarıdır.
9) Bütün cemaatlerde şeyh ya da önderin pek çok zaman akşam namazını Kabe’de yatsıyı da Mescid-i Aksa’da kıldığına inanılır. Şeyhlerinin evliyalıklarına imanları Allah’a imanları gibidir.
10) İstisnasız bütün cemaatlerde şeyh ya da önder emreder, müritler zerre sorgulamaksızın emredilen yere eksiksiz oy verir.
Bürokrasideki müritler!
11) Bürokrasideki müridin şeyhe bilgi taşıması ve istediğini yapması Uhud Gazasında cenk yapması gibidir yani bilgi getiren ve icraat yapan peşin olarak şehit ilan edilir.
12) Cemaatlerin tamamına yakınında müritler yani mensuplar cennete ancak şeyhleri ya da önderlerinin himmetiyle girebileceklerine inanırlar. Önderlerini ahiretlerinin sigortası olarak görürler.
13) Pek çok cemaatin kendine göre İslâm’a hizmet şekli vardır. Kimi Kur’an öğretmenin tek yol olduğuna inanır, kimi dış dünyaya İslâm’ı anlatan kitap gönderir, kimi tebliğ yapar, kimi bürokrasiye girer, kimi okul ya da dersane açar, kimi siyaseti etkilemeyi olmazsa olmaz görür.
14) AKP öncesine kadar cemaatlerin yüzde 70’i İslâmcı partilere oy vermezdi. Bugün AKP’ye militanlık yapan pek çok cemaat ve İslâmcı gurup 90’lı yıllarda Tayyip Erdoğan’ın küfürde olduğuna inanır ve bunu kendi müritlerine açıktan söylerlerdi. Bugün ise bu cemaat ve tarikatların yüzde 90’ı Erdoğan’ın militanı konumundadır.
Sayıları ne kadar?
15) Bazı cemaat mensuplarının yurt dışındaki bankalarda büyük paraları ve muhtelif ülkelerde gayrı menkulleri vardır.
16) Cemaat ve tarikat guruplarına mensup olanların sayıları ise çok çok abartılmaktadır. Bütün bu cemaatlere mensup olanlar kesinlikle 1 milyonun üstünde değildir ancak etkileri vakıadır.
17) Tamamı değil ama bu cemaatlerin bazılarına göre Türkiye bugün Dar-ül Harp yanı kafir devleti konumundadır ve bu düzende devletten çalmak ve onunla mücadele etmek ibadettir.
18) Bir kaçı hariç cemaatlerin siyasi bir projesi yani Devleti ele geçirmek gibi bir gayesi yoktur.
19) Cemaatler konusunda zannedilenin aksine TSK’dan ziyade MİT daha çok bilgi sahibidir ve pek çok mensubu bu cemaatlerin içindedir.
20) Hepsi değil ama pek çok cemaatin bilinçaltında askere ve Atatürk’e karşı büyük bir kin ve öfke vardır.
Bellibaşlıları
Gelelim Türkiye’deki tarikat ve cemaat guruplarının belli başlılarına:
1) İsmail Ağa Cemaati (Önderi Mahmut Ustaosmanoğlu)
2) Fetullah Gülen Gurubu
3) İskender Paşa Cemaati. (Zahit Koktu, Esat Coşan ve şimdi oğlu Nurettin Coşan)
4) Erenköy Cemaati (Muradiye Vakfı) Önderleri: Tahir Büyükkörükçü-(Gazeteci) Ahmet Taşgetiren ve Topbaşlar
5) Süleymancılar. Önderleri: Kemal Kaçar’ın torunları Denizongun kardeşler.
6) İhlascılar (Enver Ören)
7) Kırkıncı Hoca ve Yazıcılar gibi diğer Nurcu guruplar
8) Nakşibendi Yahyalı Cemaatı…. Önderi Ramazan Dinç.
9) Melamiler. Önderi: Ahmet Arslan.
10) Hakikatçiler: Önderi: Ömer Öngüt.
11) Hazneviler: Önderi:
Muhammet Muta Haznevi
12) Menzilciler: Önderi: Abdulbaki Erol.
13) İcmalciler. Önderi: Prof. Haydar Baş.
14) Uşşakiler. Önderi: Fatih Nurullah.
15) Cerrahiler Önderi: Ahmet Misbah Ermenkul.
16) Kadiri Muhammediye: Önderi Muhammet Ustaoğlu.
17) Hizbül Tahrir.
18) Tillocular
19) Galibiler. Önderleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu
20) Halveti Tarikatının Şabaniye kolu
Samimi olanlar!
Bu cemaat ve tarikat guruplarının dışında Adnan Oktar’dan Mustafa İslamoğlu’nun sevenlerine kadar son dönem öne çıkan bazı İslami çevrelerin varlığı da biliniyor ki bunların sayıları da hayli fazla.
Kuşkusuz bütün bu gurupların tamamı için din tüccarı, güdümlü ya da küfürde demek asla mümkün değildir. Aralarında samimi yani idealist olanlar gerçekten vardır ve hakikaten İslâm’a hizmet ediyorlar ama dediğimiz gibi bazıları din ambalajı ile emperyalizme hizmet ediyorlar.
….Ve Sayın Rıfat Serdaroğlu’nun Yazısı
TÜRKİYE’NİN HER BÖLGESİNDE BİR TARİKAT VE CEMAAT VAR?
İŞTE ŞEHİR ŞEHİR TARİKAT HARİTASI:
Çoğunlukla kurdukları vakıflar aracılığıyla hareket ediyorlar. Kimileri de neredeyse holdingleşmiş durumda. Postluk bazen babadan oğula, bazen kardeşlere geçiyor. Cemaatlerin bazılarının siyasetle çok yakın bağları var, bazıları politikayla ilgilenmiyor. Ancak tüm Türkiye’nin her bölgesinde günlük hayatı ve insan ilişkilerini etkiliyorlar. Tarikatları, kurucularını, etkili oldukları bölgeleri, yaklaşımlarını araştırdık, haritasını çıkardık.
İSTANBUL-KAYSERİ-DÜZCE-ANKARA **Kadiri Muhammediye*
Kadiri tarikatı kökenli Muhammediye kolu İstanbul, Ankara, Kayseri ve Düzce’de güçlü. Lideri Şeyh Seyyid lakabını kullanan Muhammed Ustaoğlu.1987’de imamlıktan emekliye ayrılan Ustaoğlu, İstanbul’da yaşıyor. Cemaatin Kayseri vekili Muammer E. Almanya vekili Şükrü Oral. Muhammediye, tarikat şeceresini Kadiri tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylani’ye dayandırmakla birlikte kendisini Nakşibendi ve Mevlevi geleneğinin parçası kabul ediyor. Zikir törenlerinde zaman zaman yaklaşık bin kişiyi buluşturmayı başarıyor.
KÜTAHYA Halveti tarikatının Şabaniye Kolu *
Şeyhlik postunda Mehmet Dumlu oturuyor. Türkiye’nin en aktif Halveti tarikatı olarak biliniyor. Düzenli yaptıkları zikir törenlerine kadın ve erkeğin bir arada katılmasıyla tanınıyorlar. Kütahya merkezli cemaatin zikir törenlerine İstanbul’un yanı sıra, Bursa, Uşak, Eskişehir, Ankara ve Afyon’dan da geniş katılımlar oluyor.
ANKARA-VAN-Ş.URFA-İSTANBUL ** Hizb-ut Tahrir *
Grup kendisini “İdeolojisi İslam olan parti” olarak tanımlıyor. Adlarını Hizb-ut Tahrir Türkiye sözcüsü Yılmaz Çelik’in İstanbul Fatih Camii’ndeki basın açıklamasıyla duyurdular. Ankara ve İstanbul’un yanı sıra Şanlıurfa ve Van’da da güçlü oldukları biliniyor. Örgüt çalışmalarını Ankara merkezli Köklü Değişim adlı dergi çevresinde sürdürüyor.
ANKARA- ANTALYA Galibiler*
Kadiri-Rufai tarikat geleneğinden gelen cemaatler arasında tarikatlığını ilan eden tek kol. Şeyhleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu. Zikirde şiş çekmeleriyle tanınıyorlar. Yaptıkları zikre yaklaşık 3 bin kişi katılıyor. Şeyh Kuşçuoğlu kendisini şöyle tanımlıyor: “Mezhep olarak Hanefi; meşrep olarak Alevi; yol olarak Kadiri-Rufai Galibiyiz.” Faaliyetlerini, şeyhin adını taşıyan eğitim vakfı kanalıyla sürdürüyor. Cemaat Antalya’da da faaliyette.
ERZURUM ** Nurcu Kırkıncı Hoca Grubu*
Said Nursi’nin ölümünden bu yana Nurcular 10’dan fazla gruba bölündü. En etkin grup Fethullah Gülen cemaati. Ancak, Nurcular içinde bir isim var ki,Said Nursi’nin ölümünden bu yana “talebeler” içindeki saygın önder konumunu hiç kaybetmiyor. Bu isim, Nurcular arasında Kırkıncı Hoca olarak tanınanMehmet Kırkıncı. Said-i Nursi’nin, “Evlerinizi medrese yapın” çağrısına uyup Erzurum Karanlık Kümbet Medresesi’ni kuran Kırkıncı, yaşamını burada sürdürüyor. 12 Eylül darbesinden iki yıl sonra MGK Başkanı GenelkurmayBaşkanı Kenan Evren’e mektup yazan Kırkıncı Hoca, “Dini güçlendirmek, milleti güçlendirmektir” demiş, ima yoluyla da olsa anayasa referandumundacemaat desteğine karşılık, cemaate destek arzusunu dile getirmişti. Bu tavrı nedeniyle Nurcular arasında eleştirilse de, müridleri ve Gülen’i Nurcu yapan hocası olduğu için, Gülen Cemaati taraftarları arasında özel bir otoriteyesahip..
TRABZON ** İcmalciler*
Kadiri Tarikatı’nın İcmal Kolu’nun lideri Haydar Baş son dönemde çalışmalarını Bağımsız Türkiye Partisi adıyla sürdürüyor. Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerden büyük bir yenilgiyle çıktı. Ulusal televizyon ve günlük bir gazetenin sahibi Haydar Baş’ın Türkiye’nin en zengin cemaat liderleri arasında olduğu iddia ediliyor. Trabzon ve çevresinde güçlü.
İSTANBUL-BURSA ** Cerrahiler*
Halveti tarikatına dayanıyor. Dergahları, İstanbul’da Fatih-Karagümrük’teki Kethüda Canfeda Hatun Camii bitişiğinde. Zikirlerinde, müzik ve ibadet dışında hiçbir şey konuşulmuyor. Müritleri arasında çok sayıda tanımış ses sanatçısı bulunuyor. Tarikatın Tophane’deki Kadiriler yokuşundaki Kadirhane’sinde düzenlenen zikir törenleri neredeyse turistikleşmiş durumda. Kadirhane’nin şeyhi Ahmet Misbah Erkmenkul. Celvetiye tarikatına bağlı İsmail Hakkı Bursevi tarafından kurulan Hakkıye kolunun müritleri ise en çok Bursa’da yaşıyor. Kurucularının adını taşıyan bir vakıfları var.
İSTANBUL-ANKARA-ÇORUM-BOLU Uşşakiler*
Halveti Tarikatı’nın bir kolu Uşşakiye. Merkezi İstanbul Kasımpaşa.. Kurucusu Pir Hüsameddin’in türbesi de bu semtteki aynı isimli camide. Tarikatıkamuoyuyla tanıştıran isim İbrahim İpek. Uzun yıllar sessiz faaliyet gösteren tarikat onunla birlikte ün kazandı, İpek Yolu adlı yeni bir cemaat oluştu. İpek’in 2000 yılında ölümünün ardından posta 44 yaşındaki eski milli güreşçi Fatih Nurullah oturdu. Nurullah tarikat nüfusunu artırmak için herkese açık kutlamalar, piknikler düzenliyor; zikirleri tarikat üyesi olmayanlara da açıyor. Tarikatın Kasımpaşa’daki merkezi her sene Bolu ve Çorum’da düzenlediği “Devran” adlı zikir törenleriyle tanınıyor. Bolu’daki son devrana 2 bin kişi katılmıştı.
ADIYAMAN-ANKARA-AFYON-SAKARYA-İSTANBUL ** Menzilciler*
Nakşibendi Tarikatı’nın Menzil Kolu adını Adıyaman’ın Menzil köyündenalıyor. Cemaatin en ünlü ismi, uğradığı zehirli iğne saldırısından bir süre sonra hayatını kaybeden Raşit Erol. Şeyh postunda şimdi kardeşi Abdülbaki Erol oturuyor. Şeyh adaylarından Fevzettin Erol ise şimdilik cemaatin Ankara ve Afyon örgütlenmesini yönetiyor. Menzilcilerin Ankara çevresi “Semerkant Grubu” olarak da adlandırılıyor. Fevzettin Erol, yılın bir bölümünü de Afyon’daki merkezde geçiriyor. Cemaat ekonomik gücünü özellikle kendilerine derviş adını veren müritlerin kurduğu şirketlerin belediyelerden aldığı ihalelerle arttırıyor. Raşit Erol’un “İmanı kurtarmanın ve pekiştirmenin kafi olduğu bir devir yaşıyoruz” anlayışıyla hareket eden cemaatin Adıyaman Menzil ve Ankara merkezleri özellikle alkol bağımlılığından kurtulmak isteyen kişilerin ilgi odağı.
SİİRT- ANKARA- İSTANBUL- ELAZIĞ Tillocular*
Kurucuları Sultan Memduh Hazretleri’nin türbesinin bulunduğu Siirt’in Tillo beldesi manevi merkezleri. Süryanice “Yüksek Ruh” anlamına gelen Tillogeleneği Kadiri Tarikatı’nın en güçlü kollarından. Siyasete uzak durmaları nedeniyle İcmalcilerden, Kadiri-Rufai geleneğinde faaliyet sürdürmesi nedeniyle de Galibilerden ayrılıyor.
HATAY-GAZİANTEP-ŞANLIURFA-KİLİS-MARDİN-BATMAN ** Hazneviler*
Türkiye Kürtleri arasında en güçlü Nakşibendi cemaatlerinden biri. Merkezi Suriye’de. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Batman ‘da örgütlüler.Cemaatin şeyhi Muhammed Haznevi yılda en az bir kez Türkiye’ye gelip, zikir törenlerini yönetirdi. Geçen yıl öldüğünde, binlerce Türk müridinin cenaze töreni için Suriye’ye geçmek istemesi haber bültenlerine konu olmuştu. Şeyhliği Muhammed Haznevi’nin oğlu Muhammed Muta Haznevi üstlendi.*
SAKARYA-DÜZCE-BURSA Hakikatçılar*
Hemen hemen tüm cemaatlere karşı yürüttüğü mücadeyle tanınan Hakikatçılar’ın şeyhi Ömer Öngüt. Adapazarı’nda yaşıyan Öngüt, Cemalettin Kaplan, Fethullah Gülen, Necmettin Erbakan, Süleymancılar, İsmailağa Cemaati ve Diyanet’e yönelik ağır eleştiri içeren kitaplarıyla tanınıyor. Sakarya başta olmak üzere Düzce, Bursa ve Ankara’da önemli sayıda müride sahip.
KAYSERİ Nakşibendi Yahyalı Cemaati*
Kayseri’de Gülen Cemaati’yle birlikte en güçlü dini grup. Nakşibendi tarikatının Anadolu’daki en önemli kolları arasında. Yahyalı Hacı Hasan Efendi’den alıyor adını. Şimdi şeyh postunda oturan kişi Ramazan Dinç. Cemaat, Kayseri’deki sanayi gelişimine paralel olarak hızla büyüdü.
İSTANBUL Işıkçılar*
Seyit Abdülhalim Arvasi’ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık’ın kurduğu cemaat günümüzde İhlas Holding şemsiyesi altında büyüdü. Cemaatin lideri Enver Ören’in rahatsızlığı ve İhlas Finans’a el konulması cemaatin güç kaybetmesine neden oldu.
TÜRKİYE’NİN EN YAYGIN İKİ CEMAATİ Gülen Cemaati ve Nurcular*
Türkiye’nin tarikat ve cemaat haritasında Nurcular ağırlıklı yer işgal ediyor. Tarikatın en ünlü ismi Fethullah Gülen’in etkinlik alanı Türkiye’nin tüm illerini kuşatıp, tarikat okulları kanalıyla Afrika’dan Uzakdoğu’ya uzanıyor. Akyazılılar ve Türkiye Öğretmen Vakfı gibi kuruluşlarla başlayan örgütlenmesi bugün büyük bir ekonomik ve siyasi güce dönüşmüş durumda. Cemaatin medyadan eğitime, finansa, sağlık sektörüne kadar pek çok alanda yatırımı bulunuyor. Gülen uzun süredir ABD’de yaşaması, olası vefatı sonrasında bu büyük ekonomik gücün nasıl paylaşılacağı belli değil. Nur cemaatinin içinde adı sık geçen diğer gruplar şunlar: Liderliğini Mehmet Kutlular’ın yaptığı Yeni Asyacılar (İstanbul), liderleri İzzet Yıldırım Hizbullah tarafından kaçırılıp öldürülen Med-Zehra Vakfı çevresi (Doğu-Güneydoğu Anadolu), Müslüm Gündüz liderliğindeki Aczmendiler (Elazığ-İstanbul), Yeni Nesilciler, Yazıcılar
*Süleymancılar*
Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan, soyunu Nakşibendi Şeyhi Selahaddin İbni Seracettin ‘e dayandırıyor. Zamanla bağımsız bir yol izledi.Faaliyetlerini “kurs ve okul talebelerine Yardım Dernekleri” adı altında yürütüyor. Türkiye’nin her ilinde en az bir Kuran kursuna sahip cemaatin, kurs ve öğrenci yurtlarının toplam sayısının 1500’ü bulduğu söyleniyor. Tunahan ‘ın ölümünün ardından cemaat liderliğine Kemal Kaçar geçti. Onun vefatı sonrasında ise cemaat her ne kadar reddedilse de iki kardeş Ahmet Denizolgun ile Beyazıt Denizolgun arasında bölündü.
İSTANBUL-ANKARA** İskenderpaşa Cemaati*
Geçmişi 1800’lü yıllara, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi’ne uzanıyor. Uzun süre,Gümüşhanevi tekkesi cemaate ismini verdi. Mehmet Zahit Kotku şeyhlik postuna oturduktan sonra, görev yaptığı İskenderpaşa Camii tarikata ismini verdi. Kotku’nun ölümünden sonra liderliğe geçen damadı Prof. Esad Coşan da 2001 Şubat’ında Avustralya’da trafik kazasında öldü. Post oğlu Nurettin Coşan’a kaldı. Esat Coşan, tarikatı kurduğu vakıflar sayesinde büyüttü. Bunların en etkini Hakyol Vakfı. Koşan, İlim Kültür ve Sanat Vakfı ile Sağlık Vakfı’nı da kurarak örgütlenmeyi genişletti. “Hanım Dernekleri”yle kadın örgütlenmesine yöneldi. Şu andaki lider Nurettin Coşan, dini eğitiminin yanı sıra New York’ta işletme öğrenimi gördü. Babasının isteğiyle 1996’da aile şirketi Server Holding’in yöneticiliğini üstlendi.Ticari faaliyetleri ve seyahatleri nedeniyle liderlik görevini yerine getiremediğini iddia eden bir grubun muhalefet başlattığı ve tarikattan koptuğu söyleniyor. Siyasetin birçok önemli ismi cemaatle gönül birliği içinde. İskenderpaşa Tarikatı’nın bir de siyasi partisi var: “Sağduyu Partisi.”
İZMİR-MANİSA-AYDIN** Melamiler *
Melami Tarikatı’nın kamuoyu önüne çıkan en önemli ismi Ahmet Arslan. Emekli astsubay Arslan, Şeyh Hasan Özlem’in 1996’da ölümünün ardından posta oturdu. 66 yaşındaki Arslan, Manisa’nın Salihli ilçesinde yaşıyor. Cemaatin Aydın, Adana, Uşak ve İzmir’de mürit grupları bulunuyor. Tarikatın diğer önemli smi Davud Yılmaz. 73 yaşında, İzmir’de yaşıyor ve küçük bir cemaati control ediyor. İstanbul’da da takipçileri var.”İbadet gizli, gösterişsiz olmalı” yaklaşımını savunan Melamiler genellikle ev toplantılarında bir araya geliyor.
İSTANBUL-KONYA-ANKARA** Erenköy Cemaati*
Kökleri Kelami Dergahı’na ve şeyhi Erbilli Mehmet Esat’a dayanıyor. Mehmet Esat, tekkeler kapatılınca Erbil’deki arazilerini satıp, İstanbul’a yerleşti. Erenköy’de bir köşk aldı, cemaatin temellerini attı. Menemen Ayaklanması’na karıştığı iddiasıyla gözaltındayken rahatsızlanıp hayatını kaybetti. Erenköy Cemaati, Mehmet Esat’ın halifesi Mahmud Sami Ramazanoğlu’nca kuruldu. Nakşibendi geleneği içinde, esnaf ve işadamlarının kolu olarak biliniyor. Ramazanoğlu’nun ardından cemaatin dini sorumluluğunu Musa Topbaş üstlendi. Onun ölümüyle üç isim ön plana çıktı: Yeni Şafak’ın eski başyazarı Ahmet Taşgetiren, Eymen Topbaş ve Konya’da yaşayan Tahir Büyükkörükçü. Şeyh postuna Büyükkörükçü’nün oturduğu ileri sürülüyor. Konya’da Erenköy Mahallesi’nde yaşayan Büyükkörükçü bir dönem Milli Selamet Partisi milletvekilliği de yapmıştı. Erenköy Cemaati’nin Ankara örgütlenmesini ise Muradiye Vakfı yürütüyor.
İSTANBUL** İsmailağa Cemaati*
Kurucusu Ebuishak İsmail Efendi, 1723’te Fatih’te adını taşıyan camiyi inşa ettirdi. Ölümünden sonra cemaati tarikat yoluna girdi. Şeyh Batumlu Ali Haydar Efendi, 1960’da ölene kadar liderliği yürüttü. Görevi İsmail Ağa Camii imamı Mahmut Ustaosmanoğlu devraldı. Cemaat İstanbul’un merkezi Fatih’te, Türkiye’nin en dikkat çeken İslami gettosunu oluşturdu. Sarık, şalvar ve cübbeli giyimleriyle diğer Nakşibendi gruplarından ayrılıyorlar. İsmailağa Cemaati, Ustaosmanoğlu’nun kökeni nedeniyle İslami gruplar içinde “Oflular” olarak da tanınıyor
AKP’YE OY VERECEKLER OKUSUN
*Bu politikalar böyle devam ederse, yemin ediyorum gerilla mücadelesiyle kalmayacak, hayatınızı cehenneme çevireceğiz.
*Kürtçenin eğitim dili olması ve demokratik özerkliğin derhal tanınması gerekir. Aksi halde özerklik ilan edeceğiz.
*Kürt halkı, kentleri, yolları, yaşamı tıkayacak. Buna söz veriyoruz. *Milletvekilleriniz gibi, generalleriniz de askerlerinizin cenazesine gelemeyecek. *Artık sahipsiz değiliz. Diz çöktürmeye çalıştığınız bu halkın önünde diz çökeceğiniz günler yakındır.
*Kürt halkına verdiğiniz sözü tutmazsanız, bu halk senin kafanı keser.
*Türkiye özerk bir yapıya sahip olmalıdır. Bu BDP’nin resmi projesidir. Bu proje hayata geçecektir. Türkiye bunu imzalamıştır, hayata geçirmek zorundadır.
*Türk Devletinin ve hükümetinin aklına “has.ir” diyorum.
*Meşe ağacının dalları bir yerinize mi battı sayın hükümet.
*PKK bir terör örgütü değildir.
*PKK’ya her Kürt sempati ile bakar.
*Kürt halkının özgür olduğu bir gelecek için omuz omuza yürüyoruz. Artık Kürt halkı birilerinin isteğiyle yönetilmek istemiyor. Kendi kendini yönetmek istiyor. Bütün dünya biliyor, Kürtler özgürlüğü için çaba gösteriyor. İmha, inkar politikaları para etmedi, çünkü Kürt halkı taviz vermedi.
Yukarıdaki sözler bizzat BDP yöneticileri ve aydın olduklarını iddia eden Kürtçüler tarafından söylenmiş ve tekzip edilmemiş sözlerdir. Üstelik okuyanların sinirlerinin bozulmaması için, binlerce örnek arasından en hafifler seçilmiştir. 2002 yılından evvel, bu sözlerin meydanlarda, televizyonlarda, yazılı medyada söylendiğini gören bir kimse var mı?
*Milletimiz içinde bulunduğu zelil duruma, şeytanın uşakları öğretmenler ve onların yetiştirdiği inançsız öğrenciler nedeniyle düşmüştür.
* Kemalist rejim, Atatürkçülük ve lâik Cumhuriyet kaybetmiştir, bitmiştir. Savaşı biz kazandık.
Bu sözler de, televizyonlarda cüppeli,sarıklı, göbeğine kadar sakallı, acayip kıyafetli din tüccarları tarafından söylenmiştir. Hayatları boyunca hiç çalışmayan,tek kuruş vergi vermeyen, krallara layık bir hayat süren ve lüks içinde yaşayan, kutsal dinimizi geçim kapısı yapmış bu seccade şeytanlarının sözleri de tekzip edilmemiştir. Bu sözlerin de, 2002’den önce serbestçe söylendiğini gören, duyan var mı?
*Türk Telekom adlı Milli Şirketimiz; 1,5 Milyar Dolar peşin, kalan 5 Milyar Dolar ise 5 yıl taksitle satıldı. Türk Telekom satıldığında kasasında 1,8 Milyar Dolar vardı. AKP Hükümeti, şirkete 5 yıl vergi muafiyeti tanıdı. Satış anında Türk Telekom’un yıllık karı 2 Milyar Dolar idi. Satış sözleşmesine göre şirket, üzerindeki gayrimenkulleri satamayacak ve devir anında devlete teslim edecekti. Fakat Türk Telekom’u satın alanlar, çok sayıda gayrimenkulü sattılar. Satılmaması yönündeki Danıştay kararlarını ve Devlet Denetleme Kurulu kararlarını dinlemediler.
Türk Telekom’u neredeyse bedavaya satın alanlar ile Başbakan Erdoğan’ı Lübnan’da karşılayanlar aynı ailedirler. Hariri ailesi. Türk Telekom’un patronu olan ve Türkiye’deki yargı kararlarını takmayan kişi ile, Lübnan Başbakanı aynı kişidir. Başbakan Erdoğan’ın biraderi, Saad Hariri!..
Emin Çölaşan’ın yazdığına göre, Başbakan Erdoğan’ın konuşma yapacağı gün, meydanın kalabalık olması için kişi başına 125 Dolar para ve kumanya bizzat Hariri ailesi tarafından dağıtılmış…
Bu konuda söylenenlerin hepsi belgelidir ve devletin elinde bulunmaktadır. Yüce Divan sorgulaması sırasında Türk Telekom’un Türkiye’deki gizli ortakları da açığa çıkacaktır.
*Durduk yerde zenginleştiğimiz söylendi. AKP Hükümeti “Satın Alma Gücü Paritesi” (SAP) hesaplamalarında sistem değiştirdi. Bir gecede 2.354 Dolar zengin olduk. Aynı hesaplama yöntemiyle, 2002 deki kişi başına gelirimiz, 3.400 Dolar değil, 11.705 Dolar olmaktadır. Yani 8 yılın sonunda, dünyada ki uygun konjonktüre rağmen sadece 11.705 Dolardan, 15.400 Dolara çıkabilmişiz…
Bu dört örneği bilerek seçtim. Bu dört konuda söylenenler, günlük politikanın dışında olan örneklerdir. Bir ülkenin varlığını sürdürebilmesini ve geleceğini doğrudan ilgilendiren konulardır.
Siyaseti okumasını bilen birine, yukarıdaki örnekleri, ülke ismi vermeden sorsanız size söyleyeceği şudur;
*Bu devlet kendi koyduğu yasaları uygulamıyor. Ülkeyi yöneten hükümet görevini yapmıyor, aksine kendi ülkesini bölünmeye götürecek uygulamalara bilerek veya bilmeyerek yol açıyor.
*Bu ülkede böyle devam edilirse, çok yakında İran tipi “İslam Cumhuriyeti” kurulur.
*Bu ülkede yolsuzluk ve hırsızlık devletin tepe noktalarını sarmış. Yargı ve basın korkutulup, sindirilmiş.
*Bu ülkenin ekonomisinde yönetenler, rakamlarla oynamaya başladılar mı, o ülkede ekonomik istikrarı sağlamak mümkün değildir.
Zaman zaman AKP’ye oy vermiş dostlarımızın sitemleriyle karşılaşıyorum. Çok sert eleştirilerde bulunduğum ifade ediliyor.
Siyasi partiler ülkeye hizmet etmenin önemli araçlarındandır. Parti amaç değil, araçtır. Ayrıca parti, din değildir. Bulunduğunuz parti ülkeye zarar vermeye başlarsa ve siz bu kötü gidişi engelleyemiyorsanız, itirazlarınızı kayda geçip o partiyi terk etmelisiniz. Çünkü partiler kurulur, başarılı veya başarısız olur, hizmet eder, ömürlerini tamamlayıp tarihe mal olurlar. Fakat ülkemiz bir tanedir ve onu korumak hepimizin görevidir. Cahil ve kötü niyetli siyasetçilerin ihtiraslarına karşı ülkemizi korumak hepimizin öncelikli görevi olmalıdır.
AKP’ye oy vermiş ve vermeyi düşünenler lütfen yukarıdaki dört konuyu okuyup, kendi vicdanlarında değerlendirsinler ve aşağıdaki sorularıma da cevap versinler;
*Kendi Milli Ordusuna ve onun komutanlarına düşmanca yaklaşan AKP İktidarının, Kürtçü-Bölücü takımına ve onların hakaretlerine karşı sessiz kalmasını, yasaları uygulamamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
*Kendi Ordusunu taşıyamayan bir milletin, başka milletlerin ordusunun çizmesi altında yaşamaya mahkum olduğunun tarihte bir çok örneği olduğunu bilmiyor musunuz?
*Askeri sevmeyebilirsiniz, ama askere düşman olanlarla beraber olanlar için ne düşünüyorsunuz?
*Dinimizin, son yıllarda çoğalan cemaat ve tarikatlar aracılığıyla geçim ve siyaset aracı yapılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
*Bakanlıkların ve devletin en önemli kadrolarının cemaatler tarafından pay edilmesine nasıl bakıyorsunuz?
*AKP, 9 yılda “ÜRETKEN SABİT YATIRIM” olarak ne yaptı ve ne kadar istikrarlı iş gücü yarattı?
*AKP, iktidarı devraldığında 147 Milyar Dolar olan borcumuzu, iki katından fazlasına çıkartırken, Cumhuriyetin 87 yıllık varlığını da ikiye katladı mı?
*Bu mal varlığını arttırmadığı halde, sattıkları Milli Varlıklarımızın paraları nereye gitti?
*Uluslararası tefeciler, sıcak para baronları ve bankerler niçin AKP iktidarından çok memnunlar?
* Geçen 9 yılda, çocuklarını Remzi Gür adlı işadamından aldığı bursla okutan Başbakan Erdoğan’ın ve çocuklarının mal varlıklarındaki artışlar, bu ülkenin insanına, özellikle AKP’ye oy veren insanlarımıza da aynı oranda yansıdı mı?
Kimseyi kırmak, üzmek gibi bir derdimiz asla olamaz. Ama herkesin şunu da iyi anlaması gerekir;
Kim ki, Türkiye’nin birliğinin, bütünlüğünün, varlığının düşmanıdır o bizim can düşmanımızdır ve asla affımız yoktur.
Beraber ve huzur içinde yaşayacağımız değerlerimiz;
Özgür, çağdaş ve örgütlü toplum- Demokratik, Lâik ve Sosyal Hukuk Devleti, Türk Milleti olarak onurla yaşamayı bilmek ve herkesin etnik kökenine, inancına saygılı olmak, demokratik rejim içinde zenginleşmek için çok çalışmak, hür milletler topluluğunun onurlu bir üyesi olmak ve Yurtta Barış, Dünyada Barış ilkesine bağlı olmak.
Bu ve benzeri ortak değerlerimizi savunmak, geliştirmek ve korumak hepimizin ortak görevidir. Tüm bunları yapmayıp, vatanı koruyan çocuklarımızı çekinmeden şehit eden, Türk Bayrağı geçerken, bayrağa tüküren soysuzlarla beraber olanları utanmadan desteklemek bu ülkeyi seven insanın yapabileceği bir iş değildir.
Herkesin aklını başına alıp ona göre davranma zamanı gelmiştir hatta geçmektedir de.
Benden söylemesi…
Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Kasım 2010
RİFAT SERDAROĞLU
Bir yanıt yazın