Amerika, 27 Mayıs Anayasasının getirdiği özgürlük ve insan haklarından çok rahatsızdı. Laiklik ülkeyi hızla birleştiriyor, halkın yönetimlerde söz sahibi olmasının yolu açılıyordu.
Anayasa başlı başına baş belasıydı! Anayasa, elbiseye benzetiliyor. Ve Anayasanın Türk halkına bol geldiği anlatılıyordu. Anayasa solcuların ve komünistlerin Anayasası olarak anlatılıyordu.
Büyük bir operasyon yapılmalı, sermaye sınıfı ve Amerikan işbirlikçileri için rahat bir ortam ve iklim yaratılmalıydı.
Var olan sol ve özgürlükler imha edilmeli, ekonomik alanda sermaye sınıfının ( o zaman, sermaye sınıfı çok sınırlıydı. İthalatçıların) önü açılmalıydı.
Bugün, “12 Eylül’ün çocukları” dediğimiz kişilerin önü açılmalıydı. Dincilik ile karışık, kompradorların önü açılmalıydı.
“Bizim çocuklar 12 Eylül operasyonunda başarılı olmuştu”
Beş bin solcunun katledilmesi için, bazı ülkücülerin de denge olsun diye, imha edilmesi, operasyonun selameti ve meşruiyeti açısından gerekliydi.
Uzatmayalım. Sermaye sınıfı vahşi kapitalizmin uygulanmasında, epeyce bir yol almışlardı. Ekonomide çıkar çevreleri, daha fazla rol alır olmuştu. Sermaye sınıfı maddi çıkarlarını savunmada önemli mesafe alırken, bu operasyonun sürdürülebilir olması için, siyasi ayağının mutlaka, gerici ve dinci kitleye ve onun liderlerine teslim edilmesi gerekiyordu. Ve siyaset bu zorunluluğa göre dizayn edilmeliydi.
12 Eylül’ün çocukları ülkenin yönetiminde yer alıyor. Tarikatlar ve dini örgütlenmelere ya göz yumuyorlar ya da bizzat içinde bulunarak, emperyalizm ile işbirliği içinde olacak kadrolar yetiştiriyorlardı.
Amaçlanan Küçük Amerika Modeli önemli ölçüde tamamlanmıştı. İktidar da arzu edildiği gibi siyasal İslam olmuştu.
Siyasal İslam yönetimi küresel baronların istediği gibi, Cumhuriyetin dişinden tırnağından artırarak sağladığı, tüm kazanımları ve ulusal pazarları yabancılara sattı.
Lakin küresel baronlar hem devleti hem hane halkalarını hem de yerli şirketleri öyle borca gark etti ki, orta sınıf çöktü, orta sınıfın altındaki çaresizler daha da çaresiz konuma yerleşti.
Böyle olunca, ülke yönetilemez hale geldi. Var olan özgürlükler bile, yönetenler için kaldırılması gereken önemli hususlar olarak değerlendirilmeye başlandı.
Egemen sınıflar için yeni bir operasyon ihtiyacı, zamanın ruhuna uygun diye düşünülür oldu.
Mevcut iktidar, ben bu işi yaparım. Rejimi biraz daha egemen çevrelerin ihtiyacına uygun hale getirebilirim diyor. Lakin halktan destek yok.
O zaman bir mucize yaratır ve size bu işi yapabileceğimi gösteririm diyor. İktidar mucize arıya dursun, Türk halkı, normal bir seçim olur mu olmaz mı endişesiyle kıvranıyor.
Gerici iktidarların ve egemen sınıfların, bir mucizeye ihtiyacı var. Ya da bu çevreler böyle düşünüyor.
İktidarı iktidarda tutacak bir mucize veya iktidarın bir operasyonu olur mu orasını bilemeyiz.
12 Eylül Çocuklarının işi bitti, yeni bir 12 Eylül, bekliyor olabilir miyiz?
12 Eylül 2021