Son yirmi senedir hiç ağzıma almadığım kadar kötü sözler söylemeye başladım. Bu nedenle kendime çok kızıyorum. Bazı kelimeleri evvelden pek söylemezdim, şimdi ise öyle hadiselerle karşılaşıyorum ki, ‘ vay şerefsiz‘ diye isyan etmekten kendimi alıkoyamıyorum. Aslında çok sevdiğim bir dostumun ismi de Şeref ‘tir benim. Kendisi sporcu, emekli bir adalı, iyi ahlaklı biridir. Beraber bir çok müsabakalara katıldık, zaten sporcu, Atatürk’ün dediği gibi akıllı ve zeki olmalı. Dürüst, sözünün eri olmalı spor yapan insanlar. Spor yapan atletlerde üç ‘H’hali, hile, hurda, haram pek olmaz. Günümüz Türkiye’sinde, günlük yaşam içinde, neler neler olmakta, inanamazsınız. Açın Saray yalakası olmayan her hangi tarafsız bir gazeteyi, ana başlığından tutunda, spor sayfasına kadar gözden geçirin. Bu kelimeyi kullanacağınız bol miktarda konu bulursunuz.
Bu gün spor sayfasına baktım, yine futbol takımımız yarım düzine gol yiyerek perişanları oynamışlar. Futbol oynayan milli takım oyuncularında hiç milli maç ruhu gördünüz mü ? Ben voleybol kadın Milli takımımızdaki milli takım ruhunu, futbol oynayan milli futbol takım oyuncularında hiç göremedim. Futbolcuların tek hedefi, reklam filmlerin de oynayıp, ceplerini para ile doldurmaktan başka bir düşüncelerinin olduğuna inanmamaktayım. Birde milli takım teknik direktörü Karadeniz’li, hem de eski Trabzon’lu avara kasnak biri var. Zatı muhterem Teknik Direktöre ödenen ücreti öğrenince ağzım açık kaldı. Karadeniz’li olduğu için Saray dan torpilli olduğundan teknik direktöre 3.2 milyon Euro para ödenmekte olduğunu öğrendim.
İnsanda bir katre utanma duygusu olur. Hiç mi vicdanın yok be adam. Ey teknik direktör, 3.2 milyon Euro, yani 27.5 milyon lira maaşı alırken, hiç mi yüreğin sızlamıyor ? Bu fakir milletin sana ödediği paraları cebine indirirken, bu milyonların karşılığında topluma ne verip, ne veremediğinin hiç mi hesabını yapmadın ? Akşam yatakta başını yastığa koyduğunda 6 gol yedikten sonra rahat uyuyabiliyor musun? Ben bu sorumsuz kişinin davranışı karşılığında tanımladığım kelimeyi buraya yazmam doğru olmaz değil mi, değerli arkadaşım ŞEREF?
Biliyor musun Şeref, TOKYO olimpiyatlarında Kadın Milli Voleybol takımımızı başarıdan başarıya taşıyan antrenör Giovanni Guidetti, geçtiğimiz haftalarda da, Kadın Milli Voleybol takımımızı Avrupa üçüncüsü yaparak, ülkemize bronz madalya kazandırdı. Bu başarılı Antrenör Giovanni’nin maaşının ne olduğunu biliyor musun Şeref? Her bir Euro su helali hoş olsun bu değerli antrenöre, 90 bin Euro olarak ödenmekteymiş, Şeref.
Gel birde gazetenin ön sayfasına bakalım bu sefer. Kaybolan 128 milyar doların bir kısmını bulup getirmişler. 116 milyar dolar rezerve seviyesine çıkmış, Merkez Bankasındaki yedek akçe olarak kabul gören rezerv miktarı. Tam üç aydır her mekanda ‘ Nerde 128 milyar’ diyen diyene ülkede. Baktılar ki millet artık toz yutmamakta, bir ülkeden emanet olarak alıp, 116 milyar doları Merkez Bankasına koydular. Hani SOMA’da maden kazasında yitirdiğimiz 301 yurdum insanı için toplanan 300 milyon liranın akıbeti gibi olmasından korktuk Şeref. Bu nedenle bu konuda çok hassas davranmaktayız.
Gazetedeki bir başka haber, Türk Hava Kurumu başındaki Kayyum olan zat, Cenap Aşçı da, ısrarlara dayanamayıp, istifa etmiş. Biliyor musun Şeref, THK 9 adet CL 215 model yangın söndürme uçağına sahip ve bu uçaklar için gerekli yedek parçaya 4 milyon dolar bulamazken, 6 milyon dolara 2 yangın söndürme uçağı kiralayarak, rahmetli Prof. İnanç Ayas’ın kemiklerini sızlattı. Nede olsa badem bıyıklı Cenap, bilmediği işin başında gelerek, direktiflerle, ATATÜRK ün kurduğu bu güzide kurumu ortadan kaldırmak için kurgulanmıştı. Olmadı , yapamadılar ŞEREF. Yangın boyunca Muğla‘da, içim yanarak, acı içinde ağaçların yanmasını izledim. O güzelim Yeşil ormanlı Marmaris, cayır cayır yandı. Şimdi 4 Milyon dolar versen de o ağaçları geri getiremezsin. 6 milyon dolar harcadık, yanacak başka ağaç kalmayınca, yangının kontrol altına alındığını söyledi bir başka akıl yoksunu zat.
Ülkemin kuklalarla idare edildiğini seyretmek bana zor geliyor be Şeref. Ne yana baksam yamuk , eğri büğrü bir durum var. Deve misali. Hiç bir işimiz düzgün değil. Ekranlarda mikrofonlara yalan söylenirken kimse utanmamakta. Aklını kullanan insanlar dışında, oyunu satan beyinsizler, bu yalanlara kanmaktalar. Kadın Bakan bile baktı herkes ülkeyi soymakta, ben neden faydalanmayım dedi, ve kendi bakanlığına fahiş fiyatla ürettiği malı sattı. Devlette kimse kılını bile kıpırdatmadı ŞEREF.
Biliyor musun Şeref, 28 mayıs 1994 senesinde çıkan 3996 sayılı Yap İşlet Devret kanunu ile biz Türkiye’nin ilk Rüzgar Enerji santralını kurduk. Devletle yaptığımız bu sözleşme Danıştay onayından geçerken, kılı kırk yardılar misali, Devlete meramımızı zor anlatmıştık. Son 15 senede yapılan oto yollar, köprüler, hava alanları ve şehir hastanelerinin Yap – İşlet – Devret yasası 3996 sayılı kanunla yapıldığını, fakat sözleşmelerin Danıştay vizesine tabi olmadığını biliyor musun Şeref ?
Bunca şerefsizlik kol gezerken ülkemde, senin gibi dürüst, sözüne güvenilir, yalansız, hilesiz, sözünün eri , haramsız, vatan sever, Atatürk ve Bayrağına saygılı, Milli duyguları coşkun bir dostum olduğundan kendimi şanslı kılmaktayım diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.Metin Atamer
Bir yanıt yazın