İktidar uzun zamandan beri bir çıkmazın içindedir. Kanamayı durdurmakta çaresiz kalıyor. Her anlamda, iktidarda, bir geriye gidiş hızlanarak devam ediyor.
Yukarıdaki üç cümle, propaganda maksadıyla söylenmiş cümleler değildir. Bunun böyle olmadığını aşağıda kanıtlamaya çalışacağım.
İktidar, herkesten önce, bu serbest düşmeyi tespit etmişti. Ve bu tespite uygun, yeni propaganda atakları ve bu propagandaları destekleyen, milliyetçi kanadı mobilize edecek operasyonlar takvimi geliştirmişti.
Bu ataklar ve operasyonlar, güney doğuda, Hendek Savaşlarında elde edeceği sonucu yaratmadı. Zaten operasyonları da nihayete erdirmek mümkün olamadı.
Bir operasyon takviminden bir başka operasyonlar takvimine geçilse de operasyonlar silsilesi, hep akim kaldı.
Kökten milliyetçilik ile hareketlendiremediği kitleleri, hareketlendirmek için kökten milliyetçi olmayan dini hayatını derin muhafazakarlık içinde yaşayan; iktidarın kendisine ait sert çelik çekirdeğe dönmek zorunda kaldı.
Bu dinci/muhafazakâr kitle, hiçbir şartta, kendi mahallesinden karşı mahalleye geçmeyen, dindarlığını her şeyin üzerinde tutan, ekonomi falan gibi, kötü bir durumda olsa, iktidarı destekleyen kitlelerdir.
İktidar bu kitleye dönmeye başlayınca, dini söylemlerin siyasi söylem içindeki ağırlığı artmaya başladı. Laiklik doğrudan hedefe konuldu.
Siyasetin, dincileştirilmesi esas alındı.
Dini söylem ve şeriat hukuku öne çıkarılmaya başlanıldı. Siyasi söylemi fetvalar izledi.
Laiklikle savaşta, seçtikleri stratejinin, Anayasa’da laiklik ilkesi durursa dursun, fiilen laiklik karşıtı söylemleri ve eylemleri çok yukarı çekerek, Anayasayı yaygın bir şekilde ihlal etmek.
Bir suç, yaygın bir şekilde işlenmeye devam ederse, o suç artık suç olmaktan çıkar, norm haline döner.
Kullandıkları yöntem budur.
Bu AKP’nin kendi sert çelik çekirdeğine geri dönüşüdür. Burada laiklik yoktur. İhvan sınıfının kendi din anlayışı ve kuralları geçerlidir.
Şimdi içinde bulunduğumuz operasyon bu operasyondur.
Laiklerin tepkisine göre, bu eylemleri sürdürmekte kararlıdırlar. Kendi tabanlarını ancak laiklik karşıtlığı ile konsolide/pekiştireceklerini hesap etmektedirler.
Bu Anayasa ihlaline karşı halkımızın ve muhalefetin tavrı çok önemlidir. Gördüğüm kadarıyla, muhalefet henüz ne olup bittiğinin pek farkında değildir. İşi birkaç gazeteciye ihale etmişler gibi görünüyor.
İktidarın sert çekirdeğine karşı yeterli bir karşı duruşun olmadığı Anayasa ihlaline karşı, seyirci kaldıklarını söyleyebiliriz.
8 Eylül 2021