ERDOĞAN BAYRAKTAR NE DEMEK İSTİYOR
Ülkenin gündemi gün her gün değişiyor.
İnanın gündemi takipte artık zorlanmaya başladık.
AKP’nin güçlü yıllarında dört bakan, hiçbir gerekçe gösterilmeden görevlerinden alınmıştı. Alınma gerekçeleri toplumca: “Rüşvet ve görevi kötüye kullanma “ olarak algılanmıştı.
O tarihte Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Sn. Erdoğan Bayraktar, “Ben ne yaptıysam Sn. Başbakan’ın emir ve direktifiyle yaptım” diyerek örtülü bir imada bulunmuştu.
Diğerleri ise zafer pozları (!) vererek bakanlıklardan ayrılmışlardı.
Sanılmıştı ki, konu kapandı, üstü örtüldü.
Uzunca bir süre sonra, Sn. Erdoğan Bayraktar’ın vicdanı sızlamış olacak ki, ”Dosyada ne varsa kabul ediyorum, benim suçum. Telefondaki konuşmalar bana aittir, tapeler bana aittir, renkli çekilen kameralar, teknik takiplerin hepsi bana aittir. Sn. Cumhurbaşkanı beni hırsızların torbasına koyarak dışarı bıraktı.” Açıklamasını yaptı.
Bu vicdanın sesine eski AKP kurucularından Sn. Ertuğrul Yalçınbayır:” Vicdanının isyanı. Vicdanı rahatsız etmiş.” Derken Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi ve eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek: “Yüce divana gönderilmeliydiler.” yönünde görüş bildirdi.
Gelelim konuya. Sn. Bayraktar diyor ki, “Benim yolsuzluk, hırsızlık gibi bir suçum ve ayıbım yok. Beni diğer hırsızlarla aynı çuvala koyması kanıma dokundu. Benim suçum verilen usulsüz emirleri yaptığım için ‘GEREVİ KÖTÜYE KULLANMAM” dır.”
Yani diğer üç bakan hırsızdı demek anlamı çıkmış olmuyor mu?
Bu itiraflara karşı, hükümetten tık var mı? Cumhuriyet savcılarından bir eylem ve soruşturma var mı?
Hani şeffaflık, nerede demokrasi ve hesap verebilirlik?
İş bununla da kalmıyor. O dönemin AKP’sinde etkili görevlerde bulunan Sn. A. Davutoğlu ve Sn. A. Babacan’da bunların doğruluğunu ve üstlerinin örtüldüğünü çeşitli konuşmalarında ima ve itiraf etmekteler.
AKP’lilerce 17-25 Aralığın, bir FETÖ kumpası olduğu söyleniyor. Doğrudur ya da doğru olabilir. Ama Sn. Bayraktar’ın itirafları var. Sn. Bayraktar’da mı Fetöcü?
Aynı örgütün hazırladığı düzmece delil ve kasetlerle; Sn. Paşalara açılan dava için de neden bu bir “FETÖ KUMPASIYDI” diyerek, davaları düşürmediniz de yargılamaya devam ederek: bastondan başka dayanağı kalmamış 80’lik paşalara ceza verdirdiniz?
Beyler adil olun adil!. “Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar.” Unutmayınız.
Yolun sonu görüldükçe, itirafçılar çıkmaya başlıyor. Tıpkı H. Gülerce gibi.
Sn. Cumhurbaşkanını oldukça sıkıntılı günler bekliyor gibi.
Bir yanda işsizlik, pahalılık, zamlar, faizler, enflasyon, durdurulamayan döviz, EYT’liler, söz verilmesine karşın verilmeyen 3600 ek gösterge.
Öbür yanda yolsuzluk, rüşvet, yandaşa kıyak iddiaları!.
Şimdi de nerden geleceği kestirilemeyecek İTİRAFLAR ile birlikte ne olduğu belli olmayan Merkez Bankası’nın hesabı verilemeyen 128 milyar Dolar, Demirören gurubuna verilen ve akibeti “Ticari sır” olan 750 milyon Dolar. Epey can sıkıcı gibi!.
Bir atasözümüz: “Abdestimden şüphem yok ki, namazımdan şüpheleneyim.”
Ama uykusuz ve huzursuz geceler, insan ömrünü yiyip bitiren habis urlar gibidir.
En çıkar yol, adalete hesap verip aklanmaktır. Alnım ak olsun isteniyorsa.
Esen kalınız. Nazım PEKER
NOT: 2021-2022 Eğitim ve öğretim yılı öğretmenlerimize, öğrencilerimize ve ulusumuza hayırlı olsun. Öğrencilerimize ve torunlarıma zihin açıklığı diliyoru.
Bir yanıt yazın