Türk kamuoyu içeride yangınlar, sel felaketi ve Afgan mültecileri ile meşgul iken dışarıda bazıları Türkiye’nin başına çorap örmek için birleşik bir cephe kurma çabası içindedirler. Bu kapsamda sayın Orhan Tan’ın girişimi ile FEYM Grubu, 9 Ağustos 2021 tarihinde “CİMER’ e Öneri” konulu bir mesaj göndermiştir.
ABD Temsilciler Meclisi’nde her iki partiden 27 üye ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a mektup yazarak Türkiye’nin İHA ve SİHA programından şikayetçi olmuşlardır: “Bu mektubu sizlere, Türkiye’nin SİHA programının dünyanın birçok bölgesindeki dengeyi bozmasından ve ABD’yi, müttefiklerini ve çıkarların tehdit etmesinden kaynaklanan endişemizi dile getirmek amacıyla yazıyoruz.”27 üye Blinken’dan Amerikan İHA teknolojisinin ihracatının durdurulmasını talep etmiş, ABD’nin “Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası”nın (CAATSA) aynı şartların İHA ve SİHA’lar için de hayata geçirilmesi istemişlerdir.
Mektupta SİHA ve İHA’ları üreten Bayraktar firması doğrudan hedef alınmıştır: “Bu insansız hava araçlarının Kafkaslar, Güney Asya, Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki çatışma noktalarını daha da istikrarsızlaştırma potansiyeli göz ardı edilemeyecek kadar büyük. Wall Street Journal’ın Türkiye’nin programıyla ilgili yakın tarihli bir raporunda, emekli ABD Ordusu Korgenerali Mike Nagata, Türkiye’nin insansız hava araçlarının ‘Türkiye ile ABD ve NATO arasındaki ilişkinin geleceğine ilişkin çok daha büyük bir zorluğun parçası olduğunu söyledi. Artsakh’tan gelen savaş alanı kanıtlarının, Türkiye’nin Bayraktar dronlarının Amerikan firmaları ve ABD merkezli yabancı firmaların yan kuruluşlarından parçalar ve teknolojiler içerdiğini doğruladığını belirtmek isteriz. Bu teknolojinin sürekli transferi, silah ihracatı kontrol yasalarını ihlal ediyor ve Kongre’nin Türkiye’ye, özellikle de Savunma Sanayii Başkanlığı’na uyguladığı CAATSA yaptırımlarına aykırı görünüyor. Dışişleri Bakanlığı’ndan, Türk insansız hava aracının yayılması, istihdamı ve satışının olası sonuçlarını ayrıntılarıyla anlatan bir brifing talep ediyoruz. ABD dron teknolojisinin Türkiye’ye ihracat izninin Dışişleri Bakanlığı tarafından gözden geçirilinceye kadar derhal askıya alınmasını talep ediyoruz.”
İki fotoğrafın altında yer alan kuruluşların Türk kamuoyu tarafından bilinmesinde fayda vardır.Bunlar ; HALC (Hellenic American Leadership Council : Yunan Amerikan Önderlik Konseyi, https://www.hellenicleaders.com/our-mission-1), IDC (In Defense of Christians : Hıristiyanların Savunması, https://indefenseofchristians.org/) ANCA (Armenian National Committee of America, Amerika Ermeni Ulusal Komitesi, https://anca.org/) AMERICAN FRIENDS OF KURDISTAN, Kürdistan’ın Amerikalı Dostları, https://www.americanfriendsofkurdistan.org/) HAF, Hindu American Foundation, Hindu Amerikan Vakfı, https://www.hinduamerican.org/), MIDDLE EAST FORUM, Orta Doğu Forumu, İsrail’in dış politikasını destekleyen ve İslamcılık Gözetimi -Islamist Watch- adı altında Amerika Birleşik Devletleri’nde ve diğer Batılı ülkelerde şiddet içermeyen radikal İslam’ın fikirleri ve kurumlarıyla mücadele ve İslamcıların geniş kapsamlı hedeflerini ortaya koyup, güçlerini azaltmak için çalışan projeyi yönetmekte olan ABD Yahudi kuruluşudur.
HELLENIC AMERICAN LEADERSHIP COUNCIL : HALC
“Türk modeli geçmişte Ortadoğu’da demokrasi için bir plan olarak müjdelendi. Otoriterlik, basına yönelik baskılar, insan hakları ihlalleri, komşuları İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs’a yönelik artan saldırganlık, Suriye’deki Kürtlere yönelik saldırı ve Batı’dan Rusya’ya yönlenmesi, bu modelin başarısız olduğunu giderek daha belirgin hale getiriyor. Türkiye, eylemleri sonucunda NATO’dan, AB’den ve ABD’den uzaklaşmış, sadece ismen müttefik olmuştur.
Ülkemiz ve toplumumuz benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya. Şu anda hükümetimizde ve kurumsal liderlerde var olan güven eksikliği nedeniyle bu zorlukların üstesinden gelmek daha da zorlaştı. Sivil liderliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. HALC, bu tür bir sivil liderliğe bağlılıkla kuruldu. HALC, aktif bir vatandaşlık biçimini teşvik etmek için Amerikan sivil yaşamında öne çıkan Yunan Amerikan toplum liderlerinden oluşan ulusal bir ağdan yararlanacaktır. Yenilikçi liderlik eğitimi müfredatı, çevrimiçi savunuculuk araçları ve ulusal ağ aracılığıyla HALC, Yunan ve Amerikan demokrasisi, hukukun üstünlüğü ve hayırseverlik ideallerine bağlı Amerikan vatandaşlarını bir araya getirecektir.” )
1914’ten itibaren Osmanlı İmparatorluğu’na önderlik eden Jön Türkler, bir Türkleştirme politikası uygulamaya karar verdiler. Almanya’da Nazi rejiminin işlediği iğrenç eylemlerin başlangıcında, Türkler sistematik olarak Hıristiyan azınlıklarını hedef almaya başladılar. Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde, Osmanlı Türk makamları genç erkekleri toplamaya ve onları zorunlu çalıştırma, açlık ve şiddetli hava koşullarına maruz kalmanın en çok öldürdüğü iş taburlarına göndermeye başladı. Erkek nüfusun önemli bir bölümünü ortadan kaldırdıktan sonra kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yöneldiler.
Bütün köyler sistematik olarak ölüm yürüyüşleriyle Türkiye’nin iç bölgelerine sürüldü. Bazı durumlarda, kurbanlarını köylerinin dışında vurdular. 1923’e gelindiğinde, I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Küçük Asya’da yaşayan yaklaşık 2 milyon Rum’dan 700.000’den fazlası Türkiye’nin ‘Türkleştirme’ politikası sonucunda hayatını kaybetti. 2,5 milyondan fazla Ermeni, Rum ve Süryani, merkezi olarak planlanmış ve sistematik olarak yürütülen sürgünler ve cinayetler sonucunda öldürüldü. Bu ve diğer eylemlerin sonucu olarak, Hıristiyanlar bugün Türkiye nüfusunun %0,1’inden daha azını oluşturmaktadır.
Dünyanın gerçekler için ayağa kalkmasının zamanı geldi. Korkunç korkutmalar, acımasız işkenceler, kadınların haremlere sürülmesi, masum kızların sefahati, birçoğunun seksen sente satılması, yüzbinlerce insanın öldürülmesi, sınır dışı edilmesi ve aç bırakılması, diğer yüzbinlerin çöllere sürülmesi, yüzlerce köy ve şehrin yıkımı, Türkiye’deki Ermeni, Rum ve Suriyeli Hıristiyanları yok etmek için yapılan bu şeytani planın kasten uygulanması cezasız kalacak mı?”
IN DEFENSE OF CHRISTIANS : IDC
Hıristiyanların Savunması, Washington D.C. merkezli gönüllü ve partizan olmayan bir insan hakları örgütüdür. IDC, dini inançtan bağımsız olarak herkesin haklarının korunduğu, bunlara saygı duyulduğu, Orta Doğu’nun çeşitli Hıristiyan ve diğer dini azınlık topluluklarının kendi topraklarında barış içinde yaşadığı bir Orta Doğu’yu savunmaktadır. Orta Doğu; Hıristiyanlar, Yezidiler, Dürziler, Yahudiler ve diğer azınlıkların barış ve hoşgörü içinde yaşadıkları bir bölgedir. IDC, Doğu ile Batı arasında kültürel farklılıklar arasında köprü oluşturur. IDC, Orta Doğu’daki Hıristiyanların kötü durumu hakkında daha fazla farkındalık yaratmak için Amerikalıları birleşmeye çağırır.
ARMENIAN NATIONAL COMMITTEE OF AMERICA : ANCA
ABD Temsilciler Meclisi üyeleri Dışişleri Bakanlığı’na ABD dron teknolojisinin Türkiye’ye ihracat lisanslarını askıya alma çağrısında bulunmuştur. Türkiye’nin dron programlarının Kafkasya, Güney Asya, Doğu Akdeniz ve dünyadaki istikrarsızlaştırıcı rolüne dikkat çekilmiştir.
Azerbaycan tarafından geçen sonbaharda Karabağ’a karşı konuşlandırılan Bayraktar insansız hava araçlarının ABD’de veya Amerika Birleşik Devletleri’nde yan kuruluşları veya iştirakleri olan firmalar tarafından üretilen en az 10 parça içerdiği tespit edilmiştir. Azerbaycan tarafından konuşlandırılan Türk İHA’larında ABD parçalarının bulunduğuna ilişkin kanıtlar vardır. (anca.org/proof) Türkiye’nin Bayraktar Drone’ları Azerbaycan tarafından Karabağ’daki Ermeni sivillere karşı konuşlandırılmıştır. NATO üyesi olan Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya ve Hollanda’dan bu parçalar (aşağıda) sağlanmaktadır.
AMERICAN FRIENDS OF KURDISTAN : AFK
AFK, Amerikan-Kürt ilişkilerini güçlendirir, korur ve teşvik eder. Amerikalıların ve Kürtlerin ulusal güvenliğini ve refahını geliştiren politikaları destekler. @AFKurds’daki arkadaşlarımızı Kürt halkının ve ABD’nin emniyet ve güvenliğini savunmaları konusunda destekliyoruz. AFK, Amerikan-Kürt ilişkisini ve karşılıklı çıkarlarını yurtiçinde ve yurtdışında desteklemeyi amaçlamaktadır.
HINDU AMERICAN FOUNDATION : HAF
Hindu Amerikan Vakfı (HAF), 2003 yılında kurulmuş bir eğitim örgütüdür. HAF, halkı Hindular ve Hinduizm hakkında eğitmeye ve tüm insanların ve gezegenin refahını sağlayan politika ve uygulamaları savunmaya odaklanır. Hindular ve Hinduizm’in doğru anlaşılmasını sağlamak için doğrudan eğitimciler ve gazetecilerle çalışır. Sivil ve insan haklarını savunmak ve tüm canlıları korumak da dahil olmak üzere Hindu Amerikalıları ilgilendiren konuları savunmak için politika yapıcılar ve kilit paydaşlarla birlikte çalışır. Yol gösterici ilkelerden ve Hindu öğretilerinden ilham alan HAF, saygınlığı, karşılıklı saygıyı ve çoğulculuğu teşvik eder. HAF, partizan olmayan, kar amacı gütmeyen, vergiden muaf bir kamu yardım kuruluşudur. Görevi, Hinduların refahını ve tüm insanların ve gezegenin gelişmesini sağlamak için haysiyet, karşılıklı saygı ve çoğulculuğu teşvik etmektir.
MIDDLE EAST FORUM: MEF
Ortadoğu Forumu, 1990 yılında başkanlığını yürüten Daniel Pipes tarafından kurulan Amerikan düşünce kuruluşudur. MEF 1994 yılında bağımsız kuruluş haline gelmiştir. Üç ayda bir dergi yayınlamaktadır.
Örgütün web sitesine göre, Amerikan çıkarlarını ve Batı medeniyetini İslamcılık tehdidinden korumaya yönelik çalışmaları desteklemektedir. Bölge genelinde insan hakları için çalışmakta, bölgesel ve uluslararası anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik etmektedir. )
Mektuba imza atan 27 isim arasında David N. Cicilline, Gus M. Bilirakis, Ted Deutch, Dina Titus, Brian Fitzpatrick, Chris Pappas gibi Türkiye karşıtı isimler vardır. İki ABD Temsilciler Meclisi üyesinin resminin altında yer alan kısaltmaların hangi Amerikan örgütlerine ait olduklarına Dışişleri Bakanlığı dikkat etmeli ve bu girişimi hafife almamalıdır. Bu kuruluşlar Türk kamuoyu tarafından bilinmeli ve faaliyetleri takip edilmelidir. Bu konudaki tespit önemlidir : ‘Bu Gerçeklere Kayıtsız Kalan, Görmeyen İçimizdeki Darbeci Azınlık’
Dışişleri Bakanlığı mektubun herhangi geçerli bir hukuki karşılığının olmadığını belirtmiştir. Fakat bu girişim, Türkiye’ye karşı yeni bir siyasi oluşum yaratılmak istendiğinin göstergesidir. Dikkate alınmalıdır. ABD Başkan’ının 24 Nisan 2021 açıklamasında olduğu gibi hafife alınmamalıdır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki seçimler sonrasında ABD Başkanı olan Joe Biden 20 Ocak’ta göreve başlamış olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 23 Nisan’da aramış, 24 Nisan’da sözde soykırımı açıklayacağını Cumhurbaşkanı ile paylaşmıştır. 24 Nisan’a bir gün kala aramasının sebebi bellidir. Çünkü seçim sürecinde sözde Ermeni soykırımını tanıyacağını açıklamış idi.
Bu konuda sayın Orhan Tan’ın mesajını paylaşmak istiyorum: “Ne” ve “nasıl” yapmamız gerektiği konusunda FEYM Grubu’nun 9 Ağustos 2021 tarihli ‘CİMER’ e öneri’ konulu mesajı önemlidir. İlgi gösterenlerin katılımı ile FEYM Grubu’nun bu girişimi bu mesajda arzu edilen hedefe mutlaka ulaşacaktır. İlgi gösterenler bize katılabilirler.”
Sayın Sevil Kaplun’un görüşleri de dikkat çekicidir: “Biz de gazetelerde, erişebildiğimiz her yerde STOP ARMENIAN LIES AND ATTACKS OVER TURKEY’yi sözlü veya yazılı ileri sürmeliyiz. Bu sloganı devamlı Amerikalıların gözünün önüne sermeliyiz. Gerek Hıristiyan sanat eserenlerini Türklerin yıktığı konusunda, gerek her gün çıkan başka bir konuda, cevabimiz ve sloganımız artık bu olmalı. İşte o zaman bu aşağılık millettin Türkiye ile ne kadar çok uğraştığının farkına varabilirler. Birkaç uygulama sonunda prestijleri düşebilir. Biz de belki bu slogan için pankartlar kiralayabiliriz…Eminim ve umarım sizlerin de buna ekleyecek daha çok değerli fikirleriniz olacaktır.”
Bir yanıt yazın