Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sığınmacılar konusunda “Yol geçen hanı olmayacağız” açıklamasını olumlu buluyoruz. Temennimiz de bu yöndedir. Atılacak her adımı destekleriz.
Ancak, iddialarda şu da var:
“4 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. 1 milyon Afganlının da geleceği hesaplanıyor. Gruplar halinde İran sınırından Türkiye’ye giriş yapan Afgan mülteciler ellerini kollarını sallayarak geziyor. Böyle bir durumda nasıl olur da yol geçen hanına dönmeyiz?”
Sosyal medyada sığınmacılar için “İstemiyoruz” çağrıları çoğalıyor. Sıkıntının büyüklüğünü de görmekteyiz.
Eğer göz göre göre Afganistan’dan halen sığınmacı gelebiliyorsa “Yol geçen hanı olmayacağız” sözü havada kalmayacak mı?
Bütün bu iddialara ve açıklamalara rağmen biz hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem de devletin ilgili makamlarının açıklamalarına güvenmek durumundayız.
İşin bir başka sıkıntılı tarafı da var.
Afganlar için çalışma yürüten Dünya Evimiz Uluslararası Dayanışma Derneği, “Afgan halkının kadın ve kızlarının sınırı maddi yoksunluktan dolayı illegal olarak geçmek durumunda kalmaları ve insan ticaretine konu olmaları beklenmektedir” uyarısında bulundu.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile birlikte Ankara’da Yaşayan Afgan Sığınmacıların Temel Haklara Erişiminin Desteklenmesi Projesi’ni yürüten Dünya Evimiz Uluslararası Dayanışma Derneği tarafından yapılan açıklamada, Afgan sığınmacılarla ilgili çarpıcı tespitler yapıldı.
Dernek açıklamasında, Türkiye’ye gelen Afganların geliş amaçları ve gelenlerin demografik durumlarına ilişkin bilgiler verildi.
Açıklamada bakın tehlikeye nasıl bakılıyor:
“Sınırdan hâlihazırda geçenlerin çoğunun, iş bulmak ve arkalarında bıraktığı ailelerine para göndermek amacıyla gelen yalnız erkekler olduğu bilinmektedir. Bu insanların çoğunun ülkemizde kayıtlı olmadığı ve çalışma hayatları başta olmak üzere insan hakları bağlamında ciddi bir sömürünün konusu olduğu bilinmektedir. Taliban’ın etkisini artırması ile birlikte genç erkeklerin yanı sıra kadın ve çocuklarının da sınıra geleceği tahmin ediliyor. Sınırdan geçişlerde şu an için her ne kadar kitlesel olarak nitelendirilebilecek bir artış söz konusu olmasa da Taliban’ın üzerlerindeki baskıyı giderek arttırdığı Afgan kadın ve kız çocuklarını da kapsayacağı düşünülmektedir. Onlarca yıldır ekonomik bir çöküntü içinde de olan Afgan halkının kadın ve kızlarının ise sınırı maddi yoksunluktan dolayı illegal olarak geçmek durumunda kalmaları ve insan ticaretine konu olmaları beklenmektedir. Bu insanların ülkelerinde başlayan mağduriyetin, sınırdan geçerken ve sınırı geçtikten sonra derinleşmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla tartışılması gereken en önemli hususlardan birini, Afgan halkının sınırdan geçerken ya da sınırı geçtikten sonra yaşamakta olduğu ve yaşayacağı hak ihlallerine karşı başta sınır hattı üzerindeki İran ve Türkiye gibi devletler olmak üzere uluslararası toplumun alacağı tedbir oluşturmaktadır. Gerek sınırdan geçişlerde gerek geçildikten sonraki süreçlerde bu insanların, insan onuruna uygun bir şekilde yaşamlarını sürmelerini temel alan ve birlikte yaşayacakları toplumun algısını barışçıllaştıran bir perspektifin geliştirilmesi ve perspektife uygun bir pratiğin oluşturulması elzemdir.”
Özetleyelim:
Gelecekte bu tahminler tutar ve Afganistan’dan kadın ve çocuklar sınıra dayanırsa ne yapacağız? Ne gibi önlemler alınacak?
Bu konuda şu anda kafalar karışık.
Sadece “Yol geçen hanı olmayacağız” açıklaması yeter mi?
İktidara yakın medya ile birlikte bazı milletvekillerinin “Türkiye büyük devlet. Gelenleri kucaklayacak kapasitedeyiz. Biz de dışarıdan bu topraklara geldik. ” açıklamaları Erdoğan’ın açıklamaları ile de çelişiyor. Bu görüşlere de bundan böyle sınırlama getirilecek mi?
Kaldı ki, bazı iktidar yanlısı medya ve milletvekilinin de sığınmacılar konusunda rahatsızlıklarını dile getirmekten çekinmediklerini görmekteyiz.
Açık söyleyelim:
Kamuoyunda bu konudaki rahatsızlık her geçen gün katlanarak artmaya devam ediyor. Bu nedenle kamuoyunu sadece rahatlatacak açıklamalar değil eylemler de gerekiyor.
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın