10 Ağustos 1915 Anafartalar Utkusunun Yıldönümü Türk Milletine Kutlu Olsun.
Utkuyu milletimize armağan etmiş olan başta o zaman 34 yaşında olan Alb. Mustafa Kemal olmak üzere sonsuzluğa göçmüş her rütbeden şehit ve gazilerimizi saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Unutmayalım ! Şehitler vurulduğunda değil, unutulduğunda ölür.
Mustafa Kemal,
-1914 yılında Sofya’da Askeri Ataşe iken, kurmay yarbay rütbesine yükselmişti.
– Çanakkale’de, düşmanın 25 Nisan taarruzunun önlenmesinde gösterdiği üstün başarıdan dolayı 1 Haziran 1915 günü Albay rütbesine yükselir.
– 1916 yılında da Mirliva (General) rütbesini kazandı.
Mustafa K. ATATÜRK, 10 AĞUSTOS 1915 “BİRİNCİ ANAFARTALAR UTKUSUNU” anlatıyor
Conkbayırı’nı ele geçirerek (karadan) Çanakkale Boğazına hakim olmak isteyen İngilizler, 20 bin kişilik bir kuvvetle, kazdıkları siperlerde hücum anını bekliyordu. Gecenin karanlığı kalkmış, tanyeri ağarmak üzereydi. 8’inci Tümen komutanını ve diğer subayları çağırdım. Onlara; “Düşmanı mağlup edeceğinize inanıyorum. Ancak, siz acele etmeyin. Önce, ben ileriye gideyim.Kırbacımla hücum işareti verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız dedim.
Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20-30 metre kadar yaklaştım. Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı’nda çıt çıkmıyordu. Bu sıcak gecede, dudaklar sessizce dua ediyordu. Kırbacımı başımın üstüne kaldırıp, birden aşağı indirdim. Saat 04.30’da kıyamet kopmuştu. İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı. (Süngü hücumuna kalkan Mehmetçiğin) Allah Allah sesleri gökleri yırtıyordu. Her taraf duman içindeydi ve heyecan her yere hakim olmuştu.
Düşman topçu ateşinin gülleleri büyük çukurlar açıyor; her yere şarapnel ve kurşun yağıyordu. Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı. Sarsıldım. Elimi göğsüme götürdüm kan akmıyordu. Olayı Yarbay Servet Bey’den başkası görmemişti. Ona parmağımla (işaret ederek) susmasını emrettim. Çünkü vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerinde, cebimde bulunan saat paramparça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım. Yalnız bu şarapnel, kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştır. Aynı günün gecesi, beni ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşa’ya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış ve heyecanlanmıştı. Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler.
ATATÜRK HİÇ BİR ZAMAN “BÜTÜN ZAFERLERİ TEK BAŞIMA KAZANDIM” DEMEDİ.ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN DE KAHRAMAN MEHMETÇİĞE AİT OLDUĞUNU BİZZAT ŞÖYLEMİŞTİR.
ÇANAKKALE SAVAŞINI KAZINDIRAN YÜKSEK RUH (Atatürk “Bombasırtı olayını” anlatıyor)
Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz?… Bomba, şarapnel ve kurşun yağmuru altında öleni görüyor; üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir çekinme göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyarak, Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor. Sıcak cehennem gibi kaynıyor… 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngüsüyle çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor… İşte bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren ve dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, kutlanacak bir durumdur. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Bir yanıt yazın