Orman Yangınları ve Türkiye’nin Orman Politikası

Orman Yangınları ve Türkiye’nin Orman Politikası

Dr. Y. Dedegil

Bertold Brecht der ki: “Felaketler yanlış kararların sonucudur!“. Evet felaketler acıtır, ağlatır ve gözyaşları dinince unutulur; sonra aynı felaket yeniden yaşanır.  Yanlız Türkiye’de değil. Orman yangınları da bu kategoride yer alır. Politika, felaketlerden ders almadığı sürece, gözyaşları dinmez.

Türkiye’de ormanın, ciddi bir ekonomik varlık olarak ele alınması, 1857 de, Tanzimat devrinde Fransızların kurduğu „Orman Okulu“ ile başlamıştır. Bu okul 1880 de “Orman ve Maadin Mektebi”, 1910 da “Orman Mektebi Alisi” aşamalarından geçerek, 1948 de Í.Ü.  nezdinde Orman Fakültesi haline gelmiştir. 

Cumhuriyet devrinde ilk olarak 1937 de yapılan 3116 sayılı orman kanunun 3. Maddesiyle ormanlar şu şekilde ayrılmışlardır:

  • Devlet ormanları,
  • Köy, belediye, özel idare ve hukuki devlet kurumlarına, yani kamuya ait ormanlar,
  • Vakıf ormanları,
  • Özel mülkiyet ormanları. 

Böylece ormanların büyük bir bölümü, ormanı yakından sahiplenen, işleten, ondan yararlanan  ve onu koruyan kişi ve kurumların elinde bulunuyorlardı. 

Atatürk’ün ölümünden, özellikle 2. Dünya savaşı sonrasında, ABD ile 23. Şubat 1945 de imzalanan „Ankara Anlaşması“ sonrasında, Türkiye’de, pek çok şey gibi, ormanların yönetimi de değişti.  Haziran 1945 tarih ve 4767 sayılı kanun ile, 1937 ve onu takip eden orman koruma kanunları iptal edilerek, ormanların tamamı, orman arazisi ve ağaç serveti için bir tazminat ödenmeksizin, devletleştirildi. O zamanki Orman Mühendislerinin, bu kanunun büyük bir orman tahribatına sebep olacağı yolundaki uyarıları, karşı fikir beyan edenleri cezalandırarak susturuldu.  Orman mühendislerinin tahminleri

Kaynak: Prof. Dr. Abdulgafur ACATAY, Íst. Üniv. Orman Fak. Dergisi, Seri B, Cilt 11, Sayı 1, 1961, Sayfa: 35-42

maalesef doğru çıktı ve 1945 de orman yangını sayısı, bir sene öncesine göre iki, yanan alan ise dört katına çıktı ve bu 1946 da da sürdü. Geçimini ormandan sağlayan „orman köylüsü“ ormandan kaçak kesim yaparak „hırsızlığa“ mahkum oldu, kaldı ki bu, şehirlilerin çoğu için de bir ihtiyaçtı, pişirme, ısınma ve yıkanma için odundan başka alternatifler henüz yoktu. Ormanları korumakla görevli devlet personeli ile kaçakçılar arasında silahlı çatışmalar ve yer yer can kaybı da oldu. Halbuki, orman koruyucuları da odun ihtiyaçlarını orman kaçakçılarından alıyorlardı. Bir taraftan okullarda „ormanı sevdirme“ politikası yapılıp,  „Baltalar elimizde, Uzun ip belimizde, Biz gideriz ormana, Hey ormana“ şarkısı öğretilirken, halk ozanları: „Aman ormancı, Canım ormancı, Köyümüze getirdin, Büyük bir acı“ türküsünü okuyorlardı. 

31.08.1956 sayı ve 6831 numaralı yeni bir orman kanunu ile ormanarın tarifi ve sınıflandırması yeniden değişti ve „Orman özel mülkiyeti“ geri getirildi. 

1945/46 orman katliamı hariç, iklim ve ağaç cinsi dolayısıyla Türkiye’de orman yangınları her sene olmuştur. Ormanları yangından koruma ve söndürme önlemleri ise, hiçbir zaman yeterince alınmamıştır. Bu durum sadece Türkye’ye özel değildir.

Geçen sene (2020) de Almanya’da 1360 orman yangınında toplam 368 Hektar orman yanmıştır. Yakın geçmişte ABD/Kaliforniya, Kanada, Avustralya ve Rusya’da, Türkiye’den çok daha büyük orman alanları yanmış, aylarca söndürülememiş ve pek çok insan hayatına da malolmuştur. 2021 Temmuz sonu itibariyle orman yangınları örnekleri:

ABD 5700 yangın, 200.000 Hektar (geçen seneye nazaran 3 misli), Ítalya 370 yangın (alan bildirilmemiş),  hatta Finlandiya  300 Hektar (1971 den beri ilk defa), Yunanistan‘da da temmuzdan beri sürüyor. 

Orman yangınları her yerde, yazın, kuraklık ve sıcaklık  ile başlar, yani iklim ile ilişkilidir.  Yangınların sebebi genelde, iklim ile ağaç türünün uyuşmaması ile açıklanabilir,  Brezilya ve Türkiye hariç, hiçbir yerde sebep olarak öncelikle „kasıtlı yakma“ aranmaz. Ormanı kasıtlı yakmak, ormana yakın halkın çok ciddi bir ekonomik sıkıntısının işaretidir. Türkiye’de bu sıkıntı 1945 Orman Kanunu ile cahilce yaratılmıştır. O zamandan beri Türkiye‘de, her orman yangınında bir kasıt aranır, ve bu yüzden teknik çarelere gerekli yatırım yapılmaz. Hele 2021 gibi, ekonomik sıkıntının zirveye ulaştığı, hükümetin halkı düşünmediği, hatta düşmanca davrandığı kanaatının hakim olduğu bir zamanda, medya ve muhaliflerin öncelikle hükümete yüklenmesi doğaldır. 

Unutmamak gerekir ki, Türkiye’nin Orman Yangını sorunu bu hükümetten önce de vardı ve, akılcı önlemler alınmadığı sürece, bu hükümetten sonra da devam edecektir

O halde konuyu siyasi boyutu yanında, hatta önünde, teknik olarak incelemek ve ona göre çareler üretmekte fayda vardır. Aşağıda, 2021 orman yagınlarının haritasına bakalım. Geçmişte oluğu gibi bu sene de orman yangınları, büyük çoğunlukla, Ízmir’den Kahraman-Maraşa uzanan Ege ve Akdeniz bölgesinde, ortaya çıkıyor. Bunda iki etken göze çarpar:

  1. Bu bölge Türkiye’nin yazın en sıcak ve kuru bölgesidir. (Karadeniz bölgesi çok daha serin ve yağışlıdır.) Bunu teknik olarak değiştirmek olanaksızdır.
  1. Ağaçların cinsi. Ízmir Orman Bölge Müdürlüğünün 2019 raporu, değerlendirilince görünen durum şudur: Bu bölge ormanları %84 oranında yaşlı ve genç KIZILÇAM ormanıdır. Kızılçam, en reçineli, yanmaya en müsait ağaç türlerindendir. Çok budaklı oluşu ve sıcakta reçine kustuğu için, kerestesi hiç makbul olmayan, en çok yangına uğrayan, en değersiz orman ağacıdır. Bu ormanlarda her sene yangın çıkar fakat yerine başka ağaç türleri ekilmez. Hayatta kalan yaşlı ağaçların tohumları ile yeniden üremeye bırakılır ve olay yıllar sonra tekrarlanır.

Bu değişmediği ürece, hükümetlerin değişmesi buna çare olamaz!

Orman Yangınları ve Türkiye’nin Orman Politikası - izmirormanortusu
Orman Yangınları ve Türkiye’nin Orman Politikası - 2021ormanyanginlariharitasi

2021 Temmuz sonu Orman yangınları haritası. 

 Kaynak: Internet (Türkiye Bitki ve Orman Haritası | Tatil Rehberi – TatilPanosu)

ÖNERÍLER:

  1. Türkiye öncelikle bir „Alan kullanma Stratejisi“ yapmalıdır. Nüfusumuz, 1935 de 16,15 milyondan 2020 de 83,61 milyona, yani 4 misli artmıştır (gelmiş ve gelecek mülteciler hariç).

Orman, iş alanı bakımından en yavaş gelişen bitki örtüsüdür. Yerine göre başka, iş alanı ve alan başına çok daha fazla gelir getirecek ve ekolojik olarak orman ağaçlarının görevini yapacak, zeytin, kestane, ceviz,  dut, kayısı, Elma, Armut vs. plantajlarına öncelik verilmeli ve bu kiralama kanunları ile düzenlenmelidir. Orman, romantik veya dogmatik değil, ekonomik ve ekolojik  bir hüviyetle görülmelidir. 

  1. Yanan kızılçamların yerine tekrar aynı cins ağacın yetişmesine kesinlikle imkan vermeyip, bu alanlara en azından başka, mümkün mertebe yapraklı, ağaç tohumları atılmalı, kendiliğinden yetişen kızılçamlar imha edilmelidir.
  1. Ormanların sorumluluğu, planlama, işletme ve korunması, ağaç örtüsü şartı ile, 1937 kanununda olduğu gibi, o ormana en yakın idari veya özel birimlere verilmelidir. Ancak ormandan yararlananlar ve yandığında zarar görenler onu koruyacak, önlemlerini alacaklardır. 

Yangın önleme ve söndürme konusunda: 

Kaliforniya, Avustralya ve diğer örnekler gösteriyor ki, 5 m³ su taşıyan uçaklarla orman yangını mücadelesi hemen hemen imkansızdır. Bir uçağın 5m³ su getirmesi için, hava-alanında suyu alıp, yangın yerine uçması ve tekrar hava alanına dönmesi çok vakit alan bir konudur. Bunun için, ormanlara yakın ve su depoları hazır birçok hava alanına ve pek çok sayıda uçağa ve pilota ihtiyaç vardır. Yangınlar sadece belli aylarda çıktığı için, bu teşkilatın bütün bir sene hazır edilmesi, ekonomik değildir. ( Yukarıdaki yangın haritasına bakınız.) Rusya bu sene, Uralların doğusunda çıkan ve henüz devam eden orman yangınlarına müdahele etmekten vazgeçmiştir. Bu sene orman yangını ile tanışan Ísveç’in hiç yangın söndürme uçağı yoktur. 

Bunun yerine, orman alanları çevresinde, yağmur suyunu biriktiren  göletler yapmak, onları gerekirse hem sulama hem örneğin balık yetiştirme için bütün sene kullanmak da mümkün olur. Ayrıca bu göletlerden en yakın orman alanlarına kalıcı boru döşemek ve göletlerde bir pompa bulundurmak çok daha ekonomik ve başarılı olur. Boruların orman sınırına konulacak „Hydrant“ lar, hem itfaiye hortumları ile direkt su sıkmak, hem de çevreden gelecek itfaiye arabalarını yakın mesafede doldurmak açısından çok daha başarılı olur. 

Orman Yangınları ve Türkiye’nin Orman Politikası - 2021ormanyanginlariharitasi

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir