Akın akın Afganlılar giriyor sınırlarımızdan içeri… Tümü de genç adam… En fazla 30 – 35 yaşlarında…
Bazıları gerilla giysili. Ayakkabıları bile tek tip. Yanlarında ne kadın, ne çoluk çocuk var…
Sert, haşin bakışlı, kavgacı insanlar… İnsan sormadan edemiyor… Bunlar neyin nesi, kimin fesi?
Yoksa Afganistan’da savaşı kaybettiler de sıra şimdi yeryüzüne dağılmaya; yer bulmaya, yeni görevler almaya mı geldi…
Halkımız aç, sefil, işsiz bir yaşam sürerken iktidar bunlara nasıl bakacak?
Bu ilkel, cahil yaratıklara nasıl iş bulacak, nasıl hizmet edecek?
İktidar, milyonlarca vatansız mülteciye, milyonlarca lira harcayacağı yerde kendi vatandaşına harcasa, ona iş alanları açsa, görevini daha iyi yapmış olmaz mı?
Yoksa politikacılar onları pis işlerde, çatışmalarda falan kullanma hevesine mi düştü?
Bu yüzden mi sınırlarımızdan içeri gruplar halinde girmelerine izin veriyor…
Afganlılar, Pakistanlılar, Suriyeliler ve öteki Arapların sayısı, resmi olmayan rakamlara göre, neredeyse 10 milyonu buldu…
Bazı patronlar onları sigortasız, sendikasız boğaz tokluğuna çalıştırıyor.
Gürültü yok, patırtı yok, hak – hukuk arayan yok. Sendika yok, sendikal mücadele yok… Alan memnun, satan memnun… Birisi iş bulduğu için seviniyor, ötekisi ucuz işçi bulduğu için…
Bu arada ülkemizde parti binalarına saldırılar da başladı.
Partililer arasında kin, nefret her geçen gün biraz daha şiddetleniyor.
Politikacılar, halkı, partileri karşı karıya getirmek, çatıştırmak için ipe sapa gelmez, sert demeçler veriyorlar; konuşmalar yapıyorlar…
Hedef, insanları birbirine düşman etmek, bir kaos, kargaşa ortamı yaratmak mıdır yoksa?
Ya da ülkelerinde gerilla deneyimi kazanmış bu Afganlı mültecileri saldırılara, çatışmalara hazırlamak mıdır?
Şimdiden ülkenin dört bir yanına çekirge sürüsü gibi dağılmaya başladılar. İleride her çeşit hırsızlık, gasp, soygunculuk, cinayet olayları yaşarsak, sakın şaşırmayalım. Ne dersiniz?
Benim aklıma kötü kötü şeyler geliyor doğrusu… İşin tuhaf tarafı; bunları her yerde, her alanda görmek mümkün de, bir tek camilerde göremiyoruz. Neymiş efendim? Müslümanmış!!!
Zaten iktidar Türk, Türklük, millet, milliyetçilik, Cumhuriyet kavramlarına düşman… Bu sözcüklere bir alerjisi var.
Ne reis, ne bakanlar ne de milletvekilleri bunları kullanmıyorlar. Çünkü sözlüklerinde yok.
Bu nedenle devlet kurumlarının adlarından TC’yi kaldırdılar. İçerisinde “Türküm” sözcüğü geçtiği için Ant’ı yasakladılar.
Atatürk Cumhuriyetini ve laik düzeni hiç sevmiyorlar.
Çünkü onların dillerinde sadece ümmet, şeriat, şeriatçılık, kul gibi sözcükler var. Bunların yaygınlaşmasını, yerleşmesini istiyorlar.
Afganlılar, Suriyeliler, Pakistanlılar vb. ülkemize dolsa da, toplumun sosyal yapısını bozsa da, geleneklerimize, göreneklerimize, ahlak yapımıza zarar verse de bu durum onların umurunda bile değil…
Onlar için önemli olan, ülkede İslam gelenek ve göreneklerinin yaygınlaşması, toplumun Araplaşması, Türk ve Türklüğün, laiklik düşüncesinin ortadan kalkmasıdır.
Bu vatan haini mülteciler, onları bu hedeflerine en kısa bir zamanda ulaştıracaktır. Çünkü kediler, köpekler gibi çoğalmakta, denetimi ellerine geçirmektedirler…
Zaten onlar, şeriatçılığın bir kuralı olan “Kula kulluk” ideolojisinden başka bir dünya görüşüne de sahip değiller.
Ama şunu hemen belirteyim: Halkımızın büyük bir çoğunluğu artık her şeyin farkında… Sadece kemikleşmiş, kul – köle ruhlu, yüzde 25’lik RTE hayranı bir kesim iktidarı desteklemektedir.
Bu insanlar aç, susuz, işsiz de kalsa, sefil de olsa her koşulda, her ortamda desteklemeye devam edecektir. Ancak bir düzen değişikliğinden sonra, çağdaş bir eğitimden geçirilince belki uygarlaşabilirler.
AKP ve yöneticileri de halkın çoğunluğunun bilinçlenip, gerçekleri görmeye başlamasının farkında. Bu nedenle yapılacak bir seçimden “Öcü”den korkar gibi korkuyorlar…
Bundan sonra iktidarda kalabilmek için her çeşit yönteme başvuracaklardır…
ABD gözetiminde sınırlarımızdan içeri binlerce Afganlının elini kolunu sallayarak girmesi de bu yöntemlerden birisidir. İleride bunlar seçmen olarak da kullanılabilirler.
Aynı yöntem bir zamanlar bazı Arap ülkelerinde de uygulanmıştı. Dışarıdan ülkeye sokulan eğitimli militanlar ülkede iç karışıklık, kaos yaratmıştı… Bu çatışmaların sonucunda ülke cehenneme dönmüş, kan gövdeyi götürmüş, ülkenin liderleri alaşağı edilmişti… Suriye, Afganistan, Irak, Libya bu karmaşanın en canlı örnekleridirler.
Bu yüzden Bolu Belediye Başkanını destekliyorum. Hiç olmazsa muhalefetin olaylara karşı pasif durma geleneğini yok etti…
Bu arada muhalefete de küçük bir uyarım var: Arapların durumuna düşmemek için şimdiden önlemlerimizi alalım. Pasif politikayı bırakalım. Biraz canlanalım. Hareketlenelim.
Böyle giderse gelecekte, çeşitli ayak oyunları ile seçimi de yapmayabilir bunlar. Bizden söylemesi…