Yunan katliamı ve Atatürk
Bu satırlar Hâkimiyeti Millîye’den: “Yunanlıların kadınlara ve kızlara yaptıkları tecavüz, üzerinden yüzyıllar geçse, kendilerini Türklere affettirmek için her şeyi yapsalar, bunu başaramazlar. Binlerce masum kız Yunanlıların eline düşmektense, kurşunla, süngüyle, ateşle ölümü tercih etmişlerdir.”
Bu satırlar da bizatihi işgalciler, işkenceciler, tecavüzcülerle soydaş olan yabancı bir kadın gazeteci Berthe G. Gaulis’den. Kuva-yi Milliye’ dünyaya anlatır: “Bilecik bir felaket ve acılar diyarı… Henüz dumanı tüten taş yığınları altında kim bilir ne kadar insan cesedi yatıyor… Tecavüze uğramamış genç kız veya kadın kalmamış… Biraz ötede, kızını kurtarmak isterken, kafasına taşla vurularak öldürülmüş bir ihtiyarın mezarı…, taşlar altında hala ceset parçaları vardı… “
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından “Mebuslar” teslim bayrağı çekerken Türk kadınlarının gazetelere yolladıkları “Millî haklarımızı ve ismetimizi koruyacak hükümet ve erkek yoksa biz varız” ilanlarıyla eli silah tutan Türk erkeklerine tarihî bir ders verirler mesela.
TBMM başkanlığına gönderdikleri, “Erkekler vazifesini yapmayacak, dinlerini ve vatanlarını, zevce ve hemşirelerini muhafaza etmeyecek kadar aciz ve ilgisiz iseler, düşmana karşı koymak için bize izin versinler. Yalnız topraklara gömerek paslandırdıkları silahları bize versinler. Irzımızı, namusumuzu, iffet ve ismetimizi biz kendi ellerimizle müdafaa edeceğiz” dilekçesiyle, vatan savunmasından kaçanları beter ederler!
Sultanahmet’ten Kastamonu’ya, Üsküdar’dan Bursa’ya memleketin her yanında “biz kadınlar bu hak cihadında en önde olacağız” diye haykırırlar.
Bütün bunlar, sadece Anadolu’da değil, Türk kadınları mütareke İstanbul’unda da “Türk misafirperverliği gösterilmesi” istenen sarhoş işgalci askerlere sunulmaya zorlanırken, Atatürk, “Düşman kaçarken, kadınlarınızı ve çocuklarınızı dağlara ve emin yerlere saklayınız” diye bildiri yayınlıyordu.
Mustafa Kemal kadınların sadece ırzını ve canını kurtarmakla değil, vatanı o mezalimden kurtarıp bağımsızlaştırmak ve onlardan doğacak kız çocuklarının, kız torunlarının yerlerde sürüklenmeyip omuzlarda yükseltileceği bir rejimin temellerini atıyordu.