DEVLET’İ TOPARLAMAK

DEVLET’İ TOPARLAMAK

15 Temmuz ‘Manevrası’ üzerine çok söz söylendi.

            Ve daha çok söylenecektir kuşkusuz.

            Ben bu yazıda ‘Millet Devleti sokaktan topladı’ palavrası üzerinde durmak istiyorum.

            Öncelikle bu ‘Devlet’ nasıl bir ‘Şey’miş ki, sokakta paralanmış olarak bululunyordu sorusunu sormak gerekiyor.

            Sonra bilmem ne kadar ‘gazi’ ve bir o kadar ‘niyazi’miz var deniyor.

            ‘Gazi’lere bakıyorsunuz AKP’li dışında bir tane başka ‘Parti’ üyesi göremiyorsunuz.

            Çünkü onlar bir kaç gün öncesinden ‘tiyo’ almış bulunuyorlar.

            Ve yine, aralarında AKP’liden çok ÖSO’cu ve İŞID’cı var.

            ‘Allahuekber’ çekip ‘kafa kesen’ler yani.

            O günlerde ‘ben dört tanesi hallettim, bırakın bunun da kafasını koparayım’ diyen ‘cani’nin videosunu izlemiştim.

            Kafası koparılan ‘Şehit’ ise bizim ‘mehmetçik’ dediğimiz bir askerimiz değilse, oraya ne için götürüldüğünü bilmeyen ‘Harbokulu’ öğrencisinden başkası değil.

            İşte o ‘Harbokulu öğrencisi’ var ya, işte o, aslında ‘Devlet’in ta kendisidir.

            ‘Devlet’i iç ve dış düşmanlara karşı korumak üzerine ‘and’ içmiş biri.

            Denilebilir ki, işte onların çoğu ‘Fetullahçı’ idiler.

            Ancak ve ne var ki, içlerinden bir taneciği olsun oraya ‘darbe’ yapmak üzere çağrıldıklarını ‘bilmiyor’ idiler.

            ‘Darbe’ yapılacağını bilen bir sözde ‘Devlet’in Başı’ vardı; bir ‘Askerin Başı’ vardı, bir de ‘İstihbaratın Başı’ vardı.

            Ve her üçü de, sokakta veya meydanda değil, şurada burada ‘gözlem’ ve ‘izleme’ konumundaydılar.

            ‘Manevra’nın tasarlandığı gibi ilerleyip ilerlemediğini izlemekte idiler.

            İstihbaratın başı ‘Diyanetişleri Başkanı’ ile çorba içerken ‘sela’ların saat kaçtan itibaren verileceğini kararlaştırıyor idi.

            Diğeri her ‘olasılık’a karşı ‘havada dolanıp’, gerekirse yurtdışında güvenli bir yere inmeyi tasarlıyordu.

            ‘En akıllısı’ ise, Genelkurmay’da ‘ibre’ ne tarafa dönerse orada olmayı ‘planlamış’ idi.

            Bir de ‘Soysuz Süleyman’ var…

            Milletvekilleri, bakanlar falan ‘Meclis’e gelsin deniyor, o yanına ‘çakal’ları toplayıp TRT’yi fethetmeye gidiyor.

            İşte bu ‘çakal ordusu’na ‘demokrasi kahramanları’ deniyor.

            ‘Devlet’i sokaktan toplayanlar bunlar.

            Efendim biz ‘Devlet umuru görmüş’ adamlarız, “iki gözümüz önümüze aksın ki, bu bal gibi bir ‘darbe girişimi’ ididiyenler çok şey biliyor olabilirler.

            Ancak, madalyonun bir de ‘öte yüzü’ var, değil mi ama?

            Dışarıdan böyle göründüğü için ‘Dış ülke yöneticileri’ de böyle düşünmektedirler.

            Peki ama içeriden bakanlar, ‘kayıtlı ve ispatlı’ bir biçimde olanları açıklayabiliyorlar mı?

            Hayır ve yüzbinkere hayır.

            Peki ama sadece ‘Devlet umuru’na dayanarak, böylesi önemli bir konuda doğru bir yargıya varılabilir mi?

            Bilinmeyen yönleri de var ama, bu ‘darbe’ye benziyordu demek, demek ki pek akılcı bir yaklaşım olmasa gerektir.

            Bir de ‘Aslan CHP’nin, 15 Temmuz ‘Darbe girişimi’ idi, ama asıl ‘Darbe’ 20 Temmuz’da oldu, soğuk suya tirit değerlendirmesi var.

            Ne İsa’ya ve ne de Musa’ya yaranabilen bir değerlendirme yani.

            Sözde ‘darbelere karşı’ olunduğu izlenimi verilecek…

            İşte bu CHP ve kimi ‘muhalefet’ çevreleri, sözde ‘demokrasi havarisi’ izlenimi vermek amacıyla, ‘Darbe’ sözcüğüne karşı allerjik bir tutum sergilemekteler.

            Oysa, gerçek ‘Darbe’, onların ‘sandık-mandık’ dedikleri ‘demokratik’ yoldan yapılageldi.

            Yavaş yavaş ama emin adımlarla.

            Ve bu CHP ve kimi ‘muhalefet’ çevreleri, olanları sadece izlemekle kaldılar.

            Boyun eğdiler, içlerine sindirdiler.

            Ve yapılacak en yakın seçimlerde ‘Darbecilerden hesap soracağız’ diyemeyeceklerdir.

            Çünkü gerçek ‘Darbeci’, asker-masker, fetullahçı-metullahçılar değil, AKP’nin ta kendisidir.

            İşte bu AKP, ‘Devlet’i tam da ‘sokak ortası’na bırakmıştır.

            En aklı başında olandan, dağdaki Afgan çobana kadar doksan milyon insan, ‘Devlet yok’ yargısında birleşmiş bulunmaktadır.

            Yani ‘Devlet’in ‘sokaktan toparlanması’ 15 Temmuz’da değil, yakınlarda yapılacak olan ‘seçimler’den sonra olabilecektir.

            Ve ya da, ‘seçim-meçim’e gerek kalmadan, tam da o anlamı bilinmeyen  ‘gerçek demokratik’ bir yoldan ‘sokaktan toplanması’ gerekecektir.

            Ki buna, aptal ordusu ‘Darbe’ diyebilir, ama toplumbilimsel adı ‘Devrim’dir.

            ‘Toparlayacak olanlar’ ise, ÖSO’cu, İŞID’cı ya da AKP’nin ‘çakallar güruhu’ değil ama, gerçekten Türk Milleti olacaktır.

            Eğer zerre kadar ‘Millî Şuur’ ya da doğru deyimiyle ‘Ulusal Bilinç’ kaldı ise…

DEVLET’İ TOPARLAMAK - Habip Hamza ERDEM

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir