Sn. Meral Akşener, Habertürk Tv’de Hülya Hökener’in yönettiği programda önemli açıklamalarda bulundu. Muharrem Sarıkaya, N. Bengisu Karaca ve Kemal Oğuz’un sorularını yanıtladı.
Programı başından takip edemedim. Sonlarına doğru seyretme olanağını buldum.
Nihal Bengisu Karaca, Sn. Akşener’in performansından da, yanıtlarından da, fikirlerinden de memnun olmamış görünüyordu.
Ben partim adına konuşurken mutlaka arkadaşlarımla görüşür, konuşur ortak fikir oluşturur öyle konuşurum.
Cumhurbaşkanı adaylığından Suriyelilere kadar pek çok soruya içtenlikle cevap verdi.
Kesinlikle Cumhurbaşkanı olacağım diye bir dayatmam olmaz. Millet İttifakı’nın belirlediği ortak adayı desteklerim ve bu konu da asla tıkaç olmam.
Suriyeliler kesinlikle bir sorunlar. Öyle haydi evinize gibi bir dayatma elbette olmaz/ olmamalı. Ama Suriye hükümetiyle görüşerek evlerine dönmeleri muhakkak sağlanmalıdır. Şu an kaç Suriyeli var belli değil. Sadece Suriyeli değil ki geri kalmış pek çok ülkeden insan Türkiye’de. Türkiye onlar için bir sıçrama tahtası gibi.
Suriye’ye dönmeyecekler de kesinlikle entegre edilecekler.
Sn. Erdoğan Suriyeliler için 40 milyar Dolar harcadığını söylüyor da; Suriyeliler için çeşitli kaynaklardan 60 milyar Dolar aldığını neden söylemiyor.
Bunların hepsine makul bir çözüm elbette bulunacaktır.
Benim ilgimi çeken ARTAGAN projesi idi.
Artagan; bolluk, bereket, piştikçe çoğalan demekmiş.
Sn. Akşener bu konuya epey zaman ayırdı. Ülkenin acilen şeffaf ve hesap verir bir sisteme kavuşturulması gerekir.
Dijital, yapay zekâya dayalı, kaçağın göçeğin olmadığı bir sistem oluşturacağız.
Temiz toplum, temiz siyaset olursa temiz ekonomi ve de temiz para olur.
Eğer bu sistemi oluşturursak, kimin ne kadar geliri var, kim ne kadar yardıma muhtaç bileceğiz ve sistem ona göre devreye girip sosyal devlet olma özelliğini gösterecektir.
Biz şimdi neler olduğunu, ne kadar paranın nereye nasıl harcandığını bilmiyoruz.
Vergisini veren vatandaş, bu paraların nerelere harcandığını bilmeyecek de kim bilecek, bilmek hakkı değil mi?
Ne kadar dış borç alınıyor, nereye ne kadarı harcanıyor, Türk insanı ne kadar borçlandırılıyor belli değil.
Sorulduğu zaman da, ticari sır ya da devlet sırrı deniliyor.
Bu hükümetin ve Sn. Erdoğan’ın en büyük özelliği budur. Bilinmesini ve duyulmasını istemediklerini bu iki sırla örtüyorlar.
İyi de kardeşim! Ben senin beni nasıl yönettiğini bilmeyecek miyim?
Toplumun içinde, toplumla iç içe.
Esen kalınız. Nazım PEKER