3 TEMMUZ 1919
MUSTAFA KEMAL PAŞA ERZURUM’DA.
Mustafa Kemal’in kongre için Erzurum’a ilk gelişi.Atatürk’ün, Rauf Bey ve beraberindekilerle Erzurum’a gelişi, halk ve asker tarafından sevgi gösterileriyle karşılanışı.
Ev sahipliği yaptığı Erzurum Kongresi’nin toplanarak haksız işgallere dur demesi; manda ve himayeyi kesinlikle reddedip tam bağımsızlığı ülkü edinmesi, bu mücadelenin en büyük aşamasını teşkil etmiştir. Bu nedenle M. Kemal Paşa’nın Erzurum’da kaldığı (3 TEMMUZ 1919-29 AĞUSTOS 1919) yaklaşık iki aylık sürede gerçekleştirdiği faaliyetler, aziz vatanın işgallerden kurtarılması yolunda hayati derecede rol oynamıştır. M. Kemal Paşa Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919’dan Erzurum’a varacağı güne kadarki yaklaşık 45 günlük süre zarfında 690 km’lik yol kat ederek son derece önemli faaliyetlerde bulunmuştu. (Aydoğan, 2000: 135) Bu faaliyetler sırasında Erzurum’a gidip orada milletle el ele vererek çalışması gerektiğini anlamıştı. Bunun için gerekli olan otomobil ve benzin ihtiyacını Kazım Karabekir Paşa’nın karşılaması ve gizlice yapılan hazırlıkların tamamlanması üzerine beraberindekilerle birlikte 26 Haziran sabahı Amasya’dan ayrılarak, bir süre Tokat ve Sivas’ta kalmış, 27-28 Haziran gecesi sabaha doğru Sivas’tan Erzurum’a doğru yola çıkılmıştır. (Konukçu: 779; Korkmaz, 1994: 31) Bu sırada, onun Anadolu’da bulunmasından rahatsızlık duyan İngilizler Amasya’da alınan kararları öğrenmiş ve İstanbul hükümetine yönelik baskılarını daha da arttırmışlardı.
Mabeyn Başkâtipliği’nden 2 Temmuz 1919’da M. Kemal Paşa’ya çekilen telgrafta kendisinin bazı tertibat ve teşebbüslere girişmesinin İngilizlerin dikkatini çektiği ve bu nedenle hükümete baskı yapmaya başladıkları ifade edilerek, istifa ederek ya İstanbul’a dönmesi veyahut iki ay süreliğine hava değişimi alarak istediği yerde istirahate çekilmesi tavsiye edilmişti. Bu telgraf Erzurum’a gitmekte olan M. Kemal Paşa’ya Erzincan’da ulaşmıştı. (Cebesoy, 2010: 160)
M. Kemal Paşa, yanında Hüseyin Rauf (Orbay) Bey, Manastırlı Miralay Kâzım (Dirik) Bey, Binbaşı Hüsrev (Gerede) Bey, Miralay İbrahim Tâli (Öngören), Refik (Saydam) Bey, yaver ve zabitler olduğu halde Sivas’tan ayrıldıktan sonra bir haftalık yorucu bir yolculuğun ardından 3 Temmuz 1919’da ikindiye doğru Ilıca’ya (Aziziye) varmışlardı. Erzurum’un eski bir âdetine göre şehre batı tarafından gelen misafirler, şehirden ilk görünen yer olan Ilıca’da karşılanır ve şehir merkezine kadar kendilerine eşlik edilirdi. (Dursunoğlu, 1998: 71-72; Korkmaz, 1994: 31) Bu nedenle M. Kemal Paşa ve beraberindekiler Ilıca’ya vardıklarında XV. Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa, Erzurum Valiliği’nden alınan Ahmet Münir (Akkaya) Bey, Bitlis Valiliği’nden ayrılıp İstanbul’a gitmek üzere olan Mazhar Müfit (Kansu) Bey, Vilâyat-i Şarkiyye-i Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi Reisi Hoca Raif Efendi ve cemiyetin idare heyeti tarafından karşılanmışlardır. IX. Ordu Müfettişi ve Fahri Yaver-i Hazret-i Şehriyari ünvanına sahip olan M. Kemal Paşa, padişah yaveri kordonu ile göğsünde altın imtiyaz madalyasını da taşımaktaydı. (Karabekir, 1969: 67; Kansu, 1997: 25; Kocahanoğlu, 2005: 188; Selvi, 2000: 94; Goloğlu, 1968: 63)
“İstanbul Kapı” adındaki asıl karşılama mevkiine gelindiğinde, kalabalık bir halk topluluğu, XV. Kolordu İhtiram Kıtası ve Kâzım Karabekir Paşa’nın oluşturduğu “Şehit Yavruları” tarafından parlak bir karşılama töreni yapılmıştır. (Selvi, 2000: 94) M. Kemal Paşa burada kendisini karşılamaya gelen askerleri selamlamış, ardından sivil zevatın ellerini sıkarak öğrencilerin başını okşamak suretiyle kendisine gösterilen derin hürmete karşı memnuniyetini belirtmiştir. (Kocahanoğlu, 2005: 188) Erzurum’da kaldıkları süre boyunca genellikle M. Kemal Paşa ve Rauf Beylerle birlikte dolaşan Hüsrev (Gerede) Bey’in verdiği bilgilere göre, Erzurum ve çevre köylerinde bulunan bütün halk Hamidiye Kahramanı adıyla Rauf Beyi tanımakta, fakat M. Kemal Paşa’yı tanımamaktaydı. Kâzım Karabekir de bu durumu teyid etmektedir. (Önal, 2003: 66; Karabekir, 1960: 66) Karşılama merasiminin ardından M. Kemal Paşa, kendisini daha yakından görmek isteyen kalabalığa kısa bir konuşma yaptıktan sonra şehrin ileri gelenleriyle de görüşerek onlara düşüncelerini ve gayelerini açıklamıştır. Burada gördüğü ilgi ve yakınlığı 1924 Erzurum depremi nedeniyle şehre ikinci gelişinde şu şekilde ifade etmiştir: “BENİM BURAYA GELİŞİM, BÜTÜN ULUSUN ATEŞTEN BİR ÇEMBER İÇİNE ALINMIŞ OLDUĞU BİR ZAMANA RASTLADI. BÜTÜN ULUS, BU ÇEMBERİN İÇİNDEN ÇIKACAĞINI DÜŞÜNÜYORDU. MEMLEKETİN BATISI, DÜŞMAN AYAKLARINA TERKEDİLMİŞ VE ORADAKİ HALK SİLAHA SARILMIŞ, BURANIN AHALİSİ İSE MEMLEKETİN FELAKETTEN KURTULMASI İÇİN AYAĞA KALKMIŞ BİR DURUMDAYDI. BEN, İŞTE BÖYLE BİR ZAMANDA ERZURUM’A GELDİM. BURADA GÖRDÜĞÜM İÇTENLİK, MERTLİK, GÖNÜLDEN BAĞLILIK BENİM MEMLEKETİ KURTARMAK İÇİN HER TÜRLÜ ÖZVERİYİ YAPMAM KONUSUNDAKİ AZİM VE GÜCÜMÜ ARTIRMIŞTI”. (Aydoğan, 2000: 136-137) ,
Törenin ardından M. Kemal Paşa ve beraberindekiler, Ordu Kumandanlığı Karargâhı olarak hazırlanan Erzurum Müstahkem Mevkii Kumandanlığı binasına gitmişlerdir. Bu sırada Refet Bey’in gönderdiği 1 Temmuz tarihli bil telgraf kendisine ulaşmıştır. Refet Bey söz konusu telgrafta, İstanbul’a çağrılamaması için ordu müfettişliği ve askerlik görevinden istifa etmesini tavsiye etmiştir. M. Kemal Paşa ise İstanbul ile haberleşmeyi uzatarak zaman kazanmak, böylelikle doğu vilayetlerinin milli mücadeledeki kudret ve gayretleri hususunda bilgi sahibi olmaya çalışmaktaydı. (Goloğlu, 1968: 63)
Erzurum, M. KEMAL PAŞA’NIN İLK DEFA SİVİL KIYAFET GİYDİĞİ YER OLMUŞTUR. M. Kemal Paşa’nın burada ikamet ettiği binalar halen onun izlerini ve hatırasını taşımaktadır. O, buradaki günlerini Erzurum ve daha sonra toplanacak olan Sivas Kongresi’nin hazırlıkları ile meşgul olmakla geçirmiştir. 23 Temmuz’da toplanan Erzurum Kongresi 7 Ağustos 1919’da sona ermiş ve Türk milletinin geleceği ile bağımsızlığı konusunda en önemli kararları almıştır. Burada oluşturulan Heyet-i Temsiliye’ye başkan seçilmek suretiyle de milli mücadele hareketinin önderi olduğu kongre delegeleri tarafından da kabul edilmiştir. Sivas Kongresi’ne katılmak üzere 29 Ağustos’ta şehirden ayrılmışsa da Erzurum’la olan bağını asla kesmediği görülmektedir. Çünkü 27 Ağustos’da kendisine teklif edilen hemşehriliği kabul etmiş, Aralık 1919’da yapılan seçimlerle toplanan Osmanlı Meclis-i Mebusanı’na da Erzurum mebusu olarak seçilmiştir. Böylece Türk’ün bu önemli şehri, tarihin son dönemlerde yetiştirdiği en büyük Türk’ün memleketi olmuştur.