Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in önerisiyle parlamentonun gündemine getirilen “Ukrayna’nın yerli halkları yasa tasarısı” oylamaya katılan 345 milletvekilinden 325’nin desteği ile kabul edilmiştir. Böylece “Kırım Tatar”, “Karaim” ve “Kırımçak” halkları Ukrayna’nın yerli halkları olarak tanımlanmıştır. Ülkedeki Ruslar, Ukrayna sınırları dışında devlete sahip oldukları için “yerli halk” olarak kabul edilmemiştir. Böylece Ukrayna’nın yerli halklarının kültür, eğitim, dil ve bilgi edinme hakları garanti altında alınmıştır.
Bunun anlamı şudur: Yerli halkların asimilasyonu, etnik kökenlerinin, kültürel değerlerinin yok edilmesi, zorla yerlerinden edilmeleri ve tahliye durumlarına karşı hakları korunmuştur. Yerli halklar kendi eğitim kurumlarını oluşturabilecek ya da diğer eğitim kurumları ile dillerinin, tarihlerinin, kültürlerinin öğretilmesi amacıyla işbirliği yapabilecektir. Ukrayna’nın yerli halkları, kendilerini temsil eden organları aracılığıyla kendi medya kuruluşlarını kurma hakkına da sahip olabilecektir. Kırım Tatar Türkü, Ukrayna Milletvekili Rüstem Umerov, Ukrayna Parlamentosu tarafından onaylanan yasanın, ülke için tarihi bir belge olduğunu şöyle açıklamıştır:
“Ukrayna Anayasası, yerli halklara ve ulusal azınlıklara ait haklarının sadece Ukrayna yasaları tarafından belirlendiğini belirtiyor ancak yerli halkların haklarını tanımlayan özel bir yasa yoktu. Şimdi nihayet mevzuattaki bu boşluğu giderdik. Buna göre, Ukrayna’nın yerli halklarının Kırım Tatarları, Karaimler ve Kırımçaklar olduğu tespit ediliyor. Yasa, Ukrayna’nın yerli halklarının kültür, eğitim, dil ve bilgi edinmenin yanı sıra, sürdürülebilir gelişimine yönelik haklarını da garanti ediyor. Ukrayna’nın yerli halklarının uluslararası temsiline ilişkin konular da belirlendi. Bu yasanın kabulü, Ukrayna’nın Kırım’ı işgalden arındırma ve yeniden bütünleştirme stratejisinin parçasıdır.” Umerov; Zelenskiy’nin, yerli halklarla ilgili yasa tasarısının kabul edilmesini, Kırım Tatarlarının haklarının korunmasının Ukrayna devlet politikasının en önemli öncelikleri arasında yer aldığına yönelik bir işaret olduğunu belirtmiştir.
Bu konuda Boris Babin ve Anna Prykhodko’nun (Odesa, Ukrayna) “Kırım’ın Yerli Halkları Olarak Kırım Karayları ve Kırımçaklar” çalışması önemli bir kaynaktır. Bu araştırmada Türkiye’de ikamet eden iki yerli halkın niteliği belirlenmeye çalışılmıştır.
Uluslararasında “azınlık” ve “yerli halk” henüz kesin olarak hukuki bir tanıma kavuşmamıştır. Her iki grup için kriter, bulundukları ülke nüfusunun geri kalanından farklı özelliklere sahip olmalarıdır. Bu farklılık sebebiyle olası insan hakları ihlallerinin önüne geçmek için teminat altına alınan haklarının kolektif kullanımı sorunu çözümlenmiş, “Birleşmiş Milletler Yerli Halkların Hakları Bildirisi” kabul edilmiştir. Bildiri, 2007 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen, yasal olarak bağlayıcı olmayan bir karardır. Yerli halkların; kişisel ve toplu haklarını, (kültürel ve törensel ifade, kimlik, dil, istihdam, sağlık, eğitim) korunması amaçlanmıştır.
Bir toplulukta sayısal bakımdan azınlık oluşturan, başat olmayan ve çoğunluktan farklı niteliklere sahip olan gruba azınlık denir. Fakat, sayısal niteliğin tanımda yer alması konusunda tartışma vardır. Güney Afrika’da beyaz nüfus siyahlara oranla oldukça az olmasına rağmen siyahlar azınlıktır, iktidarı ve diğer güç odaklarını elinde tutan beyazlar olmuştur.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu raportörü Francesco Capotorti’ye göre (1978) azınlık,“Bir devletin nüfusunun geri kalanına göre sayısal olarak az olan, egemen konumda bulunmayan, o devletin vatandaşı olan, üyeleri nüfusun geri kalanından farklı etnik, dinsel ya da dilsel özelliklere sahip olan ve kültürlerini, geleneklerini, dinlerini ya da dillerini korumaya yönelik üstü örtülü de olsa bir dayanışma duygusu gösteren gruptur.”
Bazı durumlarda yerli halkların da azınlık olarak nitelendirildiği görülmektedir. ABD ve İskandinavya’da yaşayan yerli halklar, içinde bulundukları devlet içinde “sayıca az ve geri kalan nüfustan farklı özelliklere sahip” kabul edilseler de bu grup için azınlık kavramı kullanılmamaktadır. BM Azınlıklara ve Yerli Halklara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Alt Komisyonu Raportörü Martinéz Cobo 1986 yılında hazırlamış olduğu raporda “yerli halk”ı şöyle tanımlamıştır:
“Yerli halklar, işgal ya da sömürgeleştirmeden önce de işgal edilen veya sömürgeleştirilen topraklarda tarihsel devamlılık arz edecek biçimde yaşayan ve kendilerinin kabul ettikleri topraklara yerleşmiş topluluklardan farklı yaşam biçimleri olan halklar, milletlerdir. Mevcut durumda toplumun hâkim olmayan kesimini oluşturmaktadırlar, ancak atalarından kalan arazilerini korumak, geliştirmek ve hem bu toprakları hem de etnik kimliklerini; yerli halk statülerini, kendi kültürel alışkanlıklarını, sosyal kurumlarını ve hukuk sistemlerini devam ettirmek suretiyle kendilerinden sonraki kuşaklara aktarmak konusunda kararlıdırlar.” (International Work Group for Indigenous People: “Who are the indigenous peoples?”,
Yerli halkların kolektif hak kullanması, ülkeler tarafından azınlıklarla karşılaştırıldığında daha az tehlikeli görülmüştür. Bunun sebebi, yerli halkın belli bir arazi üzerinde yaşaması ve ortak amacın bu araziyi, atalarından kalan gelenek ve mirası korumak olmasıdır. Azınlıklar bakımından kolektif hak kullanımının sınırlandırılması; azınlığın zamanla sahip olduğu haklardan daha fazlası için talepte bulunacağı ve bunun devletten ayrılmaya kadar gidebileceğine yönelik endişedir.
Bu bakımda 30 yıl sonrada olsa Kırım Tatar Türkleri’nin Ukrayna’nın yerli halkı olarak kabul edilmesi, Kırım Tatar Türkleri açısından önemli bir kazanımdır.
Bir yanıt yazın