Dr. Noyan UMRUK
Evet, tekrar hatırlatalım: bu ülke halkının, ABD başkanlarından Johnson’un rahmetli İnönü’ye gönderdiği onur kırıcı mektupla başlatıp, Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ivme kazandırarak, büyük bir özveriyle, bağışlarla, çok büyük zorluklara, sıkıntılara, darlıklara katlanarak, dişini tırnağına takarak yarattığı savunma sanayi kalelerinden bahsediyoruz…
Savunma Sanayi sektöründe %70 millilik oranı yakalanırken bunun önemli oranı 1nci Ana Tamir Fabrikası yanında TSKGV’na (Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı) bağlı ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, TAI gibi kuruluşlar ve askeri fabrika ve tersaneler gibi teknoloji içeren, ileri teknolojiyle üretim yapan, teknoloji üreten kuruluşlar sayesindeydi.
Zaten bütün dünyada “innovasyon” ve içerilmiş teknolojik gelişmelerin “motivasyonu,” başlangıç ya da çıkış noktası ciddi gereksinimden doğan savunma sanayileridir.
Önce halk tabiri ile Tank-Palet Fabrikası…
Evet Savunma sanayinde işe en yerli ve milli olan tank-paletten başlandı…
Aynı zamanda bir kışla, bir birlik, bir komutanlık olan bu fabrikanın Katar ve Sancak’la ne ilişkisi var, anlaşılamıyor…
1nci Ana Bakım Merkezi Sakarya ili Arifiye ilçesinde 1milyon 804 bin metrekarelik çok değerli(!) bir arazide,1975 ten itibaren yarım asırda oluşmuş bir savunma sanayi kompleksi…
Bu kompleks, halen 30 subay, 50 astsubay,22 uzman çavuş, 112 memur, 714 işçi çalıştırmakta…
Böyle bir kompleksin bugün yeniden kurulması 20 milyar dolarlık bir yatırımı gerektiriyor…
Fabrika hangi silah-teçhizat ve malzemeyi üretiyor…
* Bu gün büyük ölçüde ulusal bilgi, teknoloji ve mali kaynakla sıfırdan başlayarak üretilen TSK’nın elindeki en orijinal silahlardan biri olan, halen yoğun olarak kullanılmakta olan, ihraç da edilebilen ünlü FIRTINA OBÜSLERİNİ seri olarak üretmiş ve üretmekte.
Ayrıca;%100 milli imkânlarla
*Gündüz ve gece görüş dürbünleri,
*Tank ve zırhlı araç paleti üretimi
* Leopard 1 ve 2 başta olmak üzere tank modernizasyonu devam etmekte.
*Ayrıca Savunma Sanayi Başkanlığına bağlı (ASFAT) Askeri ve Fabrikalar A.Ş ile birlikte 500-700 milyon dolarlık bir yatırımla 6 ay içerisinde milli ALTAY tankı seri üretimine geçebileceği bizzat MSB. Lığınca deklare edilmişti…
Milli Prodüktivite Merkezi bu fabrikayı 3 kez “Ülkenin En Verimli Çalışan İşyeri” seçmiş…
Fabrika bizim, mühendis bizim, teknoloji bizim, işçi bizim, tankı biz üreteceğiz… Bu etkin, verimli çalışan, ülke sanayi ve güvenliği açısından böylesine hayati ve stratejik öneme sahip, savunma sanayinin temel taşlarından biri olan bir sanayi kompleksinin, 50 milyon dolar gibi komik bir meblağa Sancak ve Katar girişimine sunularak, söylendiğine göre “işletme sorumluluğu” adı altında kiralanması, yönetime ve kazanca ortak edilmesi muhtelif alanlara milyarlarca gereksiz yatırımlar yapabilen bir ülkede hiç ama hiiiç anlaşılamıyor.
Şimdi ise sıra geldi Makine Kimya Endüstri Kurumuna (MKEK)… Anonim Şirket haline getirilecekmiş… Ya sonra???
Sonuç:
Savunma Sanayi sektöründe %70 millilik oranı yakalanırken bunun önemli oranı TSKGV’na (Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı) bağlı ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, TAI gibi kuruluşlar ve askeri fabrika ve tersaneler gibi teknoloji içeren, ileri teknolojiyle üretim yapan, teknoloji üreten kuruluşlar sayesindeydi.
Oysa, şayet yardımlaşma, teknolojik destek, sağlıklı bilgi iletişimi açısından MKEK’nin daha verimli, üretken, “rantabl” ve de içerilmiş ileri teknolojiler ile faaliyetini sürdürmesi isteniyorsa bu niteliklere sahip, yukarıda anılan kardeş kuruluşları bünyesinde başarı ile barındıran TSKGV’a devredilmesi çok daha akılcı, rasyonel olmaz mı sizce?
Böyle bir devirin bir maliyeti var deniliyorsa, hiç endişeniz olmasın…
Bu halk nasıl ASELSAN, HAVELSAN gibi kuruluşları özveriyle oluşturduysa bu devir işleminin maliyetini de bağışlarıyla ya da verileriyle dişini tırnağına takarak öder emin olun…
Yoksa, görüyorsunuz işte bu kadar satıp savmaya dolar 8.70, avro 10,5 TL…
Bir yanıt yazın