Konuşulanlara ve zaman zaman yapılan açıklamalara göre hükümet, Kanal İstanbul yatırımında samimi değiller. Bu proje, bir hayal ve bir ütopyadan başka bir şey değildir. Bunu da en iyi Sn. Erdoğan ve AKP hükümeti biliyor.
Bana göre öyle anlaşılıyor ki, bu projenin hayal olduğunu Sn. Erdoğan: “Bu benim belediye başkanlığımdan beri hayalimdi.” Diyerek gerçeği açıklamaktadır. Yani Hayal!..
Buradan ne umuyorlar? Yıllar önce Boğaz Köprüsüne karşı çıkan CHP’nin düştüğü hataya muhalefeti düşerek siyasi rant kazanma, oy devşirme ve hükümette kalmaya endeksli bir gayret ve siyasi projedir.
AKP ve Sn. Erdoğan’ın bu devasa hayali gerçekleştirecek ömürleri de, tamamlayacak paraları da, yabancı sermayeleri de, şansları da yoktur. Kaynak nerede?
Hazine borç batağında, günü kurtarma derdinde.
Yerli ve yabancı yatırımcıların, ekonomik olarak geri dönüşümü olmayan böylesine riskli bir projeye evet deyip, yapımı yüklenmesi de şüphelidir.
Zira muhalefet, bu projenin tamamen karşısındadır. İktidara geldiklerinde yapımına başlansa bile durduracaklarını söylemektedirler.
Siz yatırımcı olsanız böyle bir projeye milyarlarca dolar yatırım yapar mısınız?
Siz bakmayın Sn. Erdoğan’ın “altı köprülü devasa şehir oluşacak” söylemine.
Milyarlarca metreküp hafriyat oluşacak ve ülkeyi ayağa kaldıracak EKOLOJİK bir felaketi göze alması olası mıdır?(Gerçi bunların her şeyleri para ya!)
Onların amacı, temel atılsın, muhalefet kazan kaldırsın, Türkiye genelinde eylemlere gidilsin, muhalefet partileri konuyu mahkemelere taşısın, yürütmeyi durdurma kararı alsın.
İşte bu da tam Erdoğan’ın istediği şey:
Ya sıkıyönetim ilan edip, baskın bir seçim yapmak!. Ki böylesi seçimlerin sonucunu kestirmek olası değil.
Ya da olayları bahane ederek seçimleri, iç kargaşa var diyerek bir yıl ertelemek.
Gerisi mi?
Sonrası malum!
Büyük bir vaveyla!
2023’e kadar devam edecek önlenemez bir ALGI yönetimi.
İhanet suçlaması.
Türkiye genelinde bir mağduriyet edebiyatı!.
Kurtarır mı?
Denemenin ne zararı olur ki! Ya tutarsa!?
Kanal İstanbul diye gündemde tutmalarının nedeni büyük olasılıkla bu.
Öyle inanıyorum ki; şimdiden birileri engel olsun diye dua etmekteler.
Bölge zaten rantını yaptı. Birileri düşük fiyatlarla arazileri alıp uçuk fiyatlarla satarak vurgunu kaptı gibi.
Sonuç mu?
Muhalefetin görevi, bu işin gerçeğini yılmadan asil millete anlatmak ve oyunu bozmak olmalıdır.
Ekonomik boyutunu, ekolojik boyutunu, çevreye, iklime ve İstanbul’un içme suyu kaynaklarına vereceği zararları yılmadan anlatmalı.
İstanbul halkı da aslında Kanala karşı!. Eğer öyle olmasa idi Bin Ali Yıldırım’ı tercih ederlerdi, Ekrem İmamoğlu’nu değil.
İşin bir de tarihi ve Montrö boyutu var. Onu da usulünce anlatmalılar.
Umarım Kanal İstanbul, muhalefete bir tuzak değildir. Sn. Erdoğan, en güçlü olduğu dönemlerde neden Kanal İstanbul’un yapım işine girmedi?
Esen kalınız. Nazım PEKER
Yazıları posta kutunda oku