Çökme Orta Çağın ekonomik yapısını yansıtan bir kavramdır. Geçmişte, üretilen ürünün yağmalanması, yağma için şiddet ve şiddet araçlarının kullanılması ekonomik bir sistemdi.
Şiddet yoluyla, bir toprağın, bir malın, bir insan emeğinin üzerine çökmek, sınıflaşma yapısının ilk ilişkileriydi.
Osmanlıda miri toprakları Allah’ındı. Allah adına, yöneten Hükümdarındı, sadece kullanma hakkını, ağalara devrederdi. Yönetenle çalışan veya askerlik yapanlar arasındaki farklar, az olduğundan, toprağın kimin elinde olduğunun kavgası azdı.
Sınıflaşma derinleştikçe, toprağa çökmek, üretilmiş ürüne çökmek, ya da insanın emeğine çökmek bir çeşit yönetme şekline vardı.
Elbette bir ekonomik yapı varsa, onun ilişkilerinin ürettiği bir dil de olacaktı. Çökme sözcüğü, kültürümüze ve ilişkilerin içine girdi.
Toplumsal mülkiyetin üzerine çökülmesiyle sınıflaşma başlamıştı.
Modern kapitalizmde, çökme kısmen yasal hale getirildi. Yani toplumun rızası alınarak, malların ve emeğin üzerine çöküldü.
Bir başka ifadeyle söylersek, kanununa uydurularak çökme yapıldı. Sonuç itibariyle, toplumun ve milletin malına çöküldü. Ancak bölüşüm hiçbir zaman bitmeyecek bir ilişki olduğundan, çökenin üzerine de çökülmesi mecburiyeti ortaya çıktı.
Zenginin de zengini, güçlünün de güçlüsü olduğu sürece çökme bazen kanuna uygun bazen kanuna uygun olmayan çömeler olarak, devam edecektir.
Günümüzde orta çağ terminolojisinin hortlamasının sebebi; modern kapitalist ilişkileri yaşamadığımız, onun yerine tekno- feodalizmi yaşadığımızı göstermesi bakımından ÇÖKME sözcüğü çok anlam ifade ediyor.
Kapitalizm içinde feodalizm yaşamak, Osmanlıyı yeniden canlandırmak, ağalık düzeninin terminolojileri ile iletişim kurmayı da zorunlu kılmıştır.
Evet halkın malına özelleştirmeler aracılığı ile çökülmüştür. Lakin yasalmış gibi görünen bu yağma düzeni, yeniden bir sınıflaşmaya dönüşmüştür.
Özelleştirilen milletin malları, kısa zamanda, el değiştirmiş ve ikinci elden alanlar daha yüksek ücretler ödeyerek ikinci özelleştirmeler yaşamıştır.
Görünen o ki, yasal olarak satın alındığı sanılan millet mallarının parasının ödenmediği, yani yasaya bile uymayan çökmelerin olduğu, günümüzde açığa çıkmıştır.
Yeniden bir paylaşım döneminde olduğumuz, Pambıkdöner vakasıyla ortaya dökülmüştür.
Uzanlar vakası da çökme sisteminin örneklerindendir. Aslında kanuna uygun sandığımız, ÇÖKMENİN kanuna uyup uymadığını da bilemiyoruz. Çünkü denetim mekanizması yok.
Millet malına çökülürken, çökmenin yasaya uygun bir çökme mi yoksa yasaya uygun olmayan bir çöme mi olduğuna, tabi ki iktidarlar yetki sahibidir.
Günümüzde “çökmenin” siyasi ayağı, mafya ayağından çok daha önemlidir. Çünkü çökmeyi, halka kanuni olduğunu söyleyen, anlatan iktidardır.
13, Haziran 2021, bulentesinoğlu@gmail.com