İsmail CENGİZ ( Gece Yarisi Notlari )
TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN GELECEK (2)
(Anadolu Coğrafyası Gerçeği)
———————————————-
Geleceğimizi şekillendirecek, bizi geleceğe taşıyacak olan “Milli Stratejik Planlama”sı içerisinde sadece politik ögeler olmamalı. Bizi biz yapan değerlerin olmadığı bir planlama bize fayda getirmez. Dolayısıyla kültürel ve tarihi ritüeller de bu planlamanın içeriğinde yer almalı.
Atilla’dan, Satuk Buğra Han’a, Alparslan’dan Süleyman Şah’a, Ertuğrul Gazi’den Osman Gazi’ye, Timur’dan Fatih’e, Ali Şir Nevai’den Yunus Emre’ye, Yesevi’den Mevlana’ya, Mahdumkulu’dan Aşık Veysel’e, Manas’tan Dede Korkut’a ve Atatürk’ten Türkeş’e uzanan bütün değerlerimiz bu milli stratejik planlamanın özünü oluşturmalıdır. Bu “öz”, bizim milli şuur ve direncimizi besleyecektir.
Biz hala “Kandil” ile uğraşıyorsak,
Hala Kerkük’te, Bayır-Bucak’ta Türkmenler bize rağmen kendi hak ve hukuklarını elde edemiyorlarsa
Hala Habur’a alternatif olarak Ovaköy Sınır Kapısı’nı açamıyorsak
Hala Türkmen kenti Telafer’de, Kerkük’te söz sahibi değilsek,
Ata yadigarı olan Kerkük Kalesi’ni restore edemiyorsak,
Irak Türkmen Cephesi’ne, Suriye Türkmen Cephesi’ne kurumsal, kalıcı destek verememişsek,
Hala Batı Trakya’da Türk demek yasaksa eğer,
Borçalı’daki Karapapak-Terekemeleri’nin sosyal kültürel taleplerini karşılayamıyorsak,
İran’da Sahra Türkmenleri ile Kaşgaylılar ile ilgilenmiyorsak eğer,
Horoz sesi mesafesindeki adacıkların, kayalıkların elimizden alınmasına sessiz kalmışsak ve buralarda söz sahibi değilsek eğer,
Afrikalıları bağrımıza basarken, Suriyeli dindaşlarımıza kapılarımızı açarken, Türk soyluları Geri Gönderme Merkezi’ne, buradan da sınır dışına gönderiyor isek,
Yabancılar elini kolunu sallayarak dolaşırken, Türk soylu kardeşlerimize ikamet kartı vermeyi bile çok görmeye başlamış isek,
Ve hala Süleyman Şah Türbesi’ni bizim olan vatan toprağına taşımamışsak eğer, boşuna uğraşmayalım; Avrasya coğrafyasında istediğimiz gibi at koşturmamıza izin vermezler!
***
Bitmedi, ayrıca;
Çok zengin tarımsal alanlara sahip olmamıza rağmen, temel tarım ürünlerini ihraç ediyor isek,
Canlı hayvan ve hayvani ürünleri yurt dışından alıyor isek
Gübre konusunda bile hala yurt dışına muhtaç isek
“Bor”u ve diğer maden kaynaklarını istediğimiz gibi değerlendiremiyor isek
Dünkü ülkelerin ürünlerimizi boykot etmesine ses çıkaramıyor isek
Ve hala Avrupa kapısında vize kuyruğunda bekliyorsak, kimse kusura bakmasın bu halimizle bölgemizde söz sahibi olmakta zorlanırız.
Böyle bir durumda yani bölgemizde söz sahibi olmadan, tüm avantajlara rağmen Avrasya coğrafyasında Çin ile Rusya ile rekabet edebilmemiz de çok zor olacak elbette…
***
Ancak ülkem de bana benziyor, benim gibi “zor”u seviyor. Aslında millet olarak “zor”u seviyoruz. Başımız sıkıştığında, aklımız başımıza geliyor, darbeyi yediğimizde kendimize geliyoruz. 15 Temmuz da olduğu gibi…
Bizim mazimiz belli. Bizi biz yapan değerlerimiz ortada. Zengin bir medeniyetimiz, köklü br geçmişimiz var. Yakın gelecekte güçlü bir devlet olmamamız için hiçbir neden yok…
Bir yanıt yazın