”Türkçenin bir dil bilgisi kitabını okuyanlar, bu dili öğrenmek niyetinde olmasalar bile, yine de, zevk duyarak okumaya devam ederler. İsim ve fiillerin çekimindeki düzenli sistem ve dil bilgisi ilgili diğer bütün durumların ortaya konuluşundaki ustalık insanı hayrete düşürür. Bu dili inceleyenler, dilin yapısındaki saydamlık, kolayca anlaşılabilirlik vasfı ve insan zekasının belirtme gücü karşısında hayranlık duyarlar. Türk dili, düşünceyi, duyguyu ve heyecanı en ince ayrıntılarına kadar belirtecek bir kudrete sahiptir.
Türk dilindeki ses ve şekil elemanlarının, baştan sona kadar düzenli ve ahenkli bir sisteme göre birbirleri ile bağdaştırılması, insan zekasının bu dilde abideleşen bir başarısı olarak tecelli eder. Birçok dilde, bu vasıflar perde arkasına gizlenmiş durumdadır. Karşınızda, sisler içerisindeki seçilmez kayalar gibi dururlar. Bu dillerin yapısındaki organik elemanlar, ancak dil bilginlerinin mikroskobik araştırmaları ile ortaya çıkarılabilirler.
Türk dilinde ise, her şey apaçık ve aydınlıktır. İnsan billurdan bir arı kovanındaki petekleri izler gibi, dilin iç ve dış yapısını net olarak görebilir. Türk dili, seçkin bir bilginler akademisinin uzun bir çalışmasının sonunda meydana getirdiği mükemmel bir dil görünüşündedir.
Steplerde kendi başlarına yaşayan konar göçer bir halkın, doğuştan edindiği dil duygusu ile meydana koyduğu Türk dili, dünya yüzündeki benzerlerinden hiç de aşağı değildir. Kaldı ki, hiçbir akademik kurul, Türk dili kadar güzel bir dil yapamaz.”
Friedrich Max Müller