Tayvan yıllardır Çin ile Amerika arasında çıbanbaşı oldu. Şimdilerde bu ada yeniden gündeme geldi. İki süper gücün çıkar mücadelesinin ortasında kalan Tayvan’ın geleceğinin ne gibi şekilleneceği henüz bilinmiyor.
Çin kıyılarının 160 km dışında, 24 milyonluk bir ada olan Tayvan’ın( Formosa Adası) bunun Çin’in bir parçası olduğunu söylüyor. Amerika tek bir Çin fikrini kabul eder gibi görünüyor ancak iki tane olmasını sağlamak için de 70 yıldır uğraşıyor.
Amerika’nın gözünde savaşın bir felaket anlamına gelmesinin tek sebebi Tayvan’da dökülecek kan değil. Güçlü bir neden de ekonomi. Hızlı bir gelişme gösteren ve dünya ekonomilerine örnek gösterilen Tayvan’ın gelişimi bir noktada iştah da kabartıyor.
Amerika, Tayvan’a silah satıyor. Geliştirilmiş uçakları adayı koruma görevi yapıyor. Tayvan, bir noktada Amerika’nın arka bahçesi gibi. Ülkeden çok sayıda öğrenci üniversite eğitimlerini Amerika’da tamamlıyor.
Tayvan’ın çok büyük özellikleri de var.
Ada, yarı iletken endüstrisinin kalbinde yer alıyor. Dünyanın en değerli mikroçip üreticisi tsmc, en gelişmiş çiplerin yüzde 84’ünü üretiyor. tsmc’deki üretimin durması, küresel elektronik endüstrisinin de durması demek. Firmanın teknolojisi ve bilgi birikimi rakiplerinin belki de on yıl ilerisinde, Amerika veya Çin’in bu seviyeye ulaşması için uzun yıllara ihtiyacı var.
Tayvan Boğazı’ndaki çatışmalardan nasıl kaçınılacağını anlamak için son birkaç on yılda barışı koruyan çelişkileri anlamak gerekiyor. Pekin hükümeti, savaşla bile olsa birlik sağlamanın asli görevi olduğunda ısrar ediyor. Bir zamanlar adalarının (Komünist olmayan) Çin’in bir parçası olduğu konusunda hemfikir olan Tayvanlılar, ayrılığını vurgulayan hükümetleri seçmeye başladı. Amerika da Pekin’deki hükümeti tanımasına rağmen şimdiye dek Tayvan’ı Çin agresyonundan korudu.
Ancak Çin’in son 25 yıldır boğazlar arası askeri yığınağını gittikçe artırması, Amerika için bir kırılma noktası haline geldi. Çin donanması geçtiğimiz beş yıl içinde 90 büyük gemi ve denizaltıyı faaliyete aldı. Bu sayı, Amerika’nın Batı Pasifik’teki askeri gücünün dört ila beş katı arasında. Çin, her yıl 100’ün üzerinde gelişmiş savaş uçağı imal ediyor; uzay silahları geliştiriyor. Tayvan’ı, ABD Donanması gemilerini, Japonya, Güney Kore ve Guam’daki Amerikan üslerini vurabilecek hassas füzeler de cabası.
Tayvan’a Çin saldırısını simüle eden savaş oyunlarında Amerika artık kaybetmeye başladı. Bazı Amerikalı analistler, askeri üstünlüğün er ya da geç Çin’i Tayvan’a karşı güç kullanmaya teşvik edeceğini düşünüyor. Son çare olduğu için değil, sadece bunu yapabileceği için. Çin, Amerika’nın Tayvan krizini harlı tutmak istediğine ve hatta Çin’in yükselişini durdurmak için bir savaş açabileceğine kendini inandırmış durumda.
Çin’in geçmiş liderlerinden Deng’in dediği gibi çoğu anlaşmazlığın en iyi çözümü, anlaşmazlığı bir kenara bırakmaktır; yalnızca savaşla çözülebileceği düşünülenleri bile. Ancak şu an dünyanın en tehlikeli bölgesi olan Tayvan’da hiçbir devlet adamı böyle bir olgunluk göstermek niyetinde gibi görünmüyor.
Bir not daha:
Tayvan’da yaşayanların bazıları Çin yanlısı. Bunlar seçimlerde Çin yanlısı adaylara destek veriyor. Çin ile birleşilmesi gerektiğini savunuyor. Bu nedenle bazı seçimlerde bunun tartışmaları ve kavgaları bile yapılıyor. Ancak, bunun karşısında olanlar şu anda Tayvan’ın bağımsızlığından yana tavır alıyor ve Amerikan yanlısı Başkana oy veriyor.
Özetleyelim:
Adada çıkar mücadelesinin sürmesi, Tayvan’ın geleceği konusunda kafalarda da soru işaretleri oluşturuyor.
Şunu çok iyi biliyoruz:
Çin, eninde sonunda “Bizim bir parçamız” dediği Tayvan’ı yutacak ve topraklarına katacaktır. Çinli yöneticilerin bu konuda katı tutum ve kararlılık gösterdiklerini hep duyuyor ve izliyoruz.
Yukarıda Tayvan’ın çok büyük özelliklerinden söz etmiştik. Çin, şimdi bu özellikleri kendi bünyesinde geliştiriyor. İleride bunun ne anlama gelebileceğini tahmin etmek zor olmasa gerekir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz