Kökü aynı ağaçtan olan ve kendine ‘Solcu veya Sağcıyım’ diyen bugünkü Türkler, Türkçe’yi, türküleri, Türk geleneklerini, Türk coğrafyasını, Türk tarihini, edebiyatını, sanatını ve kısaca Türk’ü sevmede birleşebilirlerse ortak mutluluğa birlikte erişebilirler.
Bunun içinde, Türklerin, öncelikle, sonradan zorla Türk’e monte edilmiş olan dinlerin ve mezheplerin boyunlarına doladığı bölünmenin temeli olan urgandan kurtulmaları lazım .
Türk’lük Türk’ü birleştiricidir.
Din ise bugünde görüldüğü gibi Türk’’ü bölendir.
Geri ve takatsiz bırakandır.
Gelişmesini önleyendir.
Türkler bu dinlerin yüzünden akılını yitirmiştir.
Bilimden uzaklaşmıştır.
Geri kalmıştır.
Türk İslamı diye bir şey olmaz.
Türk Hıristiyanlığı diye bir şey olmaz.
Türk Museviliği diyede bir şey olmaz.
Türk bir kavim ve milletin adıdır.
İslam, Musevilik ve Hıristiyanlık ise doğuş itibarıyla Semitik toplumların ruhani inancıdır.
Türkler zorla bu dinlere tabi kılınmıştır.
Bunlar Türklerin geri kalması için geliştirilmiş zorlama, uydurmaca ve yutturmacadır.
Yüzyıllardır bu dinler, Türk’ü sömürmüş, din için savaştırmış, mezheplere bölmüş, inanlarını bir birine kırdırtmış ve herkesin hedefi haline getirtmiştir.
Millet ve Din bir arada olmaz.
Bugünkü durum böyle devam ettiği müddetçede, Türk coğrafyasında dirlik ve birlik asla olmayacaktır.
Bunun için bizi bölen temel unsur olan mevcut dinlerden ve onun mezheplerinden bir an önce kurtulunması lazımdır.
Yada dinin Türkler içinde ki ağır hegemonyasını laiklik temelinde kamusal alandan silip özel alandada dizginlemek lazımdır.
Türkler kendilerini, Semitik dinlere zorla uyarlatılmadan önceki ahlaki gelenek ve göreneklerini yeniden tazelemeli ve evrensel insan hakları beyannamesindeki değerlerle özedeşleştirmelidir.
Akılı ve bilimi seçmelidir.
Kendine gelmelidir.
Çünkü;
Bunu Türkler asil bir millet olarak gerçekten hak etmektedir.
Sefa Yürükel