Özellikle gurbette yaşayan memur aileler,okulların tatile girmesiyle birlikte köydeki evlerine gider, tatili orada geçirirler.
Köy yerlerinde altyapı olmadığı için foseptik çukuru olur.
Yaz tatili bittiğinde, evden çıkmadan önce, aile tüm hazırlıklarını tamamlar ve en son bir kuzu ciğerini de ipe bağlayıp, tuvaletin çukurunun üzerine asardı…
Temmuz başında tekrar köye döndüğümüzde foseptik çukurunun tertemiz ve bomboş olduğunu görürdük…
Bir gün anneme sordum :
“Anne, biz neden bunu yapıyoruz ?”
O da izah etti :
“Burada asılı olan ciğere, bir müddet sonra kurtçuklar üşüşür.
O kurtçuklar ciğeri yer ve çoğalırlar. Onlar çoğaldıkça ciğer azalır.
Bir gün kurtçuklar ciğeri tamamen yer bitirirler ve aşağıya düşerler. Bu sefer oradaki pislikleri yemeğe başlarlar…
Kurtçuklar yine çoğalmaya başlarlar; bu defa da oradaki pislikler azalır, gün gelir, o çukurdaki pislikleri de yer bitirirler…
Aç kalan kurtçuklar, en sonunda birbirlerini yemeğe başlarlar… Nihayet, onlar da biter ve kuyu tertemiz olur yavrum…”
Menfaat grupları arasında son yaşanan çıkar çatışmalarını gördükçe, aklıma, o evin lağım çukurunun tepesine asılan ciğer geldi…
Üzülerek söylüyorum. ama, vaziyetin aynen böyle olduğu kanısına vardım…
Yıllar evvel bir ciğere saldırdılar…
Saldırdıkça da çoğaldılar.
Şimdi Ciğer bitti,
ve lağım çukuruna düştüler…
O kadar açtılar ki, oradaki pislikleri de yediler…
Doymadılar…
Şimdi birbirlerini yiyorlar…
Yakında tertemiz olacak her yerler . . .