Nedense Sedat Peker’e hep Recep Peker diyorum.
Kimileri bu durumda ‘Allah söyletiyor’ diyorlar.
Bektaşinin dediği gibi ‘O bana pek söyletmez’ ama öyle olsun diyelim.
Gelelim Sedat Peker’in ‘Tayyip Abi’sine..
Bu videoların yayınlanmaya başladığı gün, ‘bu işin ucu’ Sedat Peker’in ‘Tayyip Abi’sine uzanır demiştim.
Koca koca, iri iri, iri kıyım, ‘şey kadar’ da denilebilecek, eski ve yeni, uzman ve uzmanlığı kendinden menkul kimi yorumcular, Sedat Peker’in ‘Tayyip Abi’si sözkonusu olduğunda, şöyle bir toparlanıp derinden bir ‘Estağfurullah’ çekmekte idiler.
Hâlâ da çekmekteler.
‘Efendim Devletimiz’ falan…
Bu ‘şey kadar’ büyük, kimi eski ‘bürokrat’, ‘asker’, ‘akademisyen’, ‘gazeteci’, ‘siyasetçi’ falan, iş gelip Sedat Peker’in ‘Tayyip Abi’sine dayanınca; bin dereden su getirip, bunun ‘olamayacağı’nı ileri sürüyorlar.
En kabadayısı ise, cesaretini toparlayıp ‘olmamaması gerektiği’ne hükmediyor.
Bütün bu ‘zavallı kesim’e ‘Devleti’ anlatmak, deveye hendek atlatmak kadar zor.
Uzun uzun ‘Şahsım Devleti’ üzerine yazdım.
Bir anlayan Tanrı kulu çıkmadı.
İlla frenkçesi olan ‘Patrimonial Sultanlık’ denilecek.
Buradaki ‘Patrimonial’ın, Nizam ül-Mülk’ten buyana Mülk denilen şeyolduğunu anlatamadım.
Arapçası ile Al-Mülk’.
Bu ‘Mülk’ün içine, ‘Saray’ giriyor, ‘Hazine’ giriyor, hazinenin kapısına dikilen bekçi yani ‘Asker’ giriyor, hazineye para toplayan ‘Tahsildar’ giriyor, giderek cuma namazından sonra onu ‘selamlayan’ halk giriyor.
‘Halk’ dedim, düzeltiyorum ‘Tebaa’ giriyor.
Yani, eski ve yeni, görevde veya emekli, yurtiçinde ya da yurtdışında bulunan ‘bürokrat’, ‘asker’, ‘akademisyen’, ‘gazeteci’, ‘siyasetçi’ dahil herkes giriyor.
Ben hariç, ‘sen’ giriyorsun’, ‘o’ giriyor, ‘siz’ giriyorsunuz, ‘onlar’ giriyorlar.
İşte o nedenle, iş gelip oraya dayanınca toparlanıp derinden bir ‘Estağfurullah’ çekiyorsunuz.
Oysa, sorunun çözümü, ‘Estağfurullah’tan önce, ‘Yahu bu işin başı’ kim diye sormaktan geçiyor.
Havada uçan kuştan, yerde yürüyen karıncaya değin bu işlerin başının kim olduğu biliniyor.
‘Süslü Sülo’dan ‘Murdar Binali’ye; baba-oğul Ağar’lardan Pakdemirli’lere; Kıratlıoğulları’ndan bilmem ne oğullarına; Albayrak’lardan IŞİD’ın ‘karabayrak’larına: Beşir Atalay’lardan, Bekir Bozdağ’larına kadar, A’dan Z’ye tüm AKP’liler, Sedat Peker’in ‘Tayyip Abi’sinin ‘Mülk’ü olmuşlar mıdır olmamışlar mıdır?
El Hak, olmuşlardır.
O arada kendi ‘dünyalık’larını yapmışlar mıdırlar yapmamışlar mıdırlar?
El Hak, yapmışlardır.
‘Öteki dünya’lıklarını batırmışlar mıdırlar batırmamışlar mıdırlar?
?…
Peki ama bu dünyada hesap verecekler midirler?
Vereceklerdir.
‘Devr-i sabık’ yaratmayacakları üzerine yemin billah eden ‘muhalefet’e karşın vereceklerdir.
O nedenle, oldum olası bir ilişiğim, bir sempatim, bir tanışıklığım olmayan ‘Sayın’ Sedat Peker’i ne kadar kutlasam az, diye düşünüyorum.
Bu ‘aşağılık güruh’u Türkiye’de olmazsa dünyanın geri kalanında ‘Yargıç’ karşısına çıkarmasını da sabırsızlıkla bekliyorum.
Hemen belirtmeliyim ki, fındık kafalı, sözde ‘Devlet Umuru’ görmüş, çıtkırıldım ‘demokrat’lar ve benzerleri, ‘Dış güçler’ ve ‘emperyalizm’ ya da ‘Devlet’in bilmem neyi diye karşı çıkacaklardır.
Zaten başımıza ne geldiyse bu ‘aklıevvel’den gelmiştir, deyip geçeceğim.
Bitirirken şunu eklememe izin verin: o beğenmediğimiz Sedat Peker, Diyanet İsleri Başkanı’ndan daha çok ‘din bilgisi’ne sahipmiş; nice ‘siyaset bilimcisi’ne ders verecek kadar ‘siyaset’i içselleştirmiş ve sözde ‘entellektül’lerden daha ‘entellektüel’ imiş.
Yaşama yanlış bir yerden girip, yanlış bir ‘ideoloji’nin etkisi altında kalmışmış, o kadar.
Ancak ‘kendisini aşmış’.
Pandora’nın kutusu açılmaya görsün; göreceksiniz Türkiye ona çok şey borçlanacak.