Sedat Peker’in ifşaatları, devlet, bir sermaye şirketi gibi işletilirse, neler olabileceğini gösterdi.
Peker’in ifşaatlarından anladığımız; CIA ajanı diye anılmasını şiddetle reddediyor. Yani iktidara, bu suçlama üzerinden “vatan millet sakarya edebiyatı yapmayın, milleti kandırmayın” diyor.
İkinci önemli ifşaatı; El-Nüsra’ya Türkiye’den giden silahları, kendi üzerinden yürütüldüğünü söylüyor. Bir bakıma kendini de ihbar ediyor.
Üçüncü ve en önemli ifşaatı ise, mafya-siyaset-ticaret-medya ilişkileri üzerinden, Suriye’den petrol ve mal ticaretinin kazancını mafyanın nasıl elde ettiğini anlatıyor.
Devleti özel sektör gibi işletmek demek, aslında yaşadığımız süreci çok iyi anlatıyor.
Şirket nedir onu tanımlayalım. Sermaye sahibi bir kimsenin ya da birkaç sermaye sahibinin bir araya gelerek, kurduğu kar etmeye yönelik kuruluşlardır.
Servet sahipleri, amaçlarına varmak için, zaman gelir, kanuna uygun kar üretir. Zaman gelir, kanuna uygun olmayan kar yollarına sapabilirler. Bunun içinde taşeronlara ve mafyaya ihtiyaç duyar.
Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken, büyük zorluklar içinden geçerken, hiçbir zaman devleti şirket gibi yönetmeyi düşünmemiştir.
Diyeceksiniz ki, bunları biz zaten biliyorduk. Sedat Peker’in ifşaatlarına gerek yoktu.
Evet, gerçekten de biz ve bizim gibi düşünenler, Suriye müdahalelerinin başlangıcından beri, işin böyle yürütüldüğünü biliyorduk.
Biliyorduk da nereden biliyorduk? Devlet şirket gibi yönetilecekse, bu gibi süreçler elbette yaşanacaktı. Ve yaşandı.
MİT Tırlarının yakalandığı gün, herkes biliyordu ki, ya da tahmin edebiliyordu ki, bu silahlar El- Nusra ve benzeri örgütlere gidiyordu. Bir miktarı da Bayır Buçak Türkmenlerine gidiyordu.
Zaten iktidar, Bayır Bucak Türkmenlerine giden silahları ve yardımları da kendisi, o günlerde acık ifade ediyordu. Esas dünya kamuoyundan gizlenenler ise, El-Nura gibi terör örgütlerine giden silahlardı.
Sedat Peker’in ileri ki günlerde, Suriye’de Özgür Suriye Ordusu ile PKK’nın nasıl ortaklık yaptığı ve Deyro-zor’dan alınan ham petrolün Cerablus’ta işlenerek, tankerleri doldurulup, başka yerler satıldığını anlatacaktır.
Elbet yer ve belge göstererek. Rusların iki de bir Cerablus’taki, dolu tankerleri vurması da bundandır. Rusya ile aramızın açılmasının asıl nedeni de zaten, El-Nusra ve Suriye’de yürüyen meşru olamayan petrol ticaretidir. İdlib’in , Rusya ile Türkiye arasında sorun olarak sürmesinin nedeni de Nusra’ya yapılan yardımdır.
Suriye siyasetinin “Katil Esad”* üzerine kurulmasının nedeni de Suriye’deki İhvancıları ve Müslüman kardeşleri korumaya yöneliktir.
Militarist milliyetçilik ve Sünnicilik ile artık üstü örtülemeyecek sorunlar su yüzüne çıkmaya başlamıştır.
*Esad son seçimlerde, devletini ve milletini savunduğu için yeniden seçimi, %90 ile kazandı.
30 Mayıs 2021