ABD Başkanı Joe Biden 14 Haziran öncesi Türkiye’ye karşı bir adım daha atarak Pentagon bütçesinde PKK’nın Suriye uzantısı YPG’nin de dahil olduğu program için 522 milyon dolar talep etmiştir. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 2022 mali yılı savunma harcamaları için 715 milyar dolar istediği bütçe talebinde, terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG’nin de dahil olduğu Irak ve Suriye’de “IŞİD ile Mücadele Eğit-Donat Programı” için 522 milyon dolar fon talep etmesi, Türkiye’yi dost değil bir düşman ülke olarak algılamasına bağlanabilir. Sanki Türkiye bir NATO ülkesi değilmiş gibi davranmasına bakalım hükümet nasıl tepki gösterecek, göreceğiz.
Hükümet, Ermeni tehcirine soykırım diyen Biden’a, Japon uçaklarının Pearl Harbour saldırısından sonra, batı sahillerinde yaşayan Japon asıllı ABD vatandaşlarının iç bölgelere sürülmesini neden hatırlatmıyor? Bunu Başkan Biden’a sormak her Türk vatandaşının hakkıdır.
ABD, binlerce mil uzaklıktaki Japonya’nın tehdidi sebebiyle tehciri yapmıştır. Tehcirden kaç kişi etkilendi, ölen oldu mu bilinmiyor. Savaştan sonra dönüş izni verildiğinde, tehcire uğrayanların eski evlerine dönmeleri de mümkün olmamıştır.
ABD’deki tehcirin amacı ile Ermeni tehcirinin amaçları aynıdır. Bu durumda ABD, Japon kökenli ABD vatandaşlarına soykırım suçu işlemiş olmuyor mu? Tehcirin soykırım olabilmesi için organize bir planın varlığı gerekir. Oysa böyle bir plan yoktur.
Yukarıda Mart 1942 tarihine ABD vatandaşları arasında yapılmış anketin sonuçları vardır. ABD vatandaşı olmayan Japonların Pasifik sahilinden uzaklaştırılmasına evet diyen Amerikalılar yüzde 93, ABD vatandaşı olan Japonların uzaklaştırılmasına evet diyen ABD vatandaşlarının oranı ise yüzde 59’dur (exhibitions.ushmm.org/americans-and-the-holocaust/main/us-public-opinion-on japanese-internment-1942)
İnsanlık tarihindeki en büyük soykırımın Nazi Almanya’sında değil, Amerikan topraklarında gerçekleştiğinin, 100 milyon yerli Amerikalının katledildiğinin Biden’a hatırlatılmasında fayda vardır.
Bundan 191 yıl önce 28 Mayıs 1830’da ABD Başkanı Andrew Jackson, Amerikan Kızılderililerinin yurtlarından çıkarılmasına ve başka yerlere sürülmelerine imkan veren “Yerli İskan Yasası”nı imzalamış yüz binlerce Kızılderili zor kullanılarak yurtlarından çıkarılmış, büyük bir kısmı da öldürülmüştür.
Yasa, Mississippi doğusunda yaşayan yerlilerin yurtlarından çıkarılmasına yönelik hükümet politikasıdır. 1820’lerin ortalarında beyazlar yerlileri yurtlarından sürmeye başlamış, Kızılderili katliamı (Indian Massacre) yapmışlardır. Katliamların bir kısmı ABD Kızılderili savaşlarının parçası olarak gelişmiştir.
1840-1996 yılları arasında yerli çocukları ailelerinden zorla kopararak, kilisenin himayesindeki yatılı okullarda okumaya mecbur edilmiştir. 150 yıllık süreçte 50 bine yakın çocuğun öldüğü kabul edilmektedir. Tüm bunlar, sözde uygarlık adına yapılmıştır.
ABD Başkanı Biden sözde Ermeni soykırımını tanımakla kalmıyor, ayrıca Türkiye’yi hedef alan icraatlar için hazırlık yapıyor. Bu durumda Türkiye’de ABD’nin geçmişi ile yüzleşmesini sağlamak için harekete geçmelidir. Zaten tepki göstermekte çok geç kalınmıştır. Özellikle Kırım’ın işgali konusunda.
2014 yılından bu yana Rus işgali altında bulunan Kırım’ın asli unsuru Kırım Tatarlarına uyguladığı baskı ve zulme devam eden ve Türkiye’nin Kırım işgali konusundaki kararlı tutumu ile Kırım Tatarlarına verdiği destekten rahatsız olan Rusya, Türkiye’deki Kırım Tatarlarının haklarının korunması gerektiğini savunmuştur.
Kırım’ın sözde Başbakan Yardımcısı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sözde Kırım Temsilcisi Georgiy Muradov, Türkiye’deki Kırım Tatarlarının haklarını etkili bir şekilde korumak için gelecekte Rusya’nın Türkiye Büyükelçisinin bir Kırım Tatarı olması gerektiğini açıklamıştır. Muradov, Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesindeki öğrenciler ile görüşmesinin ardından Facebook sayfasında, “Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi olarak, Türkiye’deki halkının hamisi ve koruyucusu olabilecek bir Kırım Tatarının atanacağı günün gelmesini istiyorum” paylaşımında bulunmuştur.
Muradov, “Görüşme sırasında, Kırım Tatarlarının, 2014 yılına kadar vatanı Rusya’da yaşayan halkının diğer kollarından koparılan büyük Tatar halkının bir parçası olduğu kaydedildi. Bugün bütün bu kollar birleşti” demiştir. İşgal altındaki Kırım’da Kırım Tatarlarının haklarının korunduğunu savunan Muradov, “Kırım Tatar dilinin resmi statüsünden kaynaklanan temel haklar Kırım Tatarlarına Türkiye’de değil, Kırım’da verildi.” demiştir. Daha öncede Türkiye’de Kırım Tatarlarının yoğun yaşadığı bölgelerde “özerklik” konusunun görüşülmesi gerektiğini öne sürmüştür.
Tüm bu gelişmeler olurken Reuters Haber Ajansına konuşan iki diplomat, bir yolcu uçağını zorla indirdiği için hava korsanlığı ile suçlanan Belarus’a karşı resmi tepkileri yumuşatmak için, Türkiye’nin NATO müttefiklerine baskı yaptığını açıklamıştır. Bir NATO yetkilisi, açıklamanın bütün müttefiklerin fikir birliği ile yapıldığını söylemiştir.
Bilindiği gibi Belarus, Pazar günü Yunanistan’dan Litvanya’ya giden yolcu uçağını kendi hava sahasında bomba ihbarı olduğu gerekçesiyle zorla indirip uçaktaki muhalif gazeteci Roman Protasevich‘i gözaltına almıştı. Avrupa Birliği, NATO ve ABD, “uçak kaçırma” olarak nitelenen olayın ardından Minsk yönetimine yeni yaptırımlar uygulamayı gündeme getirmişti. Bu gelişmeler üzerine Türkiye’den bir açıklama gelmemiştir. Ya da gelmiştir ama bu yazı yazılırken benim bilgim olmamıştır.
Yazıları posta kutunda oku