Site icon Turkish Forum

ATATÜRKÜN KEHANETLERİ

Yazının başlığı böyle olmamalıydı. Çünkü o bir kâhin değildi. Geleceği önceden fark eden, zeki, bilgili, çok okuyan bir siyaset adamı ve askeri bir deha idi. 2. Dünya Savaşı'nda Pasifik Cephesi'ndeki Müttefik kuvvetlerin komutanı olan ve savaş sonrasında da Japonya’yı teslim alan. Japonya'daki Müttefik işgal kuvvetlerinin komutanı olarak bu ülkeyi yöneten ve Kore Savaşı'nın ilk dokuz ayında da Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin komutanlığını yapan. Amerikalı 5 yıldızlı "Ordu Generali" unvanlı ki Avrupa ordularındaki emsali Mareşal rütbesidir. General Douglas Mac Arthur, 1931 yılında Albay rütbesinde iken Ankara’ya geliyor. Atatürk’le görüşmeyi çok arzu ettiğinden Atatürk kendisini kabul edince sevinçten uçuyor. Askerlik anıları vs. ile ilgili sohbetten sonra Atatürk’e Dünya’nın geleceği hakkında sorular soruyor.  - bir soguk savas propagandasi olarak ataturk macarthur gorusmesi 619116 5

Yazının başlığı böyle olmamalıydı. Çünkü o bir kâhin değildi. Geleceği önceden fark eden, zeki, bilgili, çok okuyan bir siyaset adamı ve askeri bir deha idi. 2. Dünya Savaşı’nda Pasifik Cephesi’ndeki Müttefik kuvvetlerin komutanı olan ve savaş sonrasında da Japonya’yı teslim alan. Japonya’daki Müttefik işgal kuvvetlerinin komutanı olarak bu ülkeyi yöneten ve Kore Savaşı’nın ilk dokuz ayında da Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin komutanlığını yapan. Amerikalı 5 yıldızlı “Ordu Generali” unvanlı ki Avrupa ordularındaki emsali Mareşal rütbesidir. General Douglas Mac Arthur, 1931 yılında Albay rütbesinde iken Ankara’ya geliyor. Atatürk’le görüşmeyi çok arzu ettiğinden Atatürk kendisini kabul edince sevinçten uçuyor. Askerlik anıları vs. ile ilgili sohbetten sonra Atatürk’e Dünya’nın geleceği hakkında sorular soruyor. 

Dikkat buyurun, Mussoli’nin ve faşistlerin İtalya da iktidarda olduğu. Nazilerin ve Hitlerin de Almanya’da iktidara gelmek üzere olduğu bu dönemde Avrupa’nın geleceğini soruyor.

Atatürk’ün cevabı; “Mussolini İtalya’ya ekonomik ferahlık getirdi. Ancak başarısı gözünü döndürmeye başladı. Kendini yeni Sezar sanarak fetihlere kalkışırsa yıkılır. Çünkü İtalyanlar savaşçı bir millet değildir. Almanya’ya gelince, Hitler iki yıla kadar iktidara geçer. Birinci Dünya savaşında gururu kırılan Almanya, Milliyetçi Naziler ile hırs kazanarak sanırım büyük kalkınma gösterecektir. Çünkü bu milletin yapısı bunu gerektiriyor. Büyüyen Almanya ise İngiltere ile Fransa’dan ezilen haysiyetinin hesabını sormaya kalkacaktır”. Burada Mac Arthur soruyor; “Yani bugünkü yıkık Almanya Birinci Dünya Savaşında kendisini yenen iki ülkeye meydan okuyacak kadar güç kazanabilir mi?” Atatürk cevap veriyor; “Size diyebilirim ki 8-9 yıl sonra Almanya, Avrupada savaş çıkaracaktır. Bu asıl büyük dünya savaşı olacaktır. Mac Arthur tekrar soruyor. “ Peki, savaşı kim kazanır?” Atatürk cevap veriyor; “Almanya ilk olarak kaybettiği toprakları isteyecek, Çekoslovakya, Polonya ve Fransa’ya saldıracaktır. Ardından Sovyetlere girecektir. Nazilerin ilk hedefi Komünizmi yeryüzünden kaldırmak olduğuna göre, sonra İngiltere ve ardından siz Amerikalılar bu savaşa gireceksiniz. Bu savaşta Almanya yenilir. Çünkü Rusların buz çöllerine girmiş olan Alman ordusu, Ruslar ve ardından saldıran İngiltere ve Amerika’yla başa çıkamaz. Ancak Amerika ve İngiltere, Ruslar ile birlik olup Almanya’yı yeryüzünden silmeye kalkarsanız, işte o zaman savaştan kazançlı çıkan Rusya olur. Yürür, yürür taaa Avrupa’nın kalbine kadar girer. Bence çıkacak bir dünya savaşında Almanya yenilmeli, ama ezilmemeli, Rusların karşısında hep bir kalkan olarak tutulmalı.”

Yazının başlığı böyle olmamalıydı. Çünkü o bir kâhin değildi. Geleceği önceden fark eden, zeki, bilgili, çok okuyan bir siyaset adamı ve askeri bir deha idi. 2. Dünya Savaşı'nda Pasifik Cephesi'ndeki Müttefik kuvvetlerin komutanı olan ve savaş sonrasında da Japonya’yı teslim alan. Japonya'daki Müttefik işgal kuvvetlerinin komutanı olarak bu ülkeyi yöneten ve Kore Savaşı'nın ilk dokuz ayında da Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin komutanlığını yapan. Amerikalı 5 yıldızlı "Ordu Generali" unvanlı ki Avrupa ordularındaki emsali Mareşal rütbesidir. General Douglas Mac Arthur, 1931 yılında Albay rütbesinde iken Ankara’ya geliyor. Atatürk’le görüşmeyi çok arzu ettiğinden Atatürk kendisini kabul edince sevinçten uçuyor. Askerlik anıları vs. ile ilgili sohbetten sonra Atatürk’e Dünya’nın geleceği hakkında sorular soruyor.  - ataturk douglasmacarthur

Albay Mac Artur’un büyülenmiş gibi dinlediği bu sohbette, Atatürk’ün bütün tespitleri doğru çıkar. İkinci Dünya Savaşında İtalya savaşa girer, İtalyan askerleri dövüşmezler yenilirler. Mussolini’yi öldürüp ayaklarından asarlar. Atatürk ile sohbetinden 8 yıl sonra 2. Dünya savaşı çıkar. Sohbet tarihi 1931,savaşın çıktığı tarih 1939.Atatürk’ün söylediği gibi 2. Dünya savaşını Almanya başlattı. İngiltere ve Amerika birlik olup Almanya’yı ezdi. Ruslar Avrupa’nın kalbine kadar girdi. Berlin ikiye bölündü. Yukarda ki kehanetleri, pardon ileri görüşlülüğü savaşa giren ülkelerin ünlü yöneticileri bile yapamadılar. Eğer yapabilselerdi dünyadaki birçok kriz önlenmiş olur, 2.Dünya savaşında milyonlarca insan yok yere ölmezdi.

 Atatürk’ü tanımadan, bilmeden ona dil uzatma cüretini gösterenlere yine onun Türkiye Büyük Millet Meclisindeki o şahane konuşması ile cevap verelim. Atatürk düşmanları onu milletvekili seçtirmemek için seçim kanunda şöyle bir değişiklik yapılmasını önerirler. Milletvekili seçilebilmek için 1- Türkiye’nin bu günkü sınırları içinde doğmuş olmak. 2- göçmen olarak gelmişse bir seçim bölgesinde 5 yıl aralıksız yaşamış olmak. Bu kanun teklifi yüreğine oturur ve meclis kürsüsünden şu konuşmayı yapar.

“Efendiler, maalesef doğum yerim bugünkü sınırlarımız dışında kalmış bulunuyor. Fakat bu böyle ise bunda benim katiyen bir kasıt ve kabahatim yoktur. Eğer düşmanlarımız tamamen maksatlarında muvaffak olmuş olsalardı. Allah muhafaza etsin, bu teklife imza koyan efendilerin memleketleri dahi sınırlarımız dışında kalabilirdi. Ayrıca herhangi bir seçim bölgesinde beş yıl süreli oturmamış isem, oda bu vatana ifa ettiğim hizmetlerim yüzündendir. Eğer bu maddenin öngördüğü şartı kazanmak isteseydim, Arıburun ve Anafartalar savunmasının yapmamaklığım lazım gelirdi. Bitlis ve Muş’u aldıktan sonra Diyarbakır’a doğru genişleyen düşmanın karşısına çıkmamaklığım lazım gelirdi. Suriye’yi tahliye eden orduların enkazından Halep’te bir ordu teşkil ederek düşmana karşı savunmamaklığım ve bu gün milli sınır dediğimiz hududu fiilen tespit etmemekliğim lazım gelirdi. Zannediyorum ki ondan sonraki mesaim hepinizin malumudur. Hiç bir yerde beş yıl oturamayacak kadar mesai sarf etmiş bulunuyorum. Ben zannediyordum ki, bu hizmetlerimden dolayı milletimin muhabbetine ve teveccühüne mazhar oldum. Belki bütün İslam âleminin muhabbet ve teveccühüne mazharım. Vatandaşlık hukukundan ıskat edileceğimi (dışlanacağımı) asla hatıra getirmezdim. Tahmin ediyorum ve ediyordum ki, yabancı düşmanlar bana suikast etmek suretiyle de memleketimde ki hizmetlerimden beni ayırmaya çalışacaklardır. Fakat hiçbir zaman hatır ve hayale getirmezdim ki, yüce Meclis’te isterse iki üç kişi olsun ve (düşmanlarla) aynı zihniyette bulunabilsin”. Bu konuşma gazetelerde yayımlanınca Meclise, yurdun dört bir köşesinden Atatürk’e sevgilerini bildiren çuvallar dolusu telgraf yağar. Kanun teklifi reddedilir. Ama bu utanç verici ihanetin belgesi de arşivlerdeki yerini alır.

Yazarın notu; Yukarıda arz ettiğim sohbet, Amerikan Caucasus dergisinde bizzat General Mac Arthur’un imzası ile yayımlanmıştır.

Exit mobile version