Azar azar, yavaş yavaş eksiliyor, güç yitiriyor ülkemiz…
Azar azar, yavaş yavaş bitiyoruz…
Kar gibi eriyor, tükeniyoruz… Ne sanayi kaldı ne tarım.
Ne iş kaldı ne güç…
Her şeye zam geliyor. Zamlanmayan mal kalmadı. Çünkü hazine tamtakır. İktidara para lazım.
Suriyeli kaçakları yedirip içirmeye, giydirmeye para lazım.
Geçen yıldan bu yana petrol yüzde 30 arttı. Bazı mallar yüzde 40, 50, 60 pahalandı.
Elektriğe, doğalgaza zam, benzine zam. ÖTV yüzde 189 artırıldı.
Ama onlara göre enflasyon hâlâ yüzde 17’lerde…
19 yıldır çile çekiyoruz…
Yanlış, kötü yönetim, vurgun, talan üretimsizlik, işsizlik yetmiyormuş gibi, şimdi başımıza bir de korona virüs belası çıktı.
İnsanlarımız kitleler halinde kırılıyor… Ne aşı var ne destek.
Başka ülkelerde covid – 19 salgınını önlemeye başladılar. Ama bizde hâlâ tüm şiddeti ile devam ediyor.
İşçi, esnaf, köylü, emekli, memur perişan. Dükkânlar kapalı. Ama AVM’ler açık. 5’li çete harıl harıl çalışıyor. İhaleler alıyor…
Onlar hayatından memnun, mutlu…
Ülkenin tüm kaynakları 5 li çeteye, ulusal ve uluslararası bazı gruplara peşkeş çekiliyor
Taş ocakları kurabilmek için ormanları yok ediyorlar. Dereleri kurutuyorlar.
Yıl 2021. Ekonomik ve siyasal kriz zirvede… Ekonomik kriz son sürat ilerliyor. Halk perişan.
Toplum yapısı hasarlı. Sıkıntılı, stresli, barut fıçısı gibi patlamaya hazır, bekliyor.
Bu iktidar insanların yapısını, karakterini, kimyasını bozdu. Ne misafirlik kavramı kaldı, ne gelen misafirlere saygı… Kardeşlik, dostluk, dayanışma, hepsi bitti, tükendi.
İnsanlar birbirine düşman gibi davranıyorlar. Saldıracak gibi bakıyorlar,
Partiler, örgütler, kuruluşlar birbirlerinden nefret ediyor.
Örgütlenmiş, provokatör gruplar, bölgelerine gelen parti başkanlarına, hanımefendilere sataşıyorlar. Çağırıyorlar, bağırıyorlar, küfürler yağdırıyorlar…
Her an saldırıya geçmek için hazırlanan vahşi hayvanlar gibi homurdanıyorlar. Küçük bir işarete bakıyorlar…
Ne demokrasi kaldı ne özgürlük. Eleştiri, görüş açıklama, düşünme bitti.
Parlamenter sistem bitti. Bakanların, milletvekillerinin söz hakları ellerinden alındı.
Şimdi tüm uygulamalar, kararlar tek adamın iki dudağının arasından çıkacak sözcüklerle pratiğe dönüşüyor.
Tüm ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal yaşamı Cumhurbaşkanlığı sistemine göre yönetiliyor. Düzenleniyor.
Suç üstüne suç işleniyor. Hem de bakanlar, milletvekilleri tarafından.
Eski bakan Ruhsar Pekcan’ın yolsuzlukları ortada. Ama adalet müdahale edemiyor. Basın yazamıyor. Savcılar dava açamıyor.
Karışan, görüşen yok. Yargılayan yok. Yargıya veren yok.
Milyonlar açlık geçim sıkıntısı çekerken, feryat ederken, gençler, üniversite mezunları iş ararken, bir grup azınlık elit insan bu dünyada cenneti yaşıyor.
AKP’li bürokratlar birden çok kuruluştan maaş, ücret, prim, huzur hakkı, kâr payı almaya devam ediyorlar.
Hesap soran yok.
Mesela bir yüksek makam sahibi bürokrat, bir taraftan bakan yardımcılığı maaşı alırken, bir taraftan da banka yöneticiliğinden para alıyor. Toplam maaşı 176 bin TL.
Ama Bu ülkede 15 TL’ye lastik ayakkabı alamadığı için intihar eden babalar var…
128 milyar dolar kayıp. Hesap veren yok. Damat da yok ortalarda…
Ülkeyi yönetenler çok pişkin. Birbirlerine ağza alınmayacak laflar söylüyorlar… Utanma yok.
Kimin eli kimin cebinde belli değil. İç çamaşırlardan söz ediyorlar, yine de azıcık yüzleri kızarmıyor…
Ama şunu açık ve net kesinlikle söyleyebilirim:
Bu iktidar gidecek ve biz bu ülkenin geleceğini tıpkı Atatürk gibi, onun yöntemleri ve ilkeleriyle yeniden inşa edeceğiz…
Demokrasiyi, özgürlüğü, insan haklarını yeniden getireceğiz.
Kadınlar, çoluk çocuk, yaşlılar, emekçiler, işçiler, köylüler, esnafımız, insanlarımız yeniden özgürce, mutluluk içinde yaşayacaklar.
Adalet sistemini yeniden kuracağız. Hâkimler, savcılar özgürce karar verecekler. Ülkeye zarar veren, ülke zenginliklerini, kamu mallarını talan eden hainler cezasız kalmayacak…