Avrupa Parlamentosu’nun tavsiye kararı niteliğinde olan 2019-2020 Yılı Türkiye Raporu, AP Genel Kurulu’nda 64’e karşı 480 üyenin oyuyla kabul edilmiştir. Rapor’da Avrupa Birliği’nden “Türkiye ile üyelik müzakerelerini askıya alması” istenirken, Ankara’ya da sözde Ermeni soykırımını tanıması çağrısı yapılmıştır. Bir mahkeme kararı varmışta sanki Türkiye tanımıyormuş. Bu cahil 480 parlamentere sayın TBMM Başkanı’nın cevap vermesi gerektiğini düşündüğüm için aşağıdaki mesajı gönderdim.
“20.05.2021
TBMM Başkanı sayın Mustafa Şentop
Ankara
Sayın Başkanım,
Avrupa Parlamentosu’nun tavsiye kararı niteliğinde olan 2019-2020 Yılı Türkiye Raporu, AP Genel Kurulu’nda 64’e karşı 480 üyenin oyuyla kabul edilmiştir. Rapor’da Avrupa Birliği’nden “Türkiye ile üyelik müzakerelerini askıya alması” istenirken, Ankara’ya sözde Ermeni soykırımını tanıması çağrısı yapılmıştır. Bir mahkeme kararı varmış ve de sanki Türkiye bunu tanımıyormuş gibi cahil 480 parlamentere sizin bu durumu açıklayan bir mektup göndermeniz gerektiğini düşünüyorum.
Tıpkı TBMM’deki dört siyasi partinin TBMM Başkanı önerisiyle Fransa Senatosu’nun Yukarı Karabağ kararına ilişkin yayınladığı bildiri gibi. “Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partiler olarak Avrupa Parlamentosu’nun uluslararası hukuka aykırı bir şekilde kabul ettiği karan en güçlü şekilde kınıyoruz. Avrupa Parlamentosu görmezden gelse de Türkiye Cumhuriyeti’nin soykırım yaptığına ilişkin uluslararası bir mahkeme kararı yoktur.”
Çünkü, Ermeni tehciri soykırım değildir. O zaman 93 harbinden sonra Osmanlı’nın Avrupa kıtasındaki topraklarından Anadolu’ya zorla göç ettirilen, tehcire uğrayan Türkler de soykırıma uğramıştır. Bu durumda Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, eski Yugoslavya ve Kırım Türklerini Kırım’dan tehcire zorlayan Rusya, Türklere karşı soykırım yapmıştır.
Tarihte ilk defa gerçek soykırımcılar 20 Kasım 1945 tarihinde başlayıp 1 Ekim 1946’da sona eren Nürnberg duruşmaları sonucunda belirlenmiştir. Duruşmalar, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçların hukuk diline girmesine ve bu alanda uluslararası mahkemelerinin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Nürnberg’de 24 Alman Nazi subayı yargılanmıştır. Alman sanayici Gustav Krupp, sağlık durumunun kötü olması sebebiyle davanın dışında bırakılmıştır. Yargılamalardan sonra sanıklardan 12’si idam, 4’ü 10-20 yıl arası hapis, 3’ü ise müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır.
Saygılarımla.
Prof. Dr. S. Rıdvan Karluk
Soykırım suçunun oluşabilmesi için mahkeme kararı gerektiğini 480 parlamenter bilmiyor olabilir. Ya da bilmelerine rağmen Biden’a uymuş olabilirler. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki seçimler sonrasında ABD Başkanı olan Joe Biden 20 Ocak’ta göreve başlamış olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ancak 23 Nisan’da aramış, 24 Nisan’da sözde soykırımı açıklayacağını muhtemelen Cumhurbaşkanı ile paylaşmıştır.
24 Nisan’a bir gün kala aramasının sebebi bellidir. Çünkü seçim sürecinde sözde Ermeni soykırımını tanıyacağını açıklamıştı: “Ermeni soykırımını tanıyan kararı destekleme sözü veriyorum.” (If elected, I pledge to support a resolution recognizing the Armenian Genocide and will make universal human rights a top priority for my administration)
ABD Başkanları, 1993 yılında Bill Clinton döneminden bu yana her yıl yazılı açıklama yapmakta ve 1915 tehciri için “büyük felaket, tehcir ve katliam” ifadelerini kullanmakta idiler. Fakat durum şimdi değişmiştir. Temsilciler Meclisi, 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan tasarıyı kabul etmesinin ardından Kongre’nin üst kanadı olan Senato’da da tasarı oybirliğiyle onaylanmıştır.
Oylama sürecinde Hrant Dink’in ve Ermeni rahip Y. Gamidas Çarkçıyan’ın açıklamaları Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerine Büyükelçiliğimiz kanalıyla resmi bir yazı ile gönderilmiş olsaydı, bunlar belki etkili olabilirdi. ABD Büyükelçimiz geç atandığı için gerekli etkinliği gösterememiştir. Kendisi eski Eskişehir Milletvekili’dir. Kendisini ve rahmetli babasını ben ve eşim Dr. Sena Karluk yakından tanıdığımız için göndermiş olduğum bazı belgelere belki zamanına ulaşamamış olabilir. Büyükelçiliğimize 3 Mayıs 2021 tarihinde gönderdiğim mail aşağıdadır.
Biden ve AP soykırımı tanı çağrısında bulunmadan önce Kanada Ermenilerinin Horizon haftalık gazetesi genel yayın yönetmeni Vahakn Karakachian’a konuşan Kilikya Katolikosu I. Aram, 29 Nisan 2020 tarihinde “Ermeni soykırımı demek sadece kınama değil, tazminat talebi de demektir” açıklamasında bulunmuştur. Katolikos, Doğu Hıristiyanlığı geleneğine bağlı bazı kiliselerde kilisenin başında bulunan kişi için kullanılan unvandır.
I. Aram, “Geçtiğimiz yıllarda Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnaksutyun) Partisi Hay Dat (Ermeni Davası) komisyonlarının sürdürdükleri çalışmalar sayesinde onlarca devlet ile hükümet Ermeni soykırımını tanıdı. Bu tanıma, yoğun çalışmalar neticesi oldu. Dolayısıyla tazminat talep ettiğimizi de dile getirmemiz gerekir” demişti. ;
Birinci Aram’ın 24 Nisan 2020 tarihindeki açıklaması da şöyledir: “1915’te Osmanlı Devleti’nin Ermenilere karşı işlediği suç, 20. yüzyılın ilk soykırımıydı. Dünya Ermenileri, 24 Nisan’da Ermeni Soykırımı’nın 105. yıldönümünü anıyor. Yaklaşık 3 düzine ülke Ermeni Soykırımı’nı tanıdı ve kınadı.” (In 1915, the crime perpetrated by the Ottoman Empire against the Armenians was the first genocide of 20th century. The Armenians worldwide commemorate 105th anniversary of the Armenian Genocide on April 24. Nearly 3 dozens of countries have recognized and condemned the Armenian Genocide)
Geçmişte 1933 yılında Nazilerin yakmaya başladıkları kitapların yazarı Yahudi kökenli Stefan Zweig’ın “Akıl ve siyaset nadiren aynı yolda buluşur” sözü günümüzde Ermeniler için geçerliliğini koruduğu sürece, sözde Ermeni soykırımı gündemden düşmeyecektir. Mark Twain’e ait olduğu söylenen “Gerçek Ayakkabılarını Giymeden, Yalan Dünyayı Üç Kez Dolaşır” sözü gündemde kaldığı sürece bu yalan gündemde kalmaya devam edecektir. Bunun için Türkiye 14 Haziran’ı beklemeden önlem almalıdır.
Erivan Belediyesi’nin çöp konteynerlerini Türkiye ve Azerbaycan bayrakları rengine boyaması Ermenilerin nasıl bir seviyesizlik içinde olduklarının ispatıdır. Bu fotoğrafın sözde Ermeni soykırımını kabul eden ülkelerin parlamentolarına gönderilmesinde fayda vardır. ASİMDER Genel Başkanı Göksel Gülbey’den tepki gelmiştir ama bu yeterli değildir.
Şimdi sormak gerekir. Erivan’da sözde Ermeni soykırım anıtını ziyaret eden Türk vatandaşları bu eyleme neden tepki göstermiyorlar? Türk milleti, hiçbir zaman Ermeni bayrağını ilk okul çocuklarının ayaklarının altına serip üzerinden geçmelerine izin vermemiştir.
Büyük önder Atatürk, her tarafı çiçeklerle bezenmiş bir otomobil ile Karşıyaka’ya gidip köşke girmiş. Bir de ne görsün! Mermer merdivenlerde yere serilmiş kocaman bir Yunan bayrağı. Gazi sormuş: Nedir bu? Halk anlatmış: Yunan Kralı bu eve girerken bu basamaklarda Türk bayrağını çiğnemişti, Paşam! Gazi kaşlarını çatmış ve demiş ki: Hata etmiş! Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak bir milletin şerefidir, ne olursa olsun yerlere serilmez ve çiğnenmez, kaldırınız! Atatürk ne demiş, Ermeniler ne yapmış!.
Diaspora Ermenilerinin Türklere ve Türkiye’ye düşmanlıkları kanlarında vardır. Bu zehir yok edilmedikçe Türkiye Ermenistan ilişkilerinin düzelmesi mümkün değildir. Eğer sözde soykırım işi ciddiye almazsak, bizim nesil ve bizden sonraki nesiller yapılmayan ve uluslararası hukuk açısından olmayan bir soykırımı yapmakla suçlanacaktır. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Şu da hiç unutulmasın. Bosna soykırımı: “Çocukları küçük kurşunla mı öldürürler anne.”
Bir yanıt yazın