Viranşehir Cumhuriyet Savcısı ‘Bakan’ların, ‘Vali’lerin, ‘Eminiyet Müdürleri’nin ‘yassak genelgeleri’nin hiçbirinin hukuksal dayanağının olmadığını söylemiş.
Hemen söyleyelim, gerçek bir ‘Cumhuriyet Savcı’ imiş, kutlarım.
Ama hemen hakkında soruşturma açılmış, belki ‘Cumhuriyet Savcılığı’ elinden alınacaktır.
Neden mi?
Türkiye’de ‘Devlet’ olmadığı için..
Tam bir ‘hallüsinasyon’ içinde olduğunuz, elle tutulur bir nesne olmadığı halde ‘varmış’ gibi davrandığınızı kanıtlayana değin yazacağım işte.
Türkiye’de ‘Devlet’in olmadığını, anlayacağınız güne değin anlatmaya devam edeceğim.
Bir başka ‘kanıt’ mı istersiniz?
Anayasa profesörü Kemal Gözler, Türkiye’de ‘Bakanlar Kurulu’ yerine kullanılan ‘Kabine’nin ‘anayasal temeli yok’ demiş.
Alın size, Viranşehir Culhuriyet Savcısı’nın ‘yasal temeli yok’ dediği kararların ‘anayasal temeli yok’ olduğuna ilişkin bir başka örnek.
Danıştay eski Başkanı Sami Selçuk ne diyordu?
‘Anayasa Referandumu’nun ‘hukuksal temeli yok’!
Yani Türkiye’de uygulanmakta olan, sözde ‘Başkanlık’ ama özde ‘Reislik Rejimi’ hukuksal olarak ‘keenlem yekûn’dur.
Yani ‘yok oğlu yok’ tur.
Ama sizin en aklı başında olanlarınız bile ‘Devletimiz kutsal’dır falan diyorlar.
‘Ben Reisimize laf söyletmem’ falan.
Böyle diyenlerin çoğu için ‘Devlet umuru görmüş adam’ diyorlar.
Adam Devlet’in ‘umur’unu görmüş ama ‘dumur’unu göremiyor.
Bu ‘dumur’ mafyanın ta kendisidir.
Recep Peker (pardon Sedat Peker) Turgut Özal’ın deyimiyle ‘aççık ve seççik’ olarak anlatıyor.
Görmek isteyenler görebilirler.
Ama siz Türkiye’nin milyonları, başta okumuş yazmış olanlarınız, aydın-maydınlarınız, ‘Devlet umuru’ görmüş olanlarınız falan, tümünüz ama büsbütününüz gözlerinizi kapatmışsınız.
Gözler kapalı bir ‘Devlet hayali’ görmektesiniz.
Buna psikologlar mı psikiyatristler mi nedir ‘hallüsinayon’ diyorlar.
Olmayan bir şeyi ‘hayalinde görmek’ de denilebilir.
Ama sağa bakıyorsunuz ‘asker’, sola bakıyorsunuz ‘bekçi’, ortada ‘jandarma’..
Aybaşında bakıyorsunuz ‘maaş’ınız gelmiş.
Az-maz ama gelmiş işte.
Öyleyse ‘Devlet’ var, Tanrı ‘zeval vermesin’!
Bir anıyla bitirmek isterim.
Deniz Baykal’dan, Paris’te, ayaküstü bir değerlendirme dinlemiştim.
‘Referandum’ günleri idi.
Dedi ki; referandum geçse bile ‘başkanlık’a geçilemeyecek.
Çünkü, dedi, yedibine yakın ‘yasa’nın, ‘uyum yasası’ mı ne, Meclis’ten geçmesi gerekiyor.
Sonra bir baktık, ‘Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ yedibin yasanın yerini almış.
İşte o gün bugündür, ‘Yasa Devleti’ olmaktan çıktık.
Zaten referandumla ‘Hukuk Devleti’ olmaktan çıkmıştık.
Ola ola bir ‘Mafya Devleti’, olduk demeyeyim, oldunuz…
Şimdi hâlâ, en aklıbaşında olanınız bile ‘ben devletime laf söyletmem’ diyor.
Eee başında paranlansın o zaman, daha ne diyeyim.
Hani o ‘zehirli yılan’ deniyor ya, işte o, bu ‘Devlet’in şurasına burasına girmiş değildir, tam da ‘Baş’ına geçmiştir.
Bir gün anlayacaksınız ama, artık çok geç olabilecektir.
Yazıları posta kutunda oku