Sağlıklı, mutlu, huzurlu bayramlar dilerim..
Her yıl paylaştığım çocukluk yıllarımın bayramlarını yeniden paylaşmak istedim..
Erenköy’de üzüm bağları, gül bahçeleri içinde bir köşk ve onun müştemilatlarına yayılmış büyük bir ailede büyüdüm..
Dedem ünlü bir ilim adamıydı; dünya çapında matematikçi Prof.Kerim Erim.. Einstein İle görüşen bir dahi Türk..Türkiye’nin ilk ve en genç doktora sahibi.. Erlangen’de 22 yaşında doktorasını almış.. Atatürk kendisine modern matematiği üniversitede kurma görevi vermiş..Eşi, anneannem Fatma hanım dünya güzeli ve ziyafet sofraları İle meşhur bir İstanbul hanımefendisi..
Bayramlar Erenköy bahçemizde öyle kalabalık olurdu ki, günün her saatinde ayrı ziyaretçiler, bitmek tükenmek bilmeyen ikramlar ve koşuşturmalar İle geçerdi.. Dayım Arif Erim ise her gelene “ben oruç tutmadım, benim değil oruç tutanların bayramıdır bu ama tüm inananların bayramı kutlu olsun” derdi..
Anneannem leziz ikramlarını misafirler pes edene kadar büyük bir misafirperverlikle ( ısrarla demek istemedim ayıp olmasın diye..) nadide servislerde sunardı..Babam Alman olduğu için kendi bayramlarının dışında tüm bayram ve geleneklerimize büyük bir coşkuyla katılır, sevilen damat olarak ailenin bayramlaşmalarında neşesi ve muhabbetiyle herkesi kucaklardı…
Annem, nazlı ve güzel piyanist, misafirlerin yalvarmaları sonunda bir Mozart Sonat ve Chopin Fantasie İmpromptü çalardı ama başını çalıp kalkardı.. Tüm ısrarlara rağmen bitirmezdi.. Yine de coşkulu alkışları memnuniyetle kabul ederdi..
Annemin halası Feride hanım, ailenin namaz kılan ve oruç tutan ferdiydi, en önce onun eli öpülürdü..Babaannem de Almanya’da Noel Zamanı tüm aileyi toplar, süslenen ağacın etrafında şarkılar söylenirdi..
Dolayısıyla farklı gelenekleri en yoğun haliyle yaşamış oldum çocukluğumda, ne kadar şanslıyım diye düşünürken yeniden güzel anıların canlandığı bu bayram günlerinde sizlerle duygularımı paylaşmak istedim..
Nice mutlu, güzel, huzurlu bayramlara..