FETÖ ile mücadele çerçevesinde ihraç edilenleri kriptoların seçtiği, asıl kriptoların ise halen görevde durduğu, yanlış insanların gönderildiği söyleniyor…
Bunu söyleyenler kendilerine göre doğru da söyleyebilirler. Ama şu var ki at izi, it izine karışmış vaziyette.
“Ben bir şey atayım da nasılsa tutar” diyenler var. Bazıları böyle yapıyor.
Özellikle yazılı ve görsel medya dünyasında bu çok var.
Bazen fırsat bulduğumda TV’leri izliyorum.
Öyle yorumlar yapıyorlar ki suçladıkları o insanın bu işle hiç alakası yok. Ama o insana o yaftayı yapıştırıyor.
Bunlar doğru şeyler değil. Bu tür yanlışlıklardan uzak durmak lazım. ( Recep Tayyip Erdoğan )
Haksız mı ? Bence yerden göğe kadar haklı Cumhurbaşkanı bu konuda.
Siyasetle uğraşmak isteyen, Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmek ve uygulamaya katkıda bulunmak isteyen genç arkadaşlara önerim,
dernek ve vakıflardan ziyade siyaset yapma yeri olarak daha fazla denetim altında olan Türkiye Cumhuriyeti Devletindeki siyasi partileri tercih etmeleri olacaktır.
Ulvi değerleri kullanıp, genç arkadaşları kandırmak, onları sömürmek isteyenler, kendi şahsi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyenler çıkacaktır..
Ehhh, bazı tecrübeler yaşana yaşana elde ediliyor; kitaplardan, söylemelerle öğrenilmiyor. Yaşamak gerekiyor..
Vatanıma hizmet etmek isteyen, yolun başında olan genç arkadaşlar, gönüllerinde yatan siyasi partiye üye olmadan önce aşağıdaki yazıların çıktısını alıp duvarlarına,
göz önünde bulunduracakları bir yere astıktan sonra harekete geçerlerse daha faydalı olur kanısındayım. Uyup uymamak özgür iradelerine kalmış artık.
Esenlikler dilerim
5 Mayıs 2021, Çarşamba
Bir odada iki kişi buluştuğunda’ diyor William James,
‘aslında altı kişi vardır.
Kendimi gördüğüm halimle ben,
onun beni gördüğü haliyle ben,
benim onu gördüğüm haliyle o,
onun kendisini gördüğü haliyle o,
gerçekte olan ben
ve
gerçekte olan o’
—
Babam Demişti ki ( Mahfi Eğilmez )
Ağustos 07, 2016
Ben giderek artan bir merakla ne söyleyeceğini beklerken o devam etti:
“Sonunu görmediğin, neye ve kime hizmet edildiğini bilmediğin, mantığına uygun düşmeyen hiçbir işe girme oğlum. En takdir ettiğin, en sevdiğin arkadaşların, hocaların, tanıdıkların hatta ben bile girmiş olsam bir işe girerken sadece bu dediğime göre karar ver. Sonu nereye gider, kime ve neye hizmet ediliyor sorularını sor ve eğer alacağın yanıtlardan tatmin olmazsan o işe girme. Böyle bir işe girmek sana dünyanın en büyük çıkarını sağlayacaksa bile girme.” Bunları söyledikten sonra konuyu değiştirdi. Bir süre de günlük olaylar ve futbol üzerine konuştuktan sonra masadan kalktık.
Bu sözü hiç unutmadım: “Sana bir çıkar sağlayacak olsa bile neye ve kime hizmet edildiğini bilmediğin işe girme.” Ve hayatım boyunca da bu öğüde sadık kaldım.
atilla üyetürk