TÜRK DÜNYASI ve GÖC VATANDAN yeni VATANLARA;
Doç. Dr. Çağla Gül Yesevi
Önsöz
Türk Dünyası ve Göç, Türk dünyasında göçün tanımlanması, göçün nedenleri, kültüre ve kimliğe etkileri, yeni coğrafyalarda yaşanılan zorluklar, diaspora, göç veren ve göç alan ülke ile ilişkiler, göçmenlerin sorunları, beklentileri, çözüm önerileri, küresel ve bölgesel aktörlerin göçe etkileri, sivil toplum kuruluşlarının göç konusundaki çalışmaları, ülkelerin göç ve göçmen politikalarının değerlendirilmesi konularını içerecektir. Çalışma, Türk dünyasında gerçekleşen göçler hakkında tarihsel bilgi vermeyi, göçü bizzat yaşayanların anılarına yer vermeyi amaçlamaktadır. Uzun yıllardır dış göç alan ülkemizde son yıllarda, göç üzerinde pek çok çalışma yapılmaktadır. Türkiye’ye gerçekleşen göç literatürüne önemli bir katkı sağlayacak olan bu çalışma kapsamında Batı Türkistan ve Doğu Türkistan’dan göç, Bulgaristan Türklerinin göçü, Ahıska Türklerinin göçü, Tatar ve Başkurtların göçleri, Kafkasya’dan göçler, Avrupa’ya göçler ve yaşananlar üzerinde durulacaktır.
On beş makaleden oluşan bu çalışma bir referans kitap olma amacını taşımaktadır. Bu amaca uygun olarak konusunda uzman, kendisi ve/veya ailesi bu göçü bizzat yaşamış akademisyenlerin makaleleri kitap içinde yer almıştır. Kitabın yazılma kararı 28 Şubat 2020 tarihinde, İstanbul Kültür Üniversitesi’nde, Küresel Eğilimler Merkezi’nin (GPOT) katkılarıyla düzenlemiş olduğum “Türk Dünyası ve Göç Çalıştayı” ardından, katılan akademisyenlerin ortak arzusu ile alınmıştır. Çalıştay; IKU-BAP 1802 kodlu “Türkistan’dan Göçün Kimlik Oluşumuna Etkisi” başlıklı yürütücüsü olduğum proje kapsamında, İstanbul Kültür Üniversitesi Teknoloji ve Proje Destek Birimi’nin desteğiyle gerçekleştirilmiştir. Çalıştayda yer almayan ama daha sonra bu konuyu önemseyerek kitap projemize makaleleriyle değerli katkılarda bulunan konunun uzmanı akademisyenler de bulunmaktadır.
“Tarihsel Perspektiften Göç” başlığını taşıyan ilk bölümde Prof. Dr. Nadir Devlet, “Türk Dünyasının Bir Ucundan Diğerine Göç İzlenimleri” adlı yazısına, kendi göç hikayesinden bir kesitle başlamış, göç yolunda yaşanılan zorlukları anlatmıştır. Prof. Dr. Nadir Devlet, Tatar-Başkurtların göç serüvenleri ve kurdukları dernekler üzerinde durmuştur. Prof. Dr. Abdulkadir Donuk, “Göç ve Göçebelik Meselesi” adlı yazısında, göç ve göçebelik kavramlarını tanımlamış; Türklerin göç nedenleri ve tarihsel Türk göçlerini değerlendirmiştir. Prof. Dr. Salih Aynural, “1952 Yılında Batı Türkistan’dan Türkiye’ye Bir Göç Hikâyesi” başlıklı yazısında, 1952’de Türkiye’ye göç eden 72 ailenin göç hikayesini anlatmıştır. Prof. Dr. Aynural, kendi ailesinin bizzat yaşadığı göçün nedenlerini açıklamış ve makalesinde konuyla ilgili mülakatlara yer vermiştir.
“Sürgün: Kolektif Bellek, Kimlik, Aidiyet” adını taşıyan ikinci bölümün ilk makalesi ’“Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri”nde Prof. Dr. Hakan Kırımlı, 1770’lerden itibaren Kırım’dan Osmanlı topraklarına doğru dalgalar halinde başlayan Kırım Tatar göçünün, 1920’lere kadar durmadan devam ettiğini hatta bazı kesintilerle günümüze kadar sürdüğünü belirtmiştir. Dr. Öğr. Üyesi Ayna Askeroğlu Arslan, “1944 ve Sonrası Ahıskalıların Göçü” başlıklı makalesinde, Ahıska Türklerinin sürgününü tüm yönleriyle Rusça belgelere de dayanarak anlatmış; 1944 sürgünü ve 1989 Fergana olayları üzerinde durmuştur. Böylelikle, anılarını kayıt altına aldığı, sürgünü yaşayan dedesinin anlattıklarını, bu makale aracılığıyla ilk kez yayınlamıştır. Doç. Dr. Neriman Ersoy Hacısalihoğlu, “Katliam, Sürgün ve Etnik Temizlik Kıskacında Bulgaristan’dan Türk Göçleri (1878-1989)” başlıklı makalesinde, yüzyıldan fazla bir süre içerisinde, bugünkü Bulgaristan topraklarından Anadolu’ya yapılan göçleri anlatmıştır. Doç. Dr. Hacısalihoğlu, makalesinde, arşiv belgelerinin yanı sıra Türkçe ve Bulgarca kaynakları kullanmıştır. Doç. Dr. Ali Asker, “İki Yüzyıl Devam Eden Kıyım, Sürgün ve Baskı: Kafkasya’da Türk Nüfus Alanının Daralması” başlıklı makalesinde, yaklaşık iki yüzyıl devam eden Rus /Sovyet sömürge politikası ekseninde, Türk/Müslüman unsurlara karşı uygulanan Hristiyanlaştırma ve Ruslaştırma politikalarının etkileri üzerinde durmuştur. Makalesinde Rusça kaynaklara da yer veren Doç. Dr. Ali Asker, Azerbaycan Türklerinin, diğer Türk topluluklarının farklı özerk idari yapılar içinde yer aldığı Kafkasya’da Sovyetler sonrası dönemde de Türk nüfus alanının daralmasına yönelik ciddi kırılmalar yaşandığını belirtmiştir. Güney Kafkasya’da bu daralmanın; Türklük açısından iki yüzyıl devam eden bir sömürge politikasının doğduğu, son derece olumsuz süreç olduğunu, tarihsel dönüm noktalarına da değinerek açıklamıştır.
Kitabın “Batı Türkistan’dan Göç: Diaspora, Vatan, Milli Mücadele” başlıklı üçüncü bölümde, Doç. Dr. Çağla Gül Yesevi, “Göçün Tanımlanması Sorunsalı: Türkistan’dan Göç Olgusunun Değerlendirilmesi” adlı makalesinde, göç, diaspora, kimlik, aidiyet ve etnik grup tanımlamaları ve etkileri üzerinde durmuş; göç teorileri bağlamında Türkistan’dan göçü açıklamıştır. Makale, IKU-BAP 1802 kodlu araştırma projesinin, sözlü tarih verilerine dayanmaktadır; bu kapsamda, 1930’larda Türkistan coğrafyasından Afganistan’a, oradan 1950’lerden itibaren Türkiye, Suudi Arabistan ve ABD’ye göç edenler ve aileleriyle derinlemesine mülakat ve anket çalışması yapılmıştır. “Tarihsel Bir Göç Kaynağı Olarak Türkistan” adlı kapsamlı çalışmasında Prof. Dr. A. AhatAndican, Batı Türkistan’dan gerçekleşen göçleri dört dönemde incelemektedir: Rus işgalinden Birinci Dünya Savaşına kadar olan ilk göç dalgası, 1916 İsyanı dönemi göçleri, hanlıkların tasfiyesi ve Basmacılık Hareketinin ortaya çıkmasıyla göç ve kolektivizasyon dönemi sonrasında gerçekleşen göçler. Makale; göç güzergahları, göç alan ülkeler, bu ülkelerde yaşam ve göçmenlerin kendilerini nasıl tanımladıkları üzerinde durmaktadır. Prof. Dr. Timur Kocaoğlu, “Türkistanlı Göçmenlerin Siyasi Faaliyetleri Tarihine Bir Bakış” adlı makalesinde, Türkistanlı göçmenlerin siyasi faaliyetleri, çıkardıkları dergi, gazete, bülten ve diğer yayınlar hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Prof. Dr. Kocaoğlu, yazısında Batı ve Doğu Türkistan’dan gelenler veya onların çocukları tarafından çıkarılan gazete ve dergilerin yanında, göçmenlerin kurdukları dernekleri de ele almıştır.
“Doğu Türkistan’dan Göç: Bitmeyen Göç, Baskı ve Güvenlik” adlı dördüncü bölümde, Prof. Dr. Abdulvahap Kara, “Doğu Türkistan’dan Anadolu’ya Kazak Göçü” başlıklı makalesinde, Doğu Türkistan’da Çinli genel valilerin baskılarına maruz kalan Kazakların göçünün birden ve doğrudan doğruya Türkiye’ye yapılmadığını, bu göçün 1935’ten 1952’ye kadar 17 yıllık uzun bir süreçte gerçekleştiğini belirtmektedir. Prof. Dr. Kara, göçün ilk dalgasının, ChangKaiShek yönetimindeki Çin Cumhuriyeti’nin Doğu Türkistan’ın Barköl, Kumul ve Altay bölgelerindeki Kazakların Türkiye’de sonuçlanan göçü olduğunu belirtir. 1949 Mao ihtilalinden sonra Çin’deki yeni rejimi benimsemedikleri için Kazaklar yine göç etmişlerdir. “Tarihsel Süreçte Doğu Türkistan’dan Uygur Göçü” başlıklı makalesinde, Uygurlar ve Kazakların, Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye göçlerini ayrıntılı bir şekilde ele alan Doç. Dr. Tekin Tuncer Doğu Türkistan’ın tarihi üzerinde de durmuş; Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazak liderlerin Mehmet Emin Buğra’nın ifadesiyle “Vatan İçin Vatandan Ayrılmayı” göze alarak göç etme kararı aldıklarını ve bu süreçte yaşananları anlatmıştır. Doç. Dr. Ömer Kul, “5 Temmuz 2009 Urumçi Olayları Sonrası Türkiye’ye Uygur Göçleri” başlıklı makalesinde, 5 Temmuz 2009 Urumçi olayları sonrası Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye göç eden Uygur Türklerinin yaşadıkları sıkıntılar ve çözüm yollarını değerlendirmiştir. Türkiye’ye son dönemlerde gelen Doğu Türkistanlılar özellikle Pakistan, Malezya, Tayland, Mısır ve Suudi Arabistan’da yaşayan ve son dönemde orada yaşadıkları sıkıntılar sonucunda çıkabilenlerdir. Ayrıca eğitim amacıyla önce Pakistan, Malezya, Endonezya ve Mısır’a gidenler, daha sonra bu bahsi geçen ülkelerden Türkiye’ye gitmeye çalışmaktadırlar.
“Ekonomik ve Siyasal Açıdan Göç Olgusu: Bölgesel Güçlerin Göç Üzerindeki Etkileri” adlı beşinci bölümde Doç. Dr. Hilal Görgün, “Avrupa’da Aşırı Sağ Eylemlerde Göç Olgusunun Kullanılışı: Almanya Örneği” başlıklı makalesinde, Avrupa’daki aşırı sağ partilerin ve hareketlerin özellikle Müslüman göçmenlere ve göçmen kökenlilere karşı bir söylem geliştirdiklerini belirtmektedir. Doç. Dr. Görgün, “çok-kültürlülük” anlayışının hedef haline getirildiğini ve göçmenlerin uyumu meselesinin “göçmenlerin asimile” olması meselesine dönüştüğünü anlatmaktadır. Avrupa’da kurumsal ırkçılığa maruz kalan en büyük kitlenin göçmenler, göçmen kökenliler ve azınlıklar olduğu anlaşılmaktadır. Doç. Dr. Ali Asker, “Güney Kafkasya ve Orta Asya Ülkelerinden İşgücü Göçleri ve Türk/Müslüman Göçmenlerin Durumu” başlıklı makalesinde, eski Sovyetler Birliği coğrafyasından 1990’lardan başlayarak büyük göç hareketlikleri yaşandığını belirtmiştir. Başlangıçta bu göçleri tetikleyen temel unsurun SSCB’nin dağılması sırasında ortaya çıkan etnik uyuşmazlıklar ve bu bağlamda meydana gelen güvenlik kaygıları olduğunu ancak ilerleyen dönemlerde göç hareketliliğinin, sosyo-ekonomik bir karakter kazandığını belirtmiştir. Güney Kafkasya ve Orta Asya’nın Türk/Müslüman toplumlarına mensup insanların önemli bir kısmı asgari geçim ihtiyaçlarını karşılamak için Rusya’ya yönelmişler; göçmen işçi (yasal ve yasa dışı) olarak çalışmaya başlamışlardır. Rusya’da çalışan Orta Asya ve Güney Kafkasya kökenli göçmenler oturma, çalışma, sosyal güvenlik, eğitim ve uyum gibi sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır.
Editörlüğünü üstlendiğim Türk Dünyası ve Göç, Türk dünyasının farklı coğrafyalarında yaşayanların neden ve nasıl göç ettikleri, bunun kimliklerini, yaşamlarını nasıl etkilediği gibi konularda kapsamlı bir başvuru kitabı mahiyeti taşımakta; göç konusunda yeni soru ve sorunların değerlendirilmesinde yol gösterici niteliğiyle kaynak teşkil etmektedir.
Yürütücüsü bulunduğum IKU-BAP 1802 kodlu “Türkistan’dan Göçün Kimlik Oluşumuna Etkisi” başlıklı projemi her anlamda destekleyen başta değerli Hocam Prof. Dr. Nihal Sarıer olmak üzere İstanbul Kültür Üniversitesi Teknoloji ve Proje Destek Birimine, Türk Dünyası ve Göç Çalıştayı’nın düzenlenmesinde yardımlarını esirgemeyen İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünün Başkanı değerli Hocam Prof. Dr. Mensur Akgün’e, kitabımıza yayınlarıyla katkıda bulunan tüm akademisyenlere, İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde okuyan, projede görev alan bursiyer öğrencilerim İpek Ersoy ve Nur Şevval Yıldırım’a ve kitabın basım yolculuğunda ilgisini ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Bilge Özel ile Nermin Tenekeci’ye teşekkürlerimi sunuyorum.
Doç. Dr. Çağla Gül Yesevi
8 Eylül 2020, İstanbul