Basında yer alan haberlere göre Suudi Arabistan, başkent Riyad ve diğer şehirlerde faaliyet gösteren Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 8 Türk okulunu 2020-2021 eğitim ve öğretim yılı sonunda kapatma kararı almıştır. Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı, ülkenin kuzey batısında yer alan Tebuk, Riyad, Taif ve Cidde’deki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulları kapatma kararını yazılı olarak açıklamıştır. Dammam ve Abha şehirlerindeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların da Suudi Arabistan’ın yetkilerince ziyaret edilerek benzer kapatma kararları sözlü olarak tebliğ edilmiştir.
Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı’nın, okullara gönderdiği kapatma kararında, “Eğitim yılı sonunda okullardaki faaliyetlerin sonlanacağı, öğrencilerin diledikleri okullara kayıt yaptırmaları hususunda kolaylık sağlanacağı, konuyla ilgili velilerinin bilgilendirilmesi gerektiği” yetkililere bildirilmiş, Mekke ve Medine‘deki Türk okullarının da aynı uygulamaya tabi tutulduğu belirtilmiştir.
Suudi Arabistan’daki Türk okullarının kapatılması durumunda bu okullarda öğrenim gören 2 bin 256 öğrencinin yeterli düzeyde Arapça bilmemeleri sebeiyle Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda eğitimlerine devam etmeleri durumunda mağduriyet yaşamaları kaçınılmazdır. Suudi Arabistan’ın faaliyetlerini sonlandırdığı okullar şunlardır: Riyad Uluslararası Türk Okulu, Cidde Uluslararası Türk Okulu, Tebük Uluslararası Türk Okulu, Dammam Uluslararası Türk Okulu, Taif Uluslararası Türk Okulu, Abha Uluslararası Türk Okulu, Mekke Uluslararası Türk Okulu, Medine Uluslararası Türk Okulu.
Riyad Uluslararası Türk Okulu’nu Riyad’da Anadolu Üniversitesi’nin bir etkinliğinde görevli iken ziyaret etmiştim. Suudi Arabistan Ağustos 2019’da ders kitaplarında Osmanlı İmparatorluğu’nun Arap yarımadasındaki mirasını değiştiren ve onu bir “işgal” olarak adlandıran bir dizi değişiklik yapmıştır. Bu fırsatı kaçırmayan İngiltere hemen atağa geçmiştir. İngiltere’nin Suudi Arabistan Büyükelçisinin girişimi yukarıda verilmiştir.
Bu konuda daha önceki bir yazımda “Kurttan Post Suudilerden Dost Olmaz” demiştim. Ne kadar haklı olduğum bu son gelişme ile ortaya çıkmıştır. 24 Şubat’ta basında önemli bir haber yer almıştır: “Suudilerin Türkiye menşeli ürün ithalatı aralık ayında dip yaptı. Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yaşanan gerilim sonrası Suudilerin Türk ürünlerine uyguladığı boykot rakamlara da yansıdı. Suudi Arabistan’ın Türkiye menşeli ürün ithalatı aralık ayında son bir yılın en düşük seviyesine geriledi.”
Yandaki tablodan da görülebileceği gibi 2015 yılından sonra dış ticaret fazlamız azalmıştır. Bunun sebebi ithalatımızın artmasına rağmen ihracatımızın artmamasıdır.
Suudi Arabistan İstatistik Kurumu verileri Suudi Arabistan’ın Türkiye menşeli ürün ithalatının aralık ayında son bir yılın en düşük seviyesine gerilediğini göstermektedir. Arabistan’ın Türkiye’den yaptığı ithalat 2020 yılı Aralık ayında 50.6 milyon riyal (13.49 milyon dolar) iken Kasım ayında bu rakam 182.2 milyon riyal, 2019 yılı Aralık ayında ise 1.06 milyar riyaldi. Suudi işadamları geçen yıl iki ülke arasındaki siyasi gerilim sebebiyle Türkiye kaynaklı ürünlere WTO kurallarına aykırı da olsa, resmi olmayan bir boykot uygulama çağrısında bulunmuşlardı.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018 yılında Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda öldürülmesi gerilimi tırmandırmıştı. ABD televizyon kanalı Univision’aröportaj veren Biden, Riyad’dan, “insan hakları ihlallerinden dolayı hesap soracaklarını” ve Suudi Arabistan ile ilişkilerindeki “temel değişikliklere ilişkin” açıklama yapılacağını bildirmişti. ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü (DNI), 2018 yılında hazırlanan ancak Donald Trump yönetiminin kamuya açıklamadığı “Kaşıkçı istihbarat değerlendirme raporunu” yayınlamıştır.
Başta Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) olmak üzere ilgili istihbarat kurumlarının katkıda bulunduğu raporda, Kaşıkçı cinayetini onaylayan kişinin Veliaht Prens olduğu açıklanmıştır.
Türkiye’de bazı kesimlerde SUUDİ hayranlığı vardır. Bu hayranlık daha çok din motiflidir. Fakat din temelli bir kuruluş olan İİT üyesi 57 Müslüman ülke arasında hiçbir dayanışma olmadığı gibi büyük bir hizipleşme vardır. Son örnek Suudi Arabistan’dır. Bu ülke geçen yıl 1 Ekim Perşembe günü Türkiye’ye ambargo uygulamak için girişim başlatmıştır. Suudi Arabistan’ın ardından Suud’larla yakınlığı bilinen Bahreyn ve Dubai’nin de Türkiye’ye yönelik gizli ambargo uygulayacağı gündeme gelmiştir.
Türkiye’ye ambargo uygulayan bir ülkenin İstanbul Havalimanında milli günü kutlanmıştır. Suud seviciliğini anlamak mümkün değildir. Kaşıkçı cinayetini işleyenler cinayetten sonra ellerini kollarını sallayarak Türkiye’den ayrılabiliyorlarsa, başkasını suçlamak yerine önce dönüp kendimize bakmamız gerekir.
Aşağıda 12 Kasım 2007 tarihli haber için yorum yapmak nakisedir: “Gül, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ı kaldığı otelde ziyaret ederek, Çankaya Köşkü protokolünde şimdiye kadar görülmemiş bir uygulama gerçekleştirdi. Gül’ün otel ziyaretinde, Başbakan Erdoğan da hazır bulundu. Cumhurbaşkanı Gül, Kral’ın onuruna eşsiz bir yemek verdi. Yemeğin başında Kral Kral Abdülaziz Madalyası’nı Gül’e, Cumhurbaşkanı da ‘Devlet Şeref Madalyası’nı Kral’a takdim etti. Kral Abdullah, Gül’ün yanı sıra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da ‘Abdülaziz Nişanı’ sundu. Suudi Arabistan Kral’ı Abdullah, geçen yılki ziyaretinde olduğu gibi bu yıl da Anıtkabir’e gitmedi. Kral Abdullah’ın gelişi sırasında göndere çekilen Suudi bayrağı 10 Kasım’a denk gelen dönüş gününde bayrak direklerinde yer almadı. Suudi Arabistan’ın, üzerinde ‘Kelime-i Tevhid’ yazılı olduğu gerekçesiyle 10 Kasım’da bayraklarını Türk bayrağı gibi yarıya indiremeyeceklerini bildirdi. Göndere Suudi bayrağı çekilmedi.” (https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kralin-ayagina-giden-gule-buyuk-tepki-var-3401h.htm)
Suud hayranlığı ile Türkiye bir yere varamaz. Türk düşmanı Suud Krallığı 5 Osmanlı eserini yıkmış, Türkiye tarafından kınanmamıştır. 1916-1918 yılları arasında Osmanlı hakimiyetine karşı üstlendiği rol ile ünlü Thomas Edward Lawrence’in bölgedeki Arap aşiretlerini silahlandırarak Osmanlı’ya karşı ayaklanmalarında rol üstlenmiş olduğunu çok çabuk umutmuş gibiyiz.
Suudi Arabistan Lawrence’in evini 9 Eylül 2020 tarihinde müzeye dönüştürerek açmıştır. Osmanlı eserlerine yönelik “kültür soykırımı” yapan Suudi yönetimi, Kral Fahd’ın emriyle müzeye dönüştürdüğü evin kapısına, ‘‘Bu ev, Osmanlı’ya karşı bağımsızlık savaşı veren Suudilere yardımcı olan Thomas Edward Lawrence tarafından karargah olarak kullanılmıştır’’ yazısı asmıştır. Lawrence’ın sözü: “Osmanlı İmparatorluğu’nu Ortadoğu’da parçalama başarısını, yöredeki etnik mozaiği birbirine karşı kullanarak elde ettim.” Lawrence, Arapları Osmanlı ordularına karşı isyan ettirmede başarılı olmuştur.
Yıkılan Osmanlı eserleri arasında en önemlisi Ecyad Kalesi’dir. Kral Abdullah’ın ölümü sebebiyle Türkiye’de 24 Ocak 2015 tarihinde bir günlük yas ilan edilmiş ve Türk bayrakları yarıya indirilmiştir. Bu, büyük önder Atatürk’e saygısızlık değil de nedir? 23 Eylül 1932’de Suudi Arabistan Krallığı ilan edilmiştir. 10 Kasım 1938’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatında Suudi Arabistan ne yapmıştır? Bayraklarını indirmemesinin kendilerince makul sebebi vardır ama bir günlük yas ilan edilmemiştir. Acaba bu soruma birileri ne cevap verecektir?
Suudi Arabistan’a 1980’li yıllarda iki defa gittim. Her gidişimde lokantada tavuklu pilavı ellerini yıkamadan yediklerini, yağların dirseklerine kadar aktığını, yemek sonrası ellerini beyaz elbiselerine sildiklerini görünce tiksindim. Yıllar sonra Riyad’a bir bilimsel etkinlik için gittiğimde manzara biraz değişmişti. Elle yemek devam ediyordu ama ellerini artık beyaz entarilerine silmiyorlardı. Annemin babası (dedem) Birinci Dünya Savaşı’nda Arabistan çöllerinden geri dönmediği için Araplara karşı hiç sempati duymadım. Çünkü annem ve dayım Birinci Dünya Savaşı sonrasında öksüz kalmışlardı. Sözün Özü: “Domuzdan Post Araplardan Dost Olmaz.”
Yazıları posta kutunda oku