T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI FORSUNDA, 17. BÜYÜK TÜRK DEVLETİ OLARAK SAFEVİ KIZILBAŞ TÜRKMEN DEVLETİ’DE BİR YILDIZ OLARAK YERİNİ ALMALIDIR
Türk devletleri tarihinde, Seyit Şah İsmail Hatayi’nin, Tercan Ovası’nda Anadolu’da ki 16 Türkmen beyi’nin katılımıyla oluşan Otağ’da, baş seçilmesi ve Büyük Kızılbaş Türkmen – Safevi Devleti’ni kurması göz ardı edilemez.
Onun için T.C’nin Cumhurbaşkanlığı forsuna bir yıldız daha eklenerek Büyük Türkmen- Kızılbaş Safevi Devleti’nin de 17. Büyük Türk Devleti olarak kayıt edilmesi ve tarihi gerçekliğe uyularak yerinin aldırılması, Türk’ler arasında olması gereken iç gönül birliği için önemlidir ve gereklidir.
Bu görev en kısa zamanda, Türk Milleti’nin içinde ki inanç bazında mezhep ve meşrep, farklılıklarından doğan ve var olan farklı istenmedik yaklaşımların kapanması, yaraların sarılması için ve Türklerin bir birine güven verme ve alma açısından da yerine getirilmesi gerekmektedir.
Unutulmamalıdırki büyük oranda İran Coğrafyasında kurulan Safevi Devleti büyük bir Türk Devletidir ve bu tarihi bir gerçekliktir.
Hiç bir kimse;Mısır, Balkanlar, Afganistan, Batı Avrupa, Pakistan, Anadolu, İran, Irak, Kafkasya Türkmenlerinin: halk ozanı, Cem Erkan’ı nın yazıcısı ve Erdebil’de ki ilk icraatçısı, ebedi, edebi ve manevi lideri’de olan Şah İsmail Hatayi’yi ve Safevi Devleti’ni görmemezlikten gelemez.
Bu devletin T.C.’nin Cumhurbaşkanlığı forsu’nda yer alması, Türk Milleti’nin içinde ki geçmişten gelen yaraların sarılmasında, iç barışta ve sağlam bir gönül birliğinde de bir zorunluluktur.
Unutulmasın ki, Tarihin derinliklerinde ki olaylar unutulmaz yaralara sebep olur.
Bu yaralar tedavi edilmez ise asla unutulmaz ve kapanmaz.
Safevi Devleti’nin büyük bir Türk Devleti olarak resmen T.C. tarafından tanınmaması da büyük bir yaradır.
Bu yara, Türk törelerine göre büyük bir olgunluk gösterilerek kapatılmalıdır.
Halledilmelidir.
Yapılmalıdır.
Bunu yapmak Türk Töre ve geleneklerinde vardır.
Bunu bir an önce yapmak, Türk Milleti’nin birliği ve dirliğinin bugün ve gelecekte de yararına olacaktır.
Ve böylelikle sürekli iç ayrılığı kışkırtan dış ve iç mihraklarda kendi çıkarları için, hem bugün hemde gelecekte, Türk Milleti içinde, inanç bazında var olan mezhep ve meşrep farklılığından dolayı da ayrılık tohumlarını ekemeyecektir.
Sefa Yürükel