MİLLETİ SADIKA OLMAKTAN , TOPRAĞINA HASRET OLMAYA GEÇEN SÜREÇTİR YAŞANANLAR !
Amerika’da yaşayan isyancı bir Ermeninin , Türkiye özlemi ile dolu bir mektup
“Türkiye’nin asıl efendisi bizdik. Biz hepimiz kanunların haricinde yaşardık.
Memurları elde etmeyi bir sanat haline koymuştuk. Para, eğlence, kadın… icabına göre her vasıtayı kullandık.
Vergilerden sıyrılmanın yolunu bulurduk, askerlikten ya bütün bütün yakayı kurtarırdık…
Ticaret âleminde kimse bizimle rekâbet edemezdi. İmtiyazlı bir sınıftık.
Rüzgârın esişine göre bazen fes giyer, koyu Türk kesilir, Türk ahbaplara sokulurduk, bazen fesi atar, Türk ahbapları tanımaz hale gelir, içimizi açığa vururduk.
Asıl ruhumuzla, itiyatlarımızla, zevklerimizle, toprak bağı ile yurda bağlı idik.
Fakat bu duygu şuûrsuz ve sönük bir halde kalıyordu. Hariçten gelen papazın, muallim ve ecnebi siyasî ajanın telkinine mâruzduk.
Günün birinde bu imtiyazları, bu iki yüzlülüğü ödemek lâzım geldi. Ceza olarak vatandan uzak düştük.
Orasını ne kadar sevdiğimizi, doğduğumuz topraklara en samimi hislerimizle ne kadar bağlı olduğumuzu neden sonra anladık.
Türlü türlü imkânlarla dolu, mâmur Amerika muhitinde yaşadığımız halde, denizden çıkmış balık gibiyiz.
Aramızda Türkçe konuşuyoruz, çocuklarımıza hâlâ Türkçe öğretiyoruz. Türk olduğumuzu ancak şimdi duyuyoruz.
Doğduğumuz yurdun topraklarına yüz çevirmek, orada yaşamak, orada ölmek hasretiyle çıldırıyoruz. Fakat iş işten geçti. “
Ahmet Emin Yalman
“Berraklığa Doğru” kitabından .
İstanbul 1957
Bir yanıt yazın