Halk, bir ülkede yaşayan, bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı, kendini o ülkenin kaderine bağlamış insanlardan oluşan bir bütündür. Atatürk’ün halkçılık anlayışı Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkelerinin tamamlayıcısı durumundadır.
Halkçılığın çeşitli anlamlan vardır. Bunlardan biri halkın iradesini üstün tutmak, halkın egemenliğine dayalı bir yönetim oluşturmaktır. Halkçılığın diğer bir anlamı bir ülkede yaşayan halkın eşit olması, hiçbir kişi ya da guruba ayrıcalık tanınmamasıdır.
Halkçılığın bir diğer anlamı da toplumda farklı ekonomik ve sosyal sınıfların bulunmaması, toplumda sosyal sınıfların mücadelesi yerine, benzer özelliklere sahip halk arasında bir sosyal dayanışmanın bulunmasıdır.
Atatürkçü düşünce sisteminde halkçılık, milli egemenlik ilkesine ve demokrasiye dayanır. Bu nedenle 1921 Anayasasının birinci ve ikinci maddelerinde; “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yönetim şekli halkın kaderini kendi eliyle idare etmesi esasına dayanır.
Atatürk Gazi Orman Çiftliğinde
Yönetim ve yasama yetkisi milletin tek ve hakiki temsilcisi olan Büyük Millet Meclisinde toplanmıştır.” ifadeleri yer almıştır.
Halkçılık demokratik devletin temel unsurları olan hukuk devleti ve sosyal devlet anlayışlarını içinde barındırır. Hukuk devletinin gereği olarak herkesin yasalar karşısında eşit olması yasalar tarafından kayrılan, ayrıcalıklı bir kesimin olmaması gerekir. Sosyal devletin gereği olarak ise hukuki alanda sağlanan eşitliğin ekonomik ve sosyal alana geçirilmesi gerekir.
İzmir İktisat Kongresi
Atatürk “Bizim nazarımızda çitçi, çoban, işçi, tüccar, sanatkar, asker, doktor; vel hasıl herhangi bir sosyal müessesede faal bir vatandaşın hak menfaat ve hürriyeti eşittir. Devlet bu anlayışla azami faydalı olmak ve milletin emniyet ve iradesinin mahaline sarf edebilmek, bizce, bizim anladığımız anlamda halk hükümeti idaresiyle olur.” diyerek halkçılığın ancak Cumhuriyetle yönetilen bir devlette demokrasiyle yaşama geçirilebileceğini söylüyordu.
Halkçılık ilkesi milli gelirin adaletli dağıtıldığı, vatandaşların “nimette ve külfette” eşit oldukları, bir toplum düzeni gerçekleştirmeyi amaçlar. Atatürk’ün halkçılık anlayışı demokratik toplum düzeninin özünü oluşturur.
Bir yanıt yazın