Hayali sermaye ve borç refahı
Bilim insanları ve düşünürler, borçlanmanın devletleri nasıl yıkım noktasına getireceğini, o kadar çok söylemiş ve yazmışlar ki, kütüphaneler dolmuş. Kahroluşların şiirleri bestelenmiş, velhasıl gene de insanlar ve devletler borçlanmadan vaz geçmemişler.
Finansallaşma dediğimiz, borçların alınıp satılması dünyası; olmayan paranın var gibi alınıp satılmasına varmıştır.
Hayali sermayenin, reel ve atıl sermayeyi hareketlendireceğinden hareketle, olmayan paraların alınıp satılması mekanizması, devletlerin belli imtiyazlı kişilere verdiği yetkiler sayesinde olmuştur. Paranın özelleştirmesi de denilebilir.
Devletler para üretme yetkilerini imtiyazlı servet sınıfına (bankalar, gölge bankalar, fonlar, v.s) verince, onlarda borçlanmanın bin bir çeşidini icat etmişlerdir.
Borçların paketlenip satılması; henüz ödenmemiş borcun metalaştırılmasıdır.
Çalışana yeterli ücret vermek yerine, borç veren sistem, hayali sermaye üretir. İşçi buzdolabı almak için bankadan veya gölge bankadan kredi alır. Aldığı krediyi taksitle ödeme süresince, banka işçinin ödeyeceği varsayımından hareketle, işçinin borcunu paketleyip başkalarına satar. Likit olmayan bir varlığın, likit hale gelmesi…
Böylece hayali sermaye dediğimiz sermaye türleri ortaya çıkar. Borç artık metalaşmıştır. Tüm dünyada alınıp satılır hale gelmiştir.
İşçi borcunu faizi ile birlikte ödediğinde, faiz banknota dönüşür. Hayali sermaye dolaşımına devam eder.
Devlet tahvil çıkarır ve borçlanır. Tahviller piyasada, teminat olarak başka sözleşmeli paraların üretilmesinde kullanılır.
Devletin, kendisinin gırtlağına kadar borçlu olduğu bir yerde, devlet tahviline dayalı olarak üretilen paraların bir karşılığı olabileceği düşünülebilir mi?
Yunanistan nasıl batmıştı? Devlet Tahvillerin karşılığı yoktu. Almanya, yani borç verici, gelip o tahvilleri kabul edilir ve teminat olabilirini sağladı da Yunanistan, sanki bir şey olmamış gibi devam ediyor. Yunanistan aslında zombidir. (ayakta yürüyen ölüdür)
Sadece devlet mi borçlu, şirketler borçlu, hane halkı borçlu, buzdolabı alan işçi borçlu.
Hayali sermaye ve reel sermaye iç içe geçtiğinden, hayali sermaye patladığında, reel sermaye de patlamış olacaktır.
Olmayan varlıklara dayalı olarak üretilen paranın, alınıp satılmasının bir sonu vardır. Burası, krizlerden krizlere yolculuktur.
Krizler gelince hayali sermayenin likit hale gelmesi imkânsız olduğundan, piyasada likit sıkıntısı çıkar. Çünkü o kadar çok hali sermaye vardır ki, onu karşılayacak güç kalmamıştır.
Hazine tahvil satıp borçlanırken, neyi teminat gösteriyor? Devletin kendisini ve vergileri teminat gösteriyor. Yani halkın üstüne yıkılan borç. Halkı teminat gösteriyor.
Yönetenlerin yüksek borçları umursadığını sanmıyorum. Nasılsa milletin teminatı var millet öder diye düşünüyorlar.
22 Nisan 2021