Atatürk’ün ve Silah Arkadaşlarının Kurduğu Birinci Türkiye Cumhuriyeti Karşı Devrimciler Tarafından Yıkılmıştır. Şimdi Aynı Ülkülerle İkinci Türkiye Cumhuriyeti Kurulmalıdır
BİRİNCİ CUMHURİYET KARŞI DEVRİMLE YIKILDI SEFA YÜRÜKEL 20 Nisan, 2021, Salı 18:23
Atatürk’ün Kurduğu Birinci Türkiye Cumhuriyeti Karşı Devrimle Yıkıldı. Şimdi Hedef Aynı Ülkülerle İkinci Türkiye Cumhuriyetini Kurmak Olmalıdır.
Son günlerdeki gelişmeler gösteriyorki Türkiye Coğrafyasında Birinci TC’nin yıkılması süreci mevcut iktidar tarafından tamamlanmıştır.
Bunu kabul etmemek gerçeklerden kopmaktır.
Bu sürecin gelişimi Atatürk’ün öldüğü günden itibaren olarak ele alınsada, Ergenekon, Balyoz vs kumpasları, 15 Temmuz FETÖ darbe grişimi ve 16 Temmuz Erdoğan darbesi, Birinci Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılma sürecini hızlandıran en büyük dönüm noktaları olarak görülmelidir.
Bunu görmemek başını kuma gömmektir.
Kendini aldatmaktır.
Sanal aleme dalmaktır.
Bu nedenle bından sonra Türkiye ‘de ki olayları, gelişmeleri ve sonuçları doğru analiz etmek gerekmektedir.
Süreci olaylara bağlı olarak yeniden incelersek görünen şu olmaktadır.
Birinci T.C ‘ne Karşı 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi ve 16 Temmuz Tayyip-AKP Karşı Darbesi gerçekten Birinci Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılışını hızlandırmıştır.
Bilindiği gibi Birinci Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı, 15 Temmuz’da Amerika’ya doğrudan bağlı, CIA’cı FETÖ’nün darbe girişimi, Müslüman Kardeşlerci Erdogan’ı iktidardan tasviye girişimiydi. 16 Temmuz ise, Amerika’nın geçici iktidar olarak gördüğü ve ulusalcılığa karşı kerhen ve geçici olarak desteklediği Erdoğancıların, göya rakibi olan FETÖ ‘yü hedefe oturttuğu şaşırtmaca algısının yaratılması çok işe yaradı.
Ama esasında olan ise, 16 Temmuz Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı yaptığı çok yönlü karşı devrimci bir darbeydi.
15 Temmuz hedef ve amaç olarak, bir CIA örgütü olan FETÖ ve BOP Eşbaşkan’ının mensup olduğu Müslüman Kardeşler arasında, Türkiye’yi tamamen ele geçirmek ve birbirini iktidardan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni de coğrafyadan tamamen tasviye etmek için ikisi arasında yapılan bir post kavgası ve iktidar savaşıydı.
Olay esasında tam anlamıyla “malı kim götürecek” işiydi?
Yani kısaca 15 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı FETÖ’cü karşı devrimci bir darbe girişimi ve Erdoğan’ıda iktidardan tasviye girişimiydi.
Ama 16 Temmuz ise Erdoğan’cı karşı devrimci bir darbeydi!
Bu olayların altı çizilip incelendiğinde ise, sorunu , soruyu ve cevabı görmenin dahada berraklaşacağı görülebilinir.
15 Temmuz da ki darbe girişiminde ve 16 Temmuz da ki darbe de şimdi sonuçları itibariyle daha berrak olarak görülüyor ki, ikisininkinin de ortak noktası: T.C.Devletini ve Milletini, Atatürk devrim ve ilkelerini, T.C. Anayasa’sını, parlementer sistemini ve TSK’ yi, kısacası Atatürk’ü ve Türk’ü bulunduğu coğrafyadan her anlamda tasviye etmekti.
Kısacası, darbeye teşebbüs eden ve doğrudan Amerikan’cı bir CIA örgütlenmesi olan FETÖ, iktidarı Erdoğan ile bölüşmemek ve iktidarı tamamen ele geçirmek için ve iktidardan tasviye olmamak için, 15 Temmuzda darbe yapmaya yeltenmişti.
FETÖ’cü ler 16 Temmuz’da sabaha karşı yapılması planlanan darbe girişimini önceden darbe’yi bildiği bilinen//tahmin edilen Erdoğan´a karşı bir gün öne ve panikle erken saate almışlardı.
Buna karşı, Erdoğan´cılar da iktidardan tasviye olmamak için darbe girişimini, bilerek basına sızdırdıkları ordudaki FETÖ’cü lerin tasviye listesi ile, FETÖ’cü darbeyi erken doğurtturmuşlardı.
Burada üçüncü güç olan ve esasında ikisine de karşı olan Atatürk’çüler ise, Birinci Türkiye Cumhuriyeti’ni ni tasviye ettirmemek için, 15 Temmuz’da ki FETÖ’cü darbe girişimine karşı Birinci Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmak amacıyla sokak sokak ve kışla kışla direnmişlerdi.
Buna karşı, 16 Temmuz da karşı saldırıya geçen ve Erdoğan ´cı darbeyi yapan BOP-Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı Erdoğan ise, göya FETÖ’yü temizliyoruz adı altında, akabinde Birinci Türkiye Cumhuriyeti Devletine, TSK’ya, Polis’e MİT’e, Parlementer Sistem’e ve Anayasa’ya karşı sistemli ve çok yönlü bir darbe ve tasviye yaptı.
Bunun sonucu olarak son dört 5 yıl içinde TSK’nın belkemiği olan Atatürkçü binlerce Albay ve diğer subaylar ordudan tasviye edildi.
Birinci Türkiye Cumhuriyeti’nin kesin tasviyesi ve 2023’de düşündükleri İslam Devleti için Birinci Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından, belkemiklerinden ve en önemli kurum olan TSK’ya giriş sınavlarında yer alan irticacı olmama şıkkı ortadan kaldırıldı.
Ve İrticacı Tarikatleri takiple görevli olan MİT’in kanununda bile değişiklik yapılarak Tarikatleri izleme ve raporlama işlemleri tamamen durduruldu.
Bugün TSK, son yeni resimli verilerden dolayıda görüyoruzki Emevici tarikatların örgütlendiği, zikir yaptığı ve cirit attığı bir üsse dönüştürüldü.
Buna karşı çıkan yurtsever emekli Amirallerin evlerine baskınlar yapıldı, Amiraller gözaltına alındı, yargılandı ve ayaklarına ekektronik kelepçeler takıldı.
Atatürk ve Atatürkçülük yurtsever Amiraller’in nezdinde itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.
Tekrar konumuzda ki süreci döner ve konuyu özetlersek, Erdoğan, gelinen mevcut durumda da görülüyorki, önce FETÖ, liberaller, Solcular, Ülkücüler ve diğer tarikatlerle işbirliği yaparak Birinci Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurumsal olarak yıktı ve önemli ölçüde tasviye etti.
Şimdi ise doğrudan kendininde mensup ve en kadim üyelerinden olduğu Müslüman Kardeşler iktidarını, devletteki kişiler ve kurumsal düzeydeki yaptığı tasviyeden doğan boşluğun içini doldurmak için iktidara, sektörlere ve kurumlara tamamen oturttu.
Bu arada, hasmı, rakibi ve eski iktidar ortağı olan FETÖ’yü ise tamamen tasviye edemese bile ağır bir yenilgiye uğrattı.
Aynı zamanda Atatürkçü diye bilinen 3000’e yakın Albayı’da geçen yıl bu arada ordudan tasviye etti.
Ve böylelikle bu süreç içerisinde karşı devrimci Müslüman Kardeşler Örgütü, bu nedenle Türkiye’de ki iktidarını 16 Temmuz’da ki Erdoğan’cı darbe sayesinde güçlendirdi.
16 Temmuz’da Birinci Türkiye Cumhuriyeti’ne ve rejimine karşı karşı yaptığı darbesinden sonra Erdoğan, devlet içindeki yaptığı tavsiyeler, kurumların içinin boşaltılması, kesin Anayasa dışı hareketler, hukukun sistemli kontrolü ve kullanımı, TSK’da ve Polis Gücünde ki Tarikat örgütlenmeleri, ekonomi ve sağlık, eğitim alanında Tarikatların örgütlenmesi, müfredatların islamcı bir şekilde revize edilmesi, parlementonun hükümsüz duruma düşürülmesi vs ile mensubu olduğu karşı devrimci Müslüman Kardeşler iktidarını ve Tarikatların çeşitli sektörlerde ki tahakkümünü Türkiyede sağlamlaştırdı.
Kısacası, artık hiç kuşku yok ki, geçmişte, öncesi ve sonrasıyla 15-16 Temmuz’da ki Müslüman kardeşler ve FETÖ gibi iki siyasal islamcı güç arasında ki bu güç mücadelesi, Türkiye’yi tamamen ele geçirmek için örgütlü ve planlı ve darbeci bir güç mücadelesiydi ve halada bu durum eskisi gibi olmasada devam etmektedir.
Ve halada öyledir.
15 Temmuz’da ABD ve NATO ‘nun doğrudan kendi gücü olan FETÖ’nün yanında olduğu görüldü.
Sebebi ise, kendisine doğrudan bağlı olan FETÖ‘yü, ABD’nin doğrudan iktidara getirerek, ikincil ve geçici olarak gördüğü Erdoğan’ı ve akabinde de T.C.’ni temelli siyasi ve coğrafik olarak tasviye etmekti.
Sonuçta,
Bu darbecilerin ikiside , gördüğümüz gibi özünde islamcıdır ve T.C.’nin ideolojik ve rejim düşmanıdır!
Buna karşı yapılması gereken ise; 15 Temmuz’da FETÖ‘cü darbeye direnen Atatürk’çü kesim ise, artık toparlanmalıdır.
16 Temmuz’da niyeti tamamen T.C.’ni tasviye etmek olan Erdoğan’cı darbenin, etkilerinin ve iktidarının yıkılmasını sağlamak, demokrasinin bütün kurumlarıyla Türkiye’de tekrar kurulmasını sağlamak, parlementer sistemin tekrar yerine oturtulmasını sağlamak ve T.C. Anayasasını daim kılmak için, İstanbul ve Ankara’da ki yerel seçimden sonra yaşanan millette ki değişim isteğini gerçekleştirecek stratejiyi geliştirip, Erdoğancılar’ın iktidarını, Tarikatleri ve bileşenlerini ve FETÖ ’nün geride kalan artıklarını T.C.’den meşru yollar kullanarak ve adımlar atarak ebediyen tasviye etmelidir.
Bu amaçla yıkılmış olan Birinci Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine aynı siyasi coğrafyada, Birinci Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini güncelleyerek ve yıkılan Birinci Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine, aynı ülkülerle II. Devrimci Kemalist Cumhuriyet’ini kurarak devleti tekrar yerli yerine oturtmalıdır.
Bugün ki görev, gerçek ve Atatürkçü alternatiflerle hareket etmektir.
Ve bunu önümüze yontulmuş, durulmuş ve sürülmüş, proje ve siyasi – sinsi pinokyolarla ve siyasi tarikat liderleriyle değil, gerçek ve sınanmış, tecrübeli ve Atatürk’çü ülkülere sahip siyasi liderlerle, kanaat önderleriyle, emekçilerle, iş adamlarıyla, çiftçilerle, öğrencilerle, gençlerle vs. Birinci T.C. Anayasa’sının özü’de olan 6 ok da ki ilkeleri esas alarak ve buna günümüze göre, bağımsızlık, çevrecilik gibi eklerde yaparak ve ilkeleri güncelliyerek, bugün itibarıyla yıkılan Atatürk’ün kurduğu Birinci Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine, aynı ideal ve devrimci düşünce ile Birinci Meclis gibi bir Temsil Kabiliyeti olacak olan bir ‘Alternatif ve Gerçek Meclis’ oluşturarak, aynen Fransa örneğinde olduğu gibi, II. defa Kemalist Türkiye Cumhuriyet’ini tekrar kurup, rejimi ve laik, sosyal ve hukukun üstünlüğünün ilke olarak benimsenip, içselleştirildiği bir Türkiye için , güncel hayatı yeniden rayına oturtmaktır.
Bu ancak var olan irili ufaklı milli gruplar arasında yaratılması gerekli: ülkü birliği, örgütlenme, milli ve ortak strateji ile mümkündür ve zorunludur.
Bundan sonra yapılacak olan budur!
Yazıları posta kutunda oku