COVID-19 SONRASI İÇ HASTALIKLARINDA BİZİ BEKLEYENLER, SİSTEMLER NASIL ETKİLENECEK?
COVID-19 SONRASI OBEZİTE ARTACAK!
COVİD-19 SONRASI UNUTKANLIK ARTIYOR!
COVİD-19 SONRASI DİYABET HASTALARINDA AMPÜTASYON (PARMAK EL KOL BACAK KESİLMESİ) ARTIYOR
Tıbbi Araştırmalar ve Eğitim Derneği (TAEDER) tarafından her yıl düzenlenen İç Hastalıkları Akademisi Kongresi’nin beşincisi 8-10 Nisan 2021 tarihlerinde online olarak gerçekleşti. Türkiye’nin her köşesinden 1.385 hekimin online olarak katılım gösterdiği kongre Truevent organizasyonunda yapıldı. 3 salon, 203 konuşmacı, 56 oturum olarak 3 gün süren toplantılarda özellikle Diyabet, 100. Yılında İnsülin, Genel Dahiliye ve COVID-19 konularına değinildi.
ichastaliklariakademisi.com.tr/
5. İç Hastalıkları Akademisi Kongresi Basın Toplantısı Bülteni
Konuşmacılar
Prof. Dr. Şakir Özgür KEŞKEK
5. İç Hastalıkları Akademisi Kongresi Başkanı
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Mustafa ARAZ
Klinik Endokrinoloji ve Diyabet Derneği Başkanı
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı – Endokrinoloji
Prof. Dr. İsmet MELEK
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Özgür Keşkek
İç Hastalıkları Akademisi Kongresinin bu sene beşincisini gerçekleştiriyoruz. Çok yoğun bir katılım var. Tüm Türkiye’den yaklaşık 1.300 civarında katılımcımız mevcut. İnteraktif bir kongre modelini uyguluyoruz. Bundan dolayı tartışmanın yoğun olduğu, verimli oturumlar gerçekleşiyor. Malum içinden geçtiğimiz dönemde pandemiyi yaşıyoruz, aslında bu durum bizim yaşayacağımız yüzyılda belki de ilkti ama torunlarımıza, belki onların çocuklarına kadar aktaracakları şeyler olacak. Önümüzdeki asırlarda da konuşulacak bu durum. Pandeminin iç hastalıklarını nasıl etkileyeceğini önümüzdeki süreç içinde göreceğiz. Bunun bir takım olumsuz yönleriyle mutlaka karşılaşacağız. Bir takım metabolik hastalıklar, sistemik hastalıklar bundan sonraki dönemde nasıl yönetilecek? Pandemi bunların tedavilerini değiştirecek mi? Bunları aslında hep beraber göreceğiz. Diğer taraftan günlük yaşantımızda bir de metabolik pandemiyle karşı karşıyayız. Bu pandemide de hepinizin tahmin ettiği gibi hem enfeksiyon hastalıklarının hem kronik hastalıkların hem de diğer sistemik hastalıkların daha alevli olarak seyretmesine tanık oluyoruz. Bu nedenden dolayı önümüzdeki süreci tüm hekimler olarak, ülke olarak hep beraber en iyi şekilde çalışarak, birbirimizle sürekli bilgi alışverişi yaparak başarılı bir şekilde geçirmeyi umuyoruz.
Prof. Dr. Mustafa ARAZ
Gayet güzel ve başarılı bir kongre organizasyonunda basın mensupları ve dinleyicilerle bir araya gelmemizi sağladığınız için teşekkür ediyorum.
Pandemi döneminde metabolik olarak en önemli problemimiz aslında kendi cephemizden obezite artışı olduğunu söyleyebilirim. Pandemi sürecinde, evde kalma sürelerinde artış, hareketsizlik, evde kalınan dönemde karbonhidrattan yoğun beslenme bir anlamda sağlıksız beslenme nedeniyle pandemi başında toplumun yaklaşık aylarda 1 kg aldığını sonrasında ise 6-12 aylık süreçte bu kilo alımının %5-10 lara ulaştığını biliyoruz. Kilo artışı obezite, diyabet açısından en önemli risk faktörü. Önümüzdeki dönemlerde, pandemi muhtemelen bir iki ay içinde birkaç yıl içinde sona erebilecek, ancak bizi bekleyen daha orta uzak tehlike diyabet riskindeki artış olacağını öngörüyorum.
Prof. Dr. Özgür Keşkek
Evet bunlar gerçekten ciddi sorunlar ve her geçen gün sıklığı artan metabolik hastalıklarla beraber daha çok covid-19 enfeksiyonu görmeye başladık. Maalesef bunların kliniği diğerlerinden daha ağır veya farklı olabiliyor. Gürültülü tablolara hazırlıklı olmak, bunlarla ilgili bir an evvel gerekli önlemleri almak gerekiyor. İç Hastalıkları penceresinden baktığımızda vücudumuzdaki tüm sistemlerin etkilendiğini biliyoruz. Yani iç hastalıkları deyince tepeden tırnağa kadar tüm organları düşünmek gerekiyor. Öte yandan covid-19 enfeksiyonundan etkilenen önemli bir organ ve dokularımız daha var: beyin ve nöronlar. Bugün İçin metabolik hastalıkların beyin ve nöronlarla olan ilişkisini de biliyoruz.
Hocam sizce önümüzdeki dönemlerde nelerle karşılaşacağız?
Prof. Dr. İsmet MELEK
Gerçekten çok büyük bir salgın döneminden geçiyoruz. Şu anda biz post-covid ile ilgili çok çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Önce çok basite indirgeyelim, Covid-19 virüsü beyini ve periferik sinirlerimizi yani kolumuzdaki, bacaklarımızdaki sinirleri nasıl etkiliyor? Bu virüs burnumuzdan giriyor, ağzımızdan giriyor. Burun mukozasından girdikten sonra, beyni koruyan kan-beyin bariyeri var, o bir muhafaza ama maalesef bu virüs bariyeri geçerek, önce koku yoluna gidiyor. Hasta diyor ki “koku alamadım”. Bu koku merkezimiz beynin şakak lobunda, hemen kulağımızın arkasında. Ondan sonra diyorlar ki “tat alamadım”. O da şakak lobunda. Şimdi sürpriz bir şey söyleyeceğim; bunların komşusunda hafıza merkezimiz var. Tıp adıyla hipokampus diyoruz. Covid-19 sonrası çoğu hastamız unutkanlıkla karşılaştı. 52 yaşındaki Ahmet Bey önce çok aktif bir insandı. Covid-19 geçirdi, 3 ay sonra soruyoruz; “Ben eski Ahmet değilim. Unutmaya başladım, kavramam azaldı, algım azaldı, becerilerim azaldı”. Neden böyle oldu? Koku yolu, tat yolu hemen dibinde unutkanlık merkezi var. Yani bu virüs beyinde temporal lob dediğimiz, şakak lobu dediğimiz yeri seviyor, hemen oraya gidiyor ve bu 3 büyük bulguyu yapıyor. En çok biz unutkanlıkla karşılaştık ve çok yorulduk. Eğer hastalar diyabetliyse, bu unutkanlığın daha şiddetli olduğunu tespit ettik ve şimdi yeni bir çalışma yapıyoruz; beyin volümünü ölçüyoruz, volümetrik MR’lar yapıyoruz. Corona’dan sonra acaba beyinin hacminde azalmalar olmuş mu? Cevap evet. Bu enfeksiyon periferik sinirleri etkiliyor. Biliyorsunuz ki her iki diyabetliden birisinde nöropati var ve bu hastalar diyor ki; ellerim ayaklarım yanıyor, batıyor, karıncalanıyor, donuyor, üşüyor ve kaşınıyor. Peki neden önemli bu? Diyelim ki ayağı yansın. Ondan sonra diyabetik yaralar oluşuyor. Ayağınızın yandığını düşünün, hemen soğuk suya basıyorlar, soğuk bir zemine koyuyorlar ve hemen diyabetik yaralar açılıyor. Onda sonra bu yaralar büyüyor büyüyor ve sonrasında bizim en çok korktuğumuz şey oluyor. Ampütasyon dediğimiz ayak kesilmeleri oluyor. Çok acı bir veri vereyim 2016 yılında sağlık Bakanlığı verilerine göre 44.000 kişinin ayağı kesilmiş. Bu 5 yıl önceki veri. Bu diyabete bağlı olanlar. Her zaman şunu söylüyoruz, nöropati yani elinizin ayağınızın uyuşması, yanması ampütasyona giden ilk basamaktır. Bu nedenle diyabetin takibi çok önemlidir. Covid döneminde hastaların hastaneye gelme sıklıkları azaldı. Nöropatilerin takibi çok önem kazandı. Covid sonrası dönemde ne bekleyeceğiz? Diyabete bağlı inmeler arttı. Çünkü biliyoruz diyabet damar yapısını çok bozuyor. Covid-19 enfeksiyonu da bozuyor. İkisi birbirine birleşince çok sayıda felç hastası arttı. Beyin damar tıkanıkları arttı. Unutkanlık arttı. Nöropati arttı.
Nöropatiyi artıran bir etken daha var, bildiğiniz gibi bu hastalar yoğun bakımda yüzüstü yatırılıyor yani kol ve bacaklar sürekli temasta. Normalde nasıl yatarsınız sırtüstü. Kol bacak sinirleriniz çok fazla hazar görmez. Bu yatış şeklinden dolayı kol bacak sinirleri hasar görüyor ve nöropati artıyor. Gelen verilere göre yoğun bakım sonrası covid hastalarında nöropati %11,4 arttı. Yoğun bakıma girmiş çıkmış hastalarda bu oran daha da yüksek. Hasta diyor ki “Yoğun bakımdan çıktım yürüyemiyorum, elim ayağım uyuşuyor” Özetle covid-19 geçiren hastalarda yoğun bakım sonrası nöropatide büyük bir artış var.
Bir yanıt yazın