Benim gazeteci olarak bir huyum var, yazacağım yazıyı 1 gün önceden okurlara bildiriyorum. Bu kez de öyle yaptım ama son anda haberim olmayan Doğu Perinçek davasından ceza aldığım ortaya çıkınca çok nadiren yaptığım birşeyi yaptım ve yazımı değiştirdim, o yüzden okurlardan özür dilerim.
Neyse, gelelim benim davaya. Yeni bir usul çıkarmışlar meydana, o da Basit Yargılama Usulü. Bu yargılama için oldukça bol gerekçe var ama alınacak ceza 2 yıldan az olmalı en basit örneği. Basit Yargılama Usulü’nde tam anlamıyla bir mahkeme olmuyor, ifadeler yazılı olarak da istenebiliyor. İsteniyor ama buradaki karışıklık, benim Türkiye’de ikamet ettiğim bir adresim yok, daha önce Özgür Gündem davasında olduğu gibi ifademin Adalet Bakanlığı tarafından Fransa’dan istenmesi gerekiyor. Basit Yargılama Usulü’ndeki amaç, muhalif ve demokratların haberi olmadan mahkûm edilmeleri gibi gözüküyor.
Bu konuyla ilgili bir celp geldi mi derseniz geldi esasında yada ben gelen celbin bu davayla ilgili olduğunu sanıyorum. Neden sanıyorum diyorum, çünkü bana ihbarname geldi, Lyon başkonsolosluğu göndermiş. İhbarnamede davanın adı yazılmaz, ihbarnameyle gider celp kâğıdını alınca görürsünüz ihbarnamenin nedenini.
İhbarnamenin altında şöyle bir not vardı: İhbarnameyi almak için pasaport ve kimlik getirmek şarttır.
Bunun üzerine ben de Lyon Başkonsolosluğu’nu aradım ve kendime hâlâ pasaport verilmediğini öğrenmek istedim. Görevli kadın baktı ve hâlâ verilmediğini söyledi. Ben de kendisine bana ayrıca ihbarname gönderdiklerinden bahsedince bana “O zaman size verilen süre içinde alın, yoksa almış sayılırsınız” dedi.
Kendisine “Evet ama ihbarnamenin altına pasaport ve kimlik şartı yazmışsınız ve bu ikisini vermeyen devlet benden nasıl ihbarnameyi almamı bekleyebilir ki” diye sordum, kendisi de o şartlarda ihbarnameyi alamayacağımı söyledi. Yani sonuçta davanın kim tarafından ve hangi mahkemede, neden açıldığını, tarihini, hangi mahkemede olduğunu hiç öğrenemedim.
Ben davanın Perinçek’in Aydınlık Gazetesi’nde yayımlattığı Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri kitabından dolayı kendisini Madımak Katliamı’nın sorumlu tutmamla ilgili yazdığım yazı ve yaptığım programlarla ilgili olduğunu sanıyordum ama meğer HDP’nin kapatılmasıyla ilgili yaptığı bir konuşmayı eleştirdiğim içinmiş, cezayı yiyince anladım. Bu Ankara’daki ilk kongresinden sonra HDP’ye üyelik formunu doldurmuş birkaç kişiden biri olmak benim için onurdur.
5 sayfalık hüküm kâğıdında 9. sırada bulunan karar benim çok komiğime gitti ve gerçekten babamı andım. Haberim olmayan davaya gitmişim ve iyi hal kâğıdı bilem almışım:
9- CMK’nın 231/5-6. maddeleri gereğince, sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın adli para cezası olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, katılanın uğradığı veya katılan tarafından talep edilen somut bir zararın olmaması, sanığın kişilik özellikleri, duruşmadaki olumlu tutum ve davranışları göz önünde bulundurulduğunda, yeniden suç işlemeyeceği hususunda, mahkememizde olumlu kanaat oluştuğundan takdiren HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA…
Bu karar şunu gösteriyor, ya mahkeme heyetin hayali yada hazırlanmış bir metin var, sadece isimler değişiyor. Doğu Perinçek haklı adalet en muhteşem dönemini yaşıyor. Bir de katılanın, yani Doğu Perinçek’in zarar görmediği bir kararda, yani zararım olmadıysa neden ceza aldım ki ben? Son programda da Yunanistan’ı suçlarken “Dikkat edin, intikam tanrısı Nemesis de Yunanlılarındır” demişti, ne diyeyim ki sana, bu kadar entelektüellik kolay değil.
Ahmet Nesin