Şimdi bir de bu çıktı…
Neresidir burası?…
*VENEZUELA* dan bize ne?..
*VENEZUELA* ile bizim ne alakamız var?…
*VENEZUELA* kim, biz kim?…
*VENEZUELA* dediğin yer taaa… Allahın …tir ettiği yerde…
diye bakarsan, *TARİH* de sana *HAŞIRT CEZASI KESER…*
* Venezuela’nın nüfusu 30 milyon kişi…
* *Suudi* Arabistan’ın bile *265* milyar varil petrol rezervi varken,
* *Venezuela*’nın *296* milyar varil petrol rezervi var.
Varilini 55 dolardan hesapla bak ne çıkıyor…
Venezuela halkının en az Kanadalılar kadar refah olması gerekiyor, gerekiyor da…
*Bu SEFALET niye?…*
Niye mi?…
Bakalım yıllardır
*VENEZUELA* nasıl idare ediliyor…
*Venezuela‘da *BAŞKANLIK SİSTEMİ* var.
*Hugo Chavez 1998*’de başkan seçildi.
Yoksul ve cahil ahali, onu çok seviyordu. Gıda kolisi dağıtıyor, gariban mahallelere sağlık ocağı filan açıyor, devletin kaynaklarını sebil gibi *ÜRETİM* için değil, *TÜKETİM* için kullanıyordu.
*Balık tutmayı öğretme yerine, kokmuş balık vererek HALKI KANDIRANLAR*, açlıktan nefesi kokan halkın kurtarıcısı olarak görülüyordu.
Şakkk…
*Başkan Hugo Chavez*
Anayasayı değiştirdi. Dolayısıyla da devletin yönetim şeklini değiştirdi.
Artık, *HALKIN* onu sevip sevmemelerinin önemi yoktu, çünkü, artık onu başkanlıktan indirmek hukuken mümkün değildi.
*HUGO*, önce *MUHALEFETİ SUSTURDU, BASINI SUSTURDU, İŞ DÜNYASINI SUSTALI MAYMUNA ÇEVİRDİ*.
Onun yönetim şekli yüzünden *1.5 milyon kişi ülkeden kaçtı*.
Nüfusun yüzde beşi ülkeden kaçarken… Twitter’dan kendisini takip eden üç milyonuncu takipçisine ev hediye ederek, kendisini alkışlatıyordu.
Kansere yakalandı. Halefi olarak, başkan yardımcısı *Maduro*’yu seçti.
Bütçe dahil, tüm yetkilerini başkan yardımcısı Maduro’ya devretti.
*Maduro* otobüs şoförüydü, lise mezunuydu, sendikacılıktan tırmanmış, *Chavez’in sağkolu* olmuştu.
“Üniversite mezunu olmayan biri devlete başkan olabilir mi?”
diye eleştirildiğinde…
Chavez,
“ _Neden olmasın?_” diyordu.
_“İktidar halkındır, elitler-seçkinciler istemese de otobüs şoförü başkan olur”_ diyordu.
Chavez öldü, otobüs şoförü Maduro geçici olarak başkan oldu.
Nisan 2013’te yeniden başkanlık seçimi yapıldı, *başkanlık imkanlarını sonuna kadar kullanan Maduro, yüzde 50.6 oyla kılpayı kazandı*.
Rakibi yüzde 49.1 almıştı. *Seçimde şaibe olduğunu, oyların çalındığını elbette herkes biliyordu ama, itirazlardan netice alınamadı, çünkü, seçim kurulu, yargı, komple Maduro’nun kontrolündeydi*.
*Toplum karpuz gibi ikiye bölündü.*
Protesto gösterileri başlayınca, *halka ateş* açıldı.
Harvard mezunu *muhalefet lideri tutuklandı*.
Bizzat başkan Maduro tarafından
*“kendisinin başkanlığını kabul etmeyenlere konuşma yasağı”* getiren yasa teklifi hazırlandı ve meclis de bu teklifi kabul etti, iyi mi…
*Muhalefete kanunen konuşma yasağı getirildi.*
Başkanlık yetkilerini daha da arttıran yasalar çıkarttı.
Mesela, *petrol ve madenler konusunda meclise sormadan karar verme yetkisini kendisine aldı!*
*Yandaş medya* oluşturdu.
Şu anda Maduro haricinde hiçbir şey yazmıyorlar, televizyonlarda devamlı Maduro konuşuyor.
*Muhalif medyayı susturdu* , yayınlarını beğenmediği televizyon kanallarını kablolu kanaldan çıkardı.
*20 milyon kişiye 120 bin ton gıda kolisi dağıttı.*
Temel ihtiyaç maddeleri karaborsaya düşmeye başlayınca, başkanlık bünyesinde komisyon kurdu, kıtlığın sebebinin araştırılmasını istedi.
*Yalaka komisyon* araştırdı. Ne buldular biliyor musunuz?
_“Halkımızın yüzde 95’i günde dört-beş öğün yemek yiyor, bu nedenle tüketim maddelerinde sıkıntı yaşanıyor”_
sonucunu buldular!
Kıtlığın sebebi halkın çok yemesiydi yani…
Başkanın sorumluluğu, kusuru yoktu!
2015’te parlamento seçimi yapıldı.
*Maduro* her türlü *katakulliyi* yaptı ama, hezimete uğramaktan kurtulamadı Muhalefet ezici çoğunlukla kazandı.
Muhalefet parlamentoyu kazandı ama…
Başkan hâlâ Maduro’ydu.
*Ordu, polis ve yargının* tamamı *Maduro* ‘nun elindeydi.
Hükümeti de hâlâ o kuruyordu.
Meclis çoğunluğunu ele geçiren muhalefet, 2019’da yapılması gereken başkanlık seçimlerinin öne çekilmesi için, erken seçim talebinde bulundu. Tabii ki başkan reddetti!
Bunun üzerine, erken seçime gidilmesi konusunda referandum yapılması için anayasal süreç başlatıldı. Anayasaya göre, referanduma gidilmesi için seçmenin yüzde 20’sinden imza toplanması gerekiyordu. Dört milyon imza toplandı.
Amaaa… Nafile… Başkanın emrindeki seçim kurulu, imzaları kabul etmedi, „Referandum meferandum yapamazsınız.“ dedi, kestirip attı!
Muhalefet bir başka yol aradı, meclisten, Maduro’nun başkanlıktan azledilmesini talep eden karar çıkarıldı.
Gel gör ki… Tüm üyeleri Maduro tarafından seçilen Anayasa Mahkemesi bu kararı reddetti.
Meclisin azil talebinin anayasaya aykırı olduğu açıklandı!
Bunlar yetmezmiş gibi, *Aragua eyaletinin valisini* (artık nasıl bir iş ilişkileri varsa), kendisine başkan yardımcısı yaptı.
Bu herif “ *Uyuşturucu Baronu*” olarak tanınıyor!
Eğer Maduro da Chavez gibi ölürse, 2019’a kadar ülkeyi bu arkadaş yönetecek.
*Netice?*
Şu anda Venezuela’da
* Enflasyon yüzde 16.000…
* Alışverişlerde kredi kartı geçmiyor, mağazalar kabul etmiyor.
* Hükümet develüasyonla eriyen banknotları tedavülden kaldırıp, yerine yenilerini sürmek istedi, para basmak için bile para bulamadı!
* Asgari ücrete güya yüzde 50 zam yapıldı, 40 bin bolivar oldu. 40 bin bolivar ne ediyor biliyor musunuz, 15 dolar ediyor!
* Et, un, şeker, pirinç, süt karaborsa satılıyor, ekmek için bile kuyruk var, marketler saldırıya uğruyor, yağmalanıyor
* Hal böyleyken, zengin daha da zengin oldu.
Bir hamburger 170 dolara satılıyor, alıcı buluyor!
* Eczane rafları boşaldı, ilaç sıkıntısı var, sağlık sistemi çöktü, ameliyat malzemesi yok, yeni doğan bebek ölümleri rekor seviyeye ulaştı.
* İthalat bıçak gibi kesildi. Alt tarafı diş macunu almak isteyen, normal fiyatının yüz misli ödemek zorunda kalıyor.
* Günde 18 saate varan elektrik kesintileri yapılıyor. Yeterli elektrik üretilemediği için, kamu kurumları haftada beş gün tatil ediliyor, sadece pazartesi ve salı çalışıyor, özel sektör haftalık izin gününü üçe çıkardı.
* Şehirlerde günde sekiz saat su kesintisi yapılıyor, her gün…
* Fuhuş patladı.
* Suç patladı, her 21 dakikada bir cinayet işleniyor.
* Her sene 17 bin adam kaçırma olayı, fidye rapor ediliyor.
* Gasp öyle hale geldi ki, insanlar cep telefonuyla anca evlerinde konuşuyor, sokağa çıkarken yanına almıyor.
* Sosyal hayat durdu, sinema yok, tiyatro yok, konser yok, hava kararınca şehirler ıssızlaşıyor.
* Karayolları, limanlar ve havalimanları ordu kontrolünde tutuluyor.
*Moduro VENEZUELLA*’nın taaa *içine etti.* Amaaa…
*Başkan hâlâ başkan.*
*YAŞASINNN… BAŞKANLIK SİSTEMİ*.
Nicolas Maduro Kimdir ?
Hasan Peker Günal, Sun Savunma Net, 27 Ocak 2019
Arkasında olduğumuz Madura’yı ve onun yarattığı VENEZUELA’yı tanıyalım. Bakın bakalım size neyi anımsatıyor.
Venezuela’nın nüfusu 30 milyon kişi… Suudi Arabistan’ın bile 265 milyar varil petrol rezervi varken, Venezuela’nın 296 milyar varil petrol rezervi var. Varilini 55 dolardan hesapla bak ne çıkıyor… Venezuela halkının en az Kanadalılar kadar refah seviyesinde olması gerekiyor.
Venezuela’da başkanlık sistemi var.
Hugo Chavez 1998’de başkan seçildi. Yoksul ve cahil ahali, onu çok seviyordu, gıda kolisi dağıtıyor, gariban mahallelere sağlık ocağı filan açıyor, devletin kaynaklarını sebil gibi kullanıyor, açlıktan nefesi kokan halkın kurtarıcısı olarak görülüyordu. Şak… Anayasayı değiştirdi, devletin yönetim şeklini değiştirdi. Artık onu sevip sevmemelerinin önemi yoktu, çünkü artık onu başkanlıktan indirmek hukuken mümkün değildi. Muhalefeti susturdu, basını susturdu, iş dünyasını sustalı maymuna çevirdi. Onun yönetim şekli yüzünden 1,5 milyon kişi ülkeden kaçtı. Nüfusun yüzde beşi ülkeden kaçarken… Twitter’dan kendisini takip eden üç milyonuncu takipçisine ev hediye ederek, kendisini alkışlatıyordu.
Kansere yakalandı. Halefi olarak, başkan yardımcısı Maduro’yu seçti. Bütçe dâhil, tüm yetkilerini başkan yardımcısı Maduro’ya devretti.
Maduro otobüs şoförüydü, lise mezunuydu, sendikacılıktan tırmanmış, Chavez’in sağ kolu olmuştu.
“Üniversite mezunu olmayan biri devlete başkan olabilir mi?” diye eleştirildiğinde… Chavez “neden olmasın” diyordu, “iktidar halkındır, elitler-seçkinciler istemese de otobüs şoförü başkan olur” diyordu.
Chavez öldü, otobüs şoförü Maduro geçici olarak başkan oldu.
Nisan 2013’te yeniden başkanlık seçimi yapıldı, başkanlık imkânlarını sonuna kadar kullanan Maduro, yüzde 50,6 oyla kıl payı kazandı. Rakibi yüzde 49,1 almıştı. Seçimde şaibe olduğunu, oyların çalındığını elbette herkes biliyordu, ama itirazlardan netice alınamadı, çünkü seçim kurulu, yargı, komple Maduro’nun kontrolündeydi. Toplum karpuz gibi ikiye bölündü.
Protesto gösterileri başlayınca, halka ateş açıldı. Harvard mezunu muhalefet lideri tutuklandı. Bizzat başkan Maduro tarafından “kendisinin başkanlığını kabul etmeyenlere konuşma yasağı” getiren yasa teklifi hazırlandı, meclis bu teklifi kabul etti iyi mi… Muhalefete kanunen konuşma yasağı getirildi. Başkanlık yetkilerini daha da artıran yasalar çıkarttı, mesela, petrol ve madenler konusunda meclise sormadan karar verme yetkisini kendisine aldı!
Yandaş medya oluşturdu, şu anda Maduro haricinde hiçbir şey yazmıyorlar, televizyonlarda devamlı Maduro konuşuyor. Muhalif medyayı susturdu, yayınlarını beğenmediği televizyon kanallarını kablolu kanaldan çıkardı.
20 milyon kişiye 120 bin ton gıda kolisi dağıttı. Temel ihtiyaç maddeleri karaborsaya düşmeye başlayınca, başkanlık bünyesinde komisyon kurdu, kıtlığın sebebinin araştırılmasını istedi. Yalaka komisyon araştırdı. Ne buldular biliyor musunuz? “Halkımızın yüzde 95’i günde dört-beş öğün yemek yiyor, bu nedenle tüketim maddelerinde sıkıntı yaşanıyor” sonucunu buldular! Kıtlığın sebebi halkın çok yemesiydi yani… Başkanın sorumluluğu, kusuru yoktu!
2015’te parlamento seçimi yapıldı. Maduro her türlü katakulliyi yaptı ama hezimete uğramaktan kurtulamadı. Muhalefet ezici çoğunlukla kazandı. Muhalefet parlamentoyu kazandı ama… Başkan hâlâ Maduro’ydu. Ordu, polis, yargı, onun elindeydi. Hükümeti hâlâ o kuruyordu.
Meclis çoğunluğunu ele geçiren muhalefet, 2019’da yapılması gereken başkanlık seçimlerinin öne çekilmesi için, erken seçim talebinde bulundu. Başkan reddetti!
Bunun üzerine, erken seçime gidilmesi konusunda referandum yapılması için anayasal süreç başlatıldı. Anayasaya göre, referanduma gidilmesi için seçmenin yüzde 20’sinden imza toplanması gerekiyordu. Dört milyon imza toplandı. Nafile… Başkanın emrindeki seçim kurulu, imzaları kabul etmedi, referandum meferandum yapamazsınız dedi, kesti attı!
Muhalefet bir başka yol aradı, meclisten, Maduro’nun başkanlıktan azledilmesini talep eden karar çıkarıldı. Gel gör ki… Tüm üyeleri Maduro tarafından seçilen Anayasa Mahkemesi bu kararı reddetti. Meclisin azil talebinin anayasaya aykırı olduğu açıklandı!
Bunlar yetmezmiş gibi, Aragua eyaletinin valisini, kendisine başkan yardımcısı yaptı. Bu herif “uyuşturucu baronu” olarak tanınıyor! Eğer Maduro da Chavez gibi ölürse, 2019’a kadar ülkeyi bu arkadaş yönetecek.
Netice?
Şu anda Venezuela’da enflasyon yüzde 16.000… Alışverişlerde kredi kartı geçmiyor, mağazalar kabul etmiyor. Hükümet devalüasyonla eriyen banknotları tedavülden kaldırıp, yerine yenilerini sürmek istedi, para basmak için bile para bulamadı! Asgari ücrete güya yüzde 50 zam yapıldı, 40 bin bolivar oldu, 40 bin bolivar ne ediyor biliyor musunuz, 15 dolar ediyor! Et, un, şeker, pirinç, süt karaborsa satılıyor, ekmek için bile kuyruk var, marketler saldırıya uğruyor, yağmalanıyor. Hal böyleyken, zengin daha da zengin oldu, bir hamburger 170 dolara satılıyor, alıcı buluyor! Eczane rafları boşaldı, ilaç sıkıntısı var, sağlık sistemi çöktü, ameliyat malzemesi yok, yeni doğan bebek ölümleri rekor seviyeye ulaştı. İthalat bıçak gibi kesildi, alt tarafı diş macunu almak isteyen, normal fiyatının yüz misli ödemek zorunda kalıyor. Günde 18 saate varan elektrik kesintileri yapılıyor, yeterli elektrik üretilemediği için, kamu kurumları haftada beş gün tatil ediliyor, sadece pazartesi ve salı çalışıyor, özel sektör haftalık izin gününü üçe çıkardı. Şehirlerde günde sekiz saat su kesintisi yapılıyor, her gün… Fuhuş patladı. Suç patladı, her 21 dakikada bir cinayet işleniyor, her sene 17 bin adam kaçırma olayı, fidye rapor ediliyor. Gasp öyle hale geldi ki, insanlar cep telefonuyla anca evlerinde konuşuyor, sokağa çıkarken yanına almıyor. Sosyal hayat durdu, sinema yok, tiyatro yok, konser yok, hava kararınca şehirler ıssızlaşıyor. Karayolları, limanlar ve havalimanları ordu kontrolünde tutuluyor.
Memleketin içine etti.
Başkan hâlâ başkan.
Bir yanıt yazın