Kazan Tatarlarının son kalesi: Bütün Tatar Toplum Merkezi-Roza Kurban
Rusya’da yaşayan, Rus olmayan milletler aynı kaderi paylaşmaktadır. Rusya’da ya Rus olacaksın ya da yok olacaksın noktasına gelinmiştir. Moskova’nın gözünde Müslümanlar terörist, milliyetçiler de aşırıdır.
Roza Kurban
1980’li yılların ortalarında SSCB’de başlayan değişimleri Kazan Tatarları da büyük bir heyecanla karşıladı. 1552 yılından beri Rus zulmü altında ezilen Kazan Tatarları, meydana gelen değişimden yararlanmak için fırsat kolluyordu. Kazan Tatarları, yüzyıllarca süren Çarlık ve Sovyet Rusya baskısına karşı kâh ellerinde silahla, kâh gizliden gizliye mücadele vermiştir. 1980’li yıllarda Kazan Tatar milliyetçileri toprak altına saklanan tohum gibi bir anda filizleniverdiler. Millî hareket birdenbire canlandı, sivil toplum kuruluşları kurulmaya başladı. İlk adım, 1988 yılında Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin[1] (BTTM) oluşumu ile ilgili görüşmelere başlandı. Kazan Tatarlarının millî menfaatlerini savunmak amaçlı kurulan bu merkez TÖSSC[2] Bakanlar Kurulu’nun 17.07.1989 tarihli 274 numaralı kararı ile faaliyetlerine başladı. BTTM’nin oluşumu, diğer millî kurumların da açılmasına bir emsal teşkil etmiş, ilham vermiştir. 1990 yılının 30 Ağustos tarihinde Tataristan Parlamentosu’nda Devlet Egemenliği Beyanatı kabul edilmiş ve Tataristan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nden ayrılmıştır. 1991 yılında, 1918 yılında Sovyetler tarafından lağvedilen Millî Meclis, 73 yıl aradan sonra tekrar kurulmuştur. Aynı yıllarda Dünya Tatar Ligası, Azatlık Gençler Birliği, İttifak, Vatan partileri, Suverenitet demokratik hareketi gibi oluşumlar meydana çıkmıştır. 1992 yılında dönemin Cumhurbaşkanı M. Şeymiyev’in himayesinde Dünya Tatar Kongresi kurulmuştur. Kongrenin amacı, dünya Tatarları ile bağlantı kurmak, Tatarları bir araya toplamak, millî konulara çözüm getirmek, gelenek ve görenekleri yaşatmaktır. Başlangıçta umut verici olarak görünen bu gelişmeler aynı doğrultuda devam edememiştir. Gerçekten de Kazan Tatarlarının problemlerini dile getirerek gündemde tutan sivil toplum kuruluşları teker teker kapatılmış, mevcut olanları da sadece kâğıt üzerinde kalmıştır. 1992 yılında büyük umutlar vadeden Dünya Tatar Kongresi (DTK) ise bugünlerde Rus güdümünde olan Tataristan hükümetinin emrinde olup şarkı söyleyip, dans edip eğlenmekten öteye gidemeyen bir kurum haline gelmiştir.
1991 yılının sonunda Sovyetlerin çöküşünden sonra 1992 yılının 21 Mart tarihinde Tataristan’ın bağımsız devlet olması konusunda yapılan referandumda halkın %61,2’si Tataristan’ın bağımsızlığından yana oy kullanmıştır. Referandum sonuçlarına esasen 6 Kasım 1992’de Tataristan Anayasası kabul edilmiştir. Ancak tepeden inme Rusya Federasyonu, ne söz konusu halk oylamasını ne de Tataristan Anayasası’nı tanımıştır. 2000 yılında Putin’in iktidara gelmesi ile birlikte yüzyıllardır süregelen Ruslaştırma siyaseti ivme kazanmıştır. Putin kanunlar çıkararak Rus olmayan milletlerin asimilasyonunu hızlandırmaya çalışmaktadır. 2002 yılında Latin Alfabesi’ne geçişin yasaklanması, 2007’de ana dilde eğitimin yasaklanıp millî okulların kapatılması, 2018 yılında 273 numaralı kanun değişikliği gereği Rus dilinin “ana dil” yapılması, millî dil eğitiminin 2 saate indirilip onun da velilerin isteğine bırakılması bunlardan bazılarıdır. Başta Kazan Tatarları olmak üzere Rusya’daki tüm milletleri ilgilendiren bu problemler karşısında tepkisini dile getiren sivil toplum kuruluşları arasında Bütün Tatar Toplum Merkezi de vardır.
1989 yılında kurulan Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin Kazan, Tüben Kama, Elmet, Alabuga gibi Tataristan şehirlerinde, Moskova ve Başkurdistan olmak üzere Rusya’nın çeşitli bölgelerinde ve Özbekistan, Kazakistan, Türkiye olmak üzere 50 civarında şubesi ve temsilcisi bulunmaktadır. Eskiden 25 yönetim kurulu üyesi olan merkez, hızlı toplanıp kararlar alabilmek için son yıllarda üye sayısını 15’e indirmiştir. Bütün Tatar Toplum Merkezi, Putin’in Kazan Tatarlarını yok etmeye yönelik kararlarının karşısında durarak Tatarların millî menfaatlerini savunmuş, bu bağlamda çeşitli eylemler yapmıştır. 1992 yılında kabul edilen Tataristan Anayasası’ndaki “Tataristan’da Tatar ve Rus dilleri eşit hukuklara sahip resmî dildir” şeklindeki 8. maddesi ne yazık ki sadece kâğıt üzerinde kalmış, Tatar dili asla resmi dairelere girememiştir. Durum bununla da sınırlı değildir; Tatar okulları kapatılmış, ana dil eğitimi sınırlandırılmıştır. BTTM bu olumsuzlukları her daim dile getirmiş, Kazan Tatarları için önemli günler ile ilgili etkinlikler düzenlemiştir. BTTM’nin ses çıkarıp kamuoyuna yansıtması, Rus yöneticiler başta olmak üzere Moskova güdümünde olan Tataristan idarecilerini de rahatsız etmiştir. Bu bağlamda Tataristan Savcılığı 30 Aralık 2020 tarihinde “devlet ve toplum menfaatlerini koruma amacıyla” Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin “aşırılıkla mücadele” kapsamında kapatılması ile ilgili bir iddianame hazırlamıştır. İddianamede davalı BTTM adına başkan Ferit Zekiyev; davacılar Rusya Federasyonu’nun Tataristan Adalet Bakanlığı, FSB’nin Tataristan Şubesi ve Tataristan İçişleri Bakanlığı’dır. Tataristan Savcısı, Adalet Bakanlığı Danışmanı İ. S. Nafikov’un hazırlamış olduğu 241 sayfalık iddianamede, BTTM’nin aşırı bir kuruluş olduğu gerekçesiyle kapatılması gerektiği tezi ileri sürülmüştür. İddianamede uluslararası hukuk normlarından söz edilerek BTTM, ezelden beri süregelen tarihi devletin bütünlüğünü bozma, Rusya Federasyonu Anayasası düzenini zorla değiştirme, milletler ve dinler arası kin ve düşmanlığa tahrik, Rusya’nın toprak bütünlüğünü bozma gibi suçlarla itham edilmiştir. İthamlara gerekçe olarak,
BTTM’nin 2017 yılında Rusya Devlet Duması Tataristan milletvekilleri, Tataristan Devlet Şurası milletvekilleri, Kazan Şehir Duması milletvekilleri, siyasi ve sivil toplum örgütleri ve Tatar dilinin kaderine duyarsız olmayan herkese atfen yazıp “Tatar Dilini Kurtarmak!” adıyla internette paylaştığı bildiri;
12.10.2019 tarihinde Kazan’ın Kerim Tinçurin Parkı’nda gerçekleşen “1552 Kazan Şehitlerini Anma” mitingi;
06.11.2019 tarihinde “Tataristan Anayasası’nın Kabulü Günü” mitingi gösterilmektedir.
İddianamede bulunan uzman raporunda BTTM’nin tüzüğü üzerine, psikolojik dil incelemesi, siyasi ve hukuki inceleme olmak üzere 3 ayrı inceleme yapılmıştır. Raporda, Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin sistematik bir şekilde Federal kanunu ihlal ettiği, FSB uyarılarına kulak asmadığı, FSB talimatlarını yerine getirmediği, Tataristan’ın bağımsızlığını dile getirerek Rusya’nın bütünlüğünü bozduğu, merkezî devlet yönetimine tehdit oluşturduğu, siyasi hukuk ve insan hürriyetini değiştirmeye yönelik girişimlerde bulunduğu, milleti ayrıştırmak için faaliyetler yaptığı iddia edilmiştir. Tüm bunlar Kazan Tatarlarının son kalesi olan Bütün Tatar Toplum Merkezi’ni kapatmak için uydurma gerekçelerdir. Bu “suçlamaların” gerçekleri barındıran aslına gelecek olursak 2017 yılında “Tatar Dilini Kurtarmak!” adı altında yayınlanan bildiride, Tataristan’da sadece Rus dilinin devlet dili hâline getirildiğinin altı çizilmiş, Rusya Federasyonu’nda 4000, Tataristan’da 699 Tatar okulu, üniversitelerde Tatar dili ve edebiyatı fakültelerinin kapatıldığından söz edilmiştir. Ayrıca 26 yıllık süreç içerisinde Tataristan Devlet Şurası’ndaki oturumların hiçbirinin Tatar dilinde yapılmadığı, Kazan Şehir Duması’nda Tatarca çevirinin kaldırıldığı, Tatarca konuşmanın yasaklandığı ve böylece Tataristan’da sadece Rus dilinin devlet dili olarak kullanıldığı belirtilmiştir. Bildiride “Ne yapalım” sorusundan sonra, “Tataristan’da Tatar dili devlet dili olmalıdır. Aşırılık mı? Belki Tatar dilini koruma konusunda başka önerileriniz vardır? Tataristan’da iki resmî dilin olması gerçekçi mi? Haydi bu konuyu birlikte tartışalım!” denmiştir. Kazan Tatar dilini korumak için yayınlanan bu bildiri, nedense “aşırılık” olarak değerlendirilmiştir. Oysa bu suçlama hem Rusya Federasyonu (RF) Anayasası, hem de Tataristan Anayasası’na aykırıdır. RF. Anayasası’nın 68. maddesinde, Rusya Federasyonu’ndaki tüm halkların ana dilini koruma ve geliştirme hakkı güvence altına alınacaktır, denilmektedir. Tataristan Anayasası’nda ise Tatar dili resmî devlet dili statüsündedir. Rusya bir taraftan millî diller konusunda güvence verirken diğer taraftan ana dilini korumaya çalışan Kazan Tatarlarına karşı dava açmakta, BTTM’ni aşırılıkla suçlayıp kapatılmasını talep etmektedir.
2019 yılının 10 Ekim tarihinde gerçekleşen 1552 Kazan Şehitlerini Anma Günü ile ilgili suçlamalar, Tataristan’ın bağımsızlığı ve bu bağımsızlık uğruna mücadele edilmesi gerektiğinin dile getirilmesi uzman tarafından milletler arası kin ve düşmanlığa tahrik olarak nitelendirilmiştir. 1552 yılında Çarlık Rusya’sının işgal hareketine direnirken şehit düşenler için dua okumak bile suç olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda bazı katılımcılar yargılanmış, kamuda çalışma cezası ve para cezasına çarptırılmıştır.
6 Kasım 2019 tarihinde gerçekleşen “Tataristan Anayasası’nın Kabulü Günü” mitinginin aşırılıkla mücadele kapsamına alınmasına gösterilen gerekçeler, kamu düzenini bozma, yapılan konuşmalarda Rusya Federasyonu’nun devlet idaresine yönelik yapılan eleştiriler, Rusya Federasyonu’nda yürütülen millî siyasete yapılan olumsuz yorumlardır.
İddianamenin sonunda savcı İ. S. Nafikov, Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin aşırı bir kuruluş olduğu gerekçesiyle Federal kanunun “Aşırılıkla mücadele” ile ilgili 9. maddesi gereği kapatılmasını talep etmiştir. Hazırlanan iddianame ile ilgili 14 Ocak 2021 tarihli FSB’nin Aşırılık ve Terörle Mücadele Bölümü Başkanı İ. K. İsmagilov imzalı tebligat BTTM başkanı Ferit Zekiyev’e gönderilmiştir. Asılsız suçlamalar karşısında başkan, 3 Şubat 2021 tarihinde, siyasi açlık ilan etmiş ve Rusya Başkanı Putin’e, Tataristan Cumhurbaşkanı R. Minnehanov’a, Kazan Büyükşehir Belediye Başkanı Metşin’a, Tataristan Devlet Şurası ve Rusya Devlet Dumasına, Avrupa Parlamentosu milletvekillerine, AGİT Genel Sekreteri Lamberto Zannier ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’e açık mektup yollamıştır. Söz konusu mektupta BTTM’nin, 30 Ağustos 1990’da Tataristan’ın Devlet Egemenliği Beyanatı kabulü, 21 Mart 1992’de referandum yapılması, 6 Kasım 1992 tarihinde Tataristan Anayasası’nın kabulünde önemli rol üstlendiğini belirtmiştir. Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin her daim Tataristan Anayasası ve RF Anayasası çerçevesinde hareket ettiğini, merkezin “aşırı” olarak suçlanmasının tamamen asılsız olduğunun altını çizmiştir. Zekiyev, 2017 yılında yayımlanan “Tatar Dilini Kurtarmak!” bildirisinde veya 2004 yılında kabul edilen BTTM’nin tüzüğünde hiçbir “aşırılık” unsurunun olmadığını belirtmiştir. Mektubun sonunda, “Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin aşırı örgüt olarak tanınması tüm Kazan Tatarlarının aşırılıkla suçlanması anlamına gelmektedir, Tataristan Cumhuriyeti’nin devletçilik fikrinin aşırılık olarak nitelendirilmesi, Rusya Anayasası’nın Federasyon ile ilgili ‘milletlerin eşitlik ve kendi kaderlerini kendilerinin tayin etme’ şeklinde yazılan 5. maddesine aykırıdır. Bu da insanların anayasal hakkı olan toplumsal bütünleşme ve söz ve fikir özgürlüğünün ihlalidir”, denmiştir. Merkez başkanının mektubu yetkililere ulaşmış ise de ilgilenen olmamıştır. 12 Şubat tarihine Zekiyev sağlık nedeniyle açlık grevini bırakmak zorunda kalmıştır. 13 Şubat 2021 tarihinde Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin Olağanüstü Kurultayı gerçekleşmiştir. Tataristan’ın çeşitli illerinden başta olmak üzere Başkurdistan, Çuvaş, Umdurt Özerk Cumhuriyetleri, Ulyan ve Kirov bölgesi, Moskova, Altay ve Ukrayna’dan toplam 150 delegenin katılımı ile gerçekleşen kurultayda gelecekte atılacak adımlar, yapılacak girişimler ile ilgili kararlar alınmıştır.
24 Şubat 2021 tarihinde Tataristan Yüksek Mahkemesi’nde Bütün Tatar Toplum Merkezi’nin kapatılması ile ilgili ilk duruşma gerçekleşmiştir. 10 saat civarında süren duruşmadan 2017 yılında internette paylaşılan bildirinin dil bağlamında uzman tarafından incelenip raporlanması kararı çıkmıştır. Bir sonraki duruşma uzman raporu çıktıktan sonra yapılacaktır. Tek seferde BTTM’ni kapatamayan savcılık duruşmadan sonra merkezin yönetim kurulu üyelerini hizaya getirmek, susturmak, sindirmek, baskı oluşturmak için baskın düzenlemiştir. 4 Mart 2021 tarihinde sabahın erken saatlerinde merkezin ofisine, başkan Ferit Zekiyev, yönetim kurulu üyeleri Renat Nurgaliyev, Renat Rizvanov ve Ravil Möhemmetşinlerin evlerine arama yapmak için FSB görevlileri gelmiştir. Ellerinde arama emri olmayan görevliler kapıları kırarak içeri girmiş, evin altını üstüne getirmişlerdir. Arama sırasında savunma avukatları içeri alınmamıştır. Saatlerce süren aramadan sonra merkez ofisindeki tüm belgelere, aynı zamanda bilgisayar, tablet, telefon, yazıcıya el konulmuştur. Böylelikle merkez yönetim kurulu üyelerinin iletişim kurması, haber vermesi engellenmiştir. R. Nurgali’nin evinde bulunan hediyelik mermi çekirdeği tutanaklara “silah” olarak geçmiştir. FSB görevlileri bununla da yetinmemiş, yönetim kurulu üyeleri hakkında “kamu görevlisine ve emniyet güçlerine karşı koyma” gerekçesiyle davası açmıştır. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır, atasözündeki gibi FSB görevlileri suçlarını zarar gören yönetim kurulu üyelerinin üstüne yüklemiştir. Açılan dava sonucunda Zekiyev ve Rizvanov para cezasına çarptırılmış, Mohemmetşin davanın Tatarca yapılmasını istediğinden duruşma bir sonraki tarihe ertelenmiş, Nurgaliyev arama sırasında evinde olmadığından henüz ifadesi alınmamıştır.
Yukarıda Kazan Tatarları örneğinde gördüğümüz üzere Rusya’da yaşayan, Rus olmayan milletler aynı kaderi paylaşmaktadır. Rusya’da ya Rus olacaksın ya da yok olacaksın noktasına gelinmiştir. Moskova’nın gözünde Müslümanlar terörist, milliyetçiler de aşırıdır. Bu bağlamda ünlü tarihçi, devlet adamı Zeki Velidi Togan’ın Sankt-Petersburg Üniversitesi bahçesindeki büstünün “aşırılıkla mücadele” kapsamında kaldırılmasının şahidi olduk. Ne yazık ki Togan’a yapılan saygısızlık karşısında birlik olamadık, ortak bir ses çıkaramadık. Şimdi ise Bütün Tatar Toplum Merkezi de “aşırılıkla mücadele” kapsamında kapatılmaya çalışılıyor. Putin’in kanun çıkararak yürüttüğü Ruslaştırma siyaseti karşısında sessiz kalmak Tatarlara yapılan suça ortak olmak anlamına gelmektedir. Bütün Tatar Toplum Merkezi, Kazan Tatarlarının menfaatlerini cesurca savunmuş ve savunmaya devam edecektir. Rusların mahkemeleri, yasakları, tehditleri karşısında boyun eğmeyen BTTM, Kazan Tatarlarının son kalesidir ve bu kalenin düşmesine asla izin vermeyeceğiz. Saldırı, baskı, zulme maruz kalan Bütün Tatar Toplum Merkezi yönetim kurulu üyelerini, Kazan Hanlığı işgali sırasında Ruslar Kazan’a girdikten sonra Kul Şerif Camii yanında yapılan son savaşta canlarını ortaya koyan kahraman ecdatlarımıza benzetiyorum. Bütün Tatar Toplum Merkezi üyelerinin Moskova zulmüne karşı korkusuz, vakur duruşları milletimize umut vermektedir.
Kazan Tatarlarının son kalesi: Bütün Tatar Toplum Merkezi
Konu Hakkında okumaya devam et: Kazan Tatarları
Bir yanıt yazın